e-Medrese

İlahiyatlarda Hadis Eğitimi Ne Durumda?

12.09.2020

Prof. Dr. Mehmet ÖZŞENEL
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Ülkemizdeki ilahiyat fakültelerinde mevcut hadis eğitim ve öğretiminin durumunu tespit etmek, ciddi bir araştırmayı, belki istatiksel bir dökümantasyonu gerektirmekte, ilmi toplantılarda ele alınıp tartışılmayı hak etmektedir. Hadis eğitiminin seviyesi de göreceli olarak farklılaşmakta ve fakülteden fakülteye değişim gösterebilmektedir. Bu sebeple burada hadis eğitiminin durumu hakkında net bir hüküm beyan etmek pek mümkün görünmemektedir. Ancak konu hakkında görebildiğimiz bazı problemlerden hareketle ilahiyat fakültelerindeki hadis eğitimi ve olması gerekenle ilgili bazı mülahazalarımızı şöylece arz etmemiz mümkündür:

Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinde genel olarak ilk iki yıl Hadis Tarihi, Hadis Usulü, Hadis I, Hadis II şeklinde zorunlu statüde devam eden, son iki yıl da seçmeli derslerle sürdürülen bir müfredat söz konusudur. Bazı fakültelerde Hadis III, Hadis IV şeklinde bütün yarıyıllara yayılmış bir müfredat uygulanmaktadır.

Öncelikle müfredat ve uygulamada birlik, imkân ölçüsünde muhtevada ortaklık sağlanmalıdır. Bu yapılmadığı zaman mezun olan öğrenci profilinde öğrenim çıktıları açısından farklılıklar oluşmaktadır.

Fakültelerde sadece Temel İslam Bilimleri Bölümü değil, Felsefe ve Din Bilimleri ve İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü’ne ait dersler de bulunduğundan yoğun bir müfredat uygulanmakta, bu sebeple hadis ilmine ait dersler ve okutulan metinler sınırlı kalmaktadır. Ancak hadis ilmi ve metinleri temel konulardan olduğundan öğrencinin daha fazla ve çeşitli metinle karşılaşması faydalı olacaktır. Ayrıca öğrenciye belli sayıda (40, 50, 100 vs.) hadis ezberi yaptırılması zorunlu hale getirilmelidir.

Kanaatimizce 1. sınıfta Hadis Tarihi ve Hadis Usulü dersleri verildikten sonra öğrencide belli bir hadis kültürü oluşması için 2. sınıfta Riyâzu’s-Sâlihin, Mişkât gibi seçme metinlerden okutulmalı, Sahîh-i Buhârî, Sahîh-i Müslim gibi klasik metinler 3. ve 4. sınıflarda verilmelidir. Bu temel dersler öğrenciye zorunlu dersler şeklinde okutulmalıdır.

Hadis eğitim ve öğretiminde diğer bir problem, liseden yeni gelmiş öğrenciye henüz hadisin ne olduğunu bilmeden ve zihninde bir hadis birikimi oluşmadan hadis tenkidinin öğretilmesi ve telkin edilmesidir. Lisans öğrencisine verilmesi gereken standart ve temel hadis tarihi ve usulü bilgileri, ardından temel hadis metinleridir. Aksi takdirde hadis hakkında bilgi ve birikimi olmadan lisans 1. sınıfta Buhari’yi eleştiren öğrenciler yetişecektir.

Diğer taraftan hadis eğitim ve öğretiminde metinlerin şerhlerle birlikte okutulmasına önem verilmeli, metin tahlilinde hadis yanında diğer ilimlerin yaklaşımı da dikkate alınmalıdır. Hadisler özellikle fıkhî perspektiften yorumlanarak incelenmeli, dil ve belağat özelliklerine de dikkat çekilmelidir. Öğrencinin bağlı olduğu fıkhî mezhebin tatbikatıyla okuduğu hadis metinleri arasında bir tutarsızlık olmadığı sebepleriyle anlatılmalı, bu konuda ikilem yaşanmaması için gereken izahat yapılmalıdır. Ayrıca bir hadisin doğru anlaşılması için farklı tarik ve metinlerine bakılmasının, dinin diğer delil ve kaynaklarıyla uyumlu bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesinin önemi vurgulanmalıdır. Hadislerin dar, sınırlı, yüzeysel ve literal bir okumayla incelenmesinin sakıncaları öğrenciye anlatılmalıdır. Hadis eğitim ve öğretiminde metinleri yüzeysel ve dar bir çerçevede anlamaya çalışan selefi söylem de, her şeyi akıl ve mantık çerçevesinde izah ve tenkid etmeye çalışan rasyonalist yaklaşım da terk edilmeli; hem aklı, hem nakli dikkate alan mutedil bir orta yol takip edilmelidir.

Son olarak öğrenilen hadislerle amel edilmesinin önemi vurgulanmalı, hadislerin hayatımıza nüfuz etmesi sağlanmalıdır. Hadisler Müslüman kişiliğinin ve ahlakının temelini teşkil etmeli, sünnet-i seniyyedeki prensiplerin hayat felsefemiz haline gelmesi temin ve telkin edilmelidir.

Doç. Dr. Abdulvahap ÖZSOY
Erzurum Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı

İlahiyat fakültesindeki hadis eğitiminin birkaç boyutuna farklı farklı işaret etmek gerekir. İlk olarak lisans ve lisansüstü olmak üzere dikey anlamda bir farklılık söz konusudur. Bu iki alanın da genel manzarası birbirinden oldukça farklılık arz etmektedir. Yatay planda ise okutulan derslerin zorunlu olup olmaması ve içeriklerinin farklılığı gibi bir ayrım söz konusudur. Bunların görünümleri de farklı olarak ele alınmalıdır.

Lisans derslerinin zorunlu olanları iki farklı aşamaya sahiptir. İlk olarak temel mahiyetinde usul ve tarih dersleri takrir edilmekte, daha sonra ise birkaç dönem boyunca Hadis I, II, II, IV gibi isimlerle müteselsil dersler verilmektedir.

Hadis usul ve tarihi dersi, alanın teorik ve teknik konularını öğrencilere belletmek amacıyla okutulmaktadır. Bu derslerde hocadan hocaya, fakülteden fakülteye gerek müfredat gerekse takip edilen yöntem ve materyal olarak farklılıklar söz konusudur. Bizim fakültemizde bile bu farklılığın olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum aslında bir yönüyle akademik eğitimin doğasından kaynaklanmaktadır. Ancak özellikle takip edilen materyallerin, kullanılan yöntemin çok hızlı değişen bir dünyada bir takım açılardan gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu hususları maddeler halinde ele almak mümkündür:

1. Farkındalık ve bilinç

Bir dersin niçin okutulduğunun farkındalığı ve dersin güncel değeri öğrenciye anlatılmadan yapılacak bir eğitim öğretim faaliyetinin istenilen hedefi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu çerçevede hadis usul ve tarihi dersinin mutlaka amacı ve güncel değeri öğrenciye aktarılmalı ve bir farkındalık oluşturulmalıdır. Aksi taktirde öğrenci öğrenmek zorunda olduğu bilgilerin gereksiz olduğunu ve hiçbir işine yaramayacağı gibi bir düşünceye kapılabilmekte ve bu da gerekli motivasyon ve hazır bulunuşluk haline ket vurmaktadır.

2. Materyallerin güncelliği meselesi

Çağımız değişimlerin dünya tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı gerçekleştiği bir zaman dilimidir. Bu sebeple değişime ayak uydurma en çok da eğitim kurumlarının gündeminde olması gereken bir husus olmalıdır. Bunun için akademinin hem ulusal hem de uluslararası çapta sürekli olarak takip edilmesi ve üretilen bilgilerin kullanıma alınması elzemdir. Ancak ilahiyat fakültelerinde bu güncellenme faaliyetinin bütün akademisyenler tarafından önemsenmediği gözlemlenmektedir. Özelde hadis dersleri ile ilgili olarak ifade etmek gerekirse, bundan 30 yıl önce kaleme alınmış olan hadis usulü ve tarihi ile ilgili bilgi ve kitapların takip edilmesi ciddi anlamda problem teşkil etmektedir. Mutlaka üniversitelerde yapılan tezler, yazılan makale ve kitapların gözden geçirildiği ve konularla ilgili üretilen bu yeni bilgilerin eklendiği materyaller tercih edilmelidir. 

3. Yöntem

Sözel mahiyetteki derslerin çoğunda takrir metodu esas olarak kullanılmaktadır. Bu durum geleneğimizde de böyledir. Ancak yine hızla değişen bir dünyada karşımıza gelen öğrenci profili de çok köklü bir değişikliğe uğramaktadır. X, Y, Z nesli derken Alfa nesli olarak ifade edilen yeni nesil öğrencilerin sadece bu yöntemle yetiştirilme imkanı kalmamıştır. Bu sebeple alternatif yöntemlerin de geliştirilmesi ve kullanılması gerekmektedir. Bu çerçevede derslerin etkileşimli bir şekilde powerpoint veya prezi gibi sunum materyaliyle desteklenmesi monotonluğu azaltacaktır. Ayrıca öğrenciyi araştırmaya sevk edecek ödevlerle yaparak yaşayarak öğrenme ortamları hazırlanmalıdır. Diğer taraftan belki her dersle ilgili 5-10 dakikalık videolar hazırlanıp öğrencisinin dersi pekiştirmesi amacıyla sanal ortamlar da kullanılabilir. Fakat derslerde maalesef öğrenci profilindeki bu değişimin göz önüne alındığına dair net bir yaklaşımın izlerine rastlamak neredeyse hiçbir fakültede mümkün değildir. Bunda ders yüklerinin fazla olması, öğrenci kontenjanlarının fazlalığı ve uzaktan eğitim yönteminin özellikle sınavsız geçiş ile öğretim üyeleri üzerinde büyük bir yüke dönüşmesi ve örgün öğretimdeki öğrencinin motivasyon ve ilgisini kırması gibi birçok faktörün etkili olduğu söylenebilir.

Hadis usulü ve tarihi derslerinin dışındaki zorunlu derslerde çoğunlukla hadis metinleri okutulmakta, öğrencilerin Arapça dil becerilerinin eksikliği sebebiyle maalesef dersler Arapça metin okuma derslerine dönmüş durumdadır. Dil eğitimi konusunda İngilizce derslerinde yaşanan sıkıntının Arapça için de geçerli olduğu müşahede edilmektedir. Bir yıl boyunca Arapça hazırlık sınıfında yeterli bir dil becerisi kazandırılamamaktadır. Bu husus üzerine ciddiyetle eğilmediğimiz sürece hadis, tefsir, fıkıh vs. gibi temel derslerin metinle ilgili bölümlerinde Arapça metin okumaları dışında bir kazanım elde edilmesi zor görünmektedir.

Lisans dersleri içinde bir de seçmeli dersler söz konusudur. Bu dersler de çoğunlukla fakültelerde hadis hocalarının tercihlerine göre şekillenmektedir. Ders isimleri farklılık arz etse de daha çok hadis anlama yöntemleri, günümüz hadis problemleri ve hadis tenkidi mahiyetinde dersler yer almaktadır. Bu dersler nispeten daha çeşitli yöntemlerin kullanıldığı ve daha güncel tartışmaların ele alınabildiği derslerdir. Ancak yine öğretim üyelerinin yukarıda bahsedilen hususlara dikkat etmemesi sebebiyle oldukça tartışmalı ve öğretici olması gereken dersler malumun ilamı tarzındaki bir mahiyete bürünebilmektedir.

Lisanüstündeki dersler ise daha teknik ve bireyselleştirilmiş bir mahiyet arz etmektedir. Bu aşamada birinci derecede danışman hocanın yönlendirme ve yaklaşımı alınan eğitimin kalitesini belirlemektedir. Özellikle anabilim dalı başkanı hocaların koordinasyon yeteneği ve akademik hassasiyetleri yapılan çalışmaların ve verilen eğitimin kalitesini belirlemektedir. Bu durum ise kurumsallaşma probleminden kaynaklanmaktadır. Üniversitelerde kurumsallaşma sağlanabilirse hoca merkezli bu göreceli lisansüstü eğitim sistemi öğrencinin bahtının güzelliği ile doğru orantılı olmaktan çıkabilecektir.

Doç. Dr. Halit ÖZKAN
İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hadis Anabilim Dalı

Günümüz Türkiye’sinde ilahiyat fakültelerindeki hadis eğitimini birkaç açıdan değerlendirmek mümkündür:

a)    Müfredat: İlahiyat fakültelerinin müfredatı “merkez”den tayin edildiği için hadis alanında da müfredat bütün fakülteler için aşağı yukarı sabit olmakla birlikte, her fakültenin hocalarının meşreplerine göre okuma listesi takip edebildikleri malumdur. Yeterli sayıda hocaya sahip olan fakültelerde, müfredattaki eser sayısı aşağı yukarı sabit olduğu halde, hocaların hem bunları hem farklı metinleri takip etme imkanı her zaman bulunmaktadır. Ayrıca bazı gayretli hocaların müfredat dışı hadis metinlerini gönüllü olarak okutmaları gibi, tarihimizde hiç eksik olmayan bir güzellik günümüzde de devam etmektedir. Hatta bazı fakültelerde, müfredat dışı hadis dersleri zaman içinde yarı-resmi hale gelerek müfredata seçmeli ders olarak girmekte ve bu uygulama giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum, hadis derslerinde hoca merkezli eğitimin hala önem taşıdığını gösterir. Bu yönüyle bakıldığında, yani okunan metinlerin hocadan hocaya değişmesi ve hadis derslerinin hala hoca merkezli olması itibariyle, günümüzün “modern” ilahiyat fakültelerindeki hadis eğitiminin dahi geleneksel hadis okuma tarzıyla bazı benzerlikler taşıdığı söylenebilir. Hocaların bu dersleri ne kadar yetkinlikle yaptıkları hususu, sadece günümüzü değil geçmişi de ilgilendiren ayrı ve uzun bir bahistir. İlahiyat fakültelerinin sadece hadis eğitimine odaklanmış birer darulhadis olmadıkları, buna rağmen hadis derslerinin son yıllarda “pozitif ayırıma” tabi tutulduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak, lisans düzeyinde yeterli miktarda hadis dersinin müfredatta yer aldığını söyleyebiliriz. Ancak bu derslerin muhtevası tartışmaya açıktır.

b)    Muhteva: Hadis derslerinin usul, metin, literatür ve tarih olmak üzere dört unsuru vardır. Günümüz ilahiyat fakültelerinde bu dörtlü içinde en fazla metne ağırlık verilmektedir. Talebelerin mümkün olduğunca çok sayıda hadisten haberdar edilmesi endişesinin bunda etkili olduğu söylenebilir. Ancak bu yaklaşım bazı sorunlara yol açmaktadır. Haddizatında bir öğrenci fakültede ne kadar çok hadis okursa okusun yine de yeterince hadis okumuş sayılmaz. Bu sebeple onlara olabildiğince çok sayıda hadis okutmaktan ziyade hadisi nasıl okuması gerektiği sorusunu merkeze alan bir müfredat oluşturmak gerekir. Bu da ancak usûl ve tarih alanlarına ağırlık vermekle mümkün olur. Zira bu alanların yeterince işlenmemesi, özellikle lisansüstü düzeyde akademik çalışmaya devam etmek isteyen öğrencilerin ciddi sorunlarla karşılaşmasına sebep olmaktadır. İlim dalı ayırımı yapmaksızın bu meseleye dikkat çekmek isterim. İster fıkıh ister kelam vb. çalışsın, bir öğrenci sağlam bir hadis altyapısına sahip olmadığı takdirde kendi alanında eksik kalmaktadır. Bu sebeple, özellikle ihtisasına diğer ilim dallarında devam edecek öğrenciler için sağlam bir hadis usûlü bilgisinin elzem olduğu kanaatindeyim.

İhtisasına hadis alanında devam etmek isteyen öğrenciler adına en büyük eksiklik ise hadis tarihinin hakkıyla öğretilememesidir. Bu sorun sadece hadis değil bütün İslami ilimler için geçerlidir. Hiçbir ilim dalının tarihi ne yazık ki hakkı verilerek anlatılamamaktadır. Hadis tarihinin bazı kısımlarının ayrıntılı işlendiği, ancak büyük bir kısmının ihmal edildiği görülmektedir. Bunca yıllık İlahiyat fakültesi tecrübesine ve birçok şeyin öyle ya da böyle başarılmış olmasına rağmen, İslami ilimler tarihini hakkıyla öğretmeye imkan verecek metinler henüz ortaya koyulamamıştır. Sağlam bir tarih tasavvuruna sahip olmayan bir hadisçinin, yani geçmişte kendi sahasında nelerin yaşandığını, nelerin tartışıldığını ve bunların günümüze nasıl yansıdığını bilmeyen bir talebenin gerçek anlamda bir hadis eğitiminden geçmiş olduğu söylenemez. Binaenaleyh, hadis alanının uzmanlarının gerek diğer İslami ilimlerden gerek sosyal bilimlerin ilgili alanlarından istifade ederek bir an önce kapsamlı bir hadis tarihi yazmaları gerekmektedir.

Dr. Öğr. Üyesi Seyit Ali GÜŞEN
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı

Türkiye’de İlahiyat Fakülteleri hadis eğitimi açısından incelendiğinde bazı fakültelerin -dönemlendirme farklılıkları olsa bile- birinci sınıf öğrencilerine yönelik birer dönem “Hadis Tarihi” ve “Hadis Usulü” dersleri okutulmaktadır. Bu derslerde genel olarak bakıldığı zaman İmam Hatip kökenli gençler olmasına rağmen genelde islam tarihi, özelde ise hadis tarihi açısından çok çok zayıf oldukları görülmektedir. Bu eksiklikler derslerdeki ilgiyi önemli oranda etkilemektedir.

Öte yandan hadis eğitimi açısından öğrencilerin dil becerisi de önem arzetmektedir. Her ne kadar hazırlık sınıflarını geçseler dahi birinci ve ikinci sınıf öğrencileri klasik metinleri Arapça asıllarından okumakta ciddi zorluklar yaşamaktadır.

İlahiyat Fakültelerinde ikinci ve üçüncü sınıflarda her dönem haftada birer blok olmak üzere Hadis I-II-III-IV dersleri verilmektedir. Dördüncü sınıfta ise seçmeli olarak hadis dersleri yer almaktadır. Bu derslerin içeriğinde genel olarak öğrencilerin hadis kültürlerinin geliştirilmesi adına (varsa tercümesi bulunan) seçme hadis eserleri okutulmaktadır. Bazı fakültelerde ise bu derslerde okunmak üzere aynı amaca yönelik hadis derlemeleri ders kitabı olarak hazırlanmaktadır.

Bu çalışmaların öğrencinin hadis kültürünü artırma açısından başarılı olduğu söylenebilirse de -istisnaları olmakla birlikte- akademinin hedefi olan klasik eserlere ulaşma ve yorumlama becerisini kazanma imkanı bulunmamaktadır. Bu sebeple derslerin verimli işlenebilmesi adına İlahiyat kazanan öğrencilerin hadis alt yapısı henüz lise yıllarında daha sağlam bir şekilde oluşturulmalı, fakülteyi kazandıktan sonra da yoğun okuma tavsiyeleri ile öğrencilerin hem akademik hadis çalışmalarına yönelmeleri hem de hadis eserlerinin asıl metinleri ile buluşmaları sağlanmalıdır.

Öğrenciyi hadis eserleri ile meşgul edebilmenin ilk yolu ise ödevler olmalıdır. Bu ödevlerde öğrenciler klasik eserlere bakmayı öğrenmeli, ravi, usul, metin tenkidi gibi kavramları uygulamalı olarak öğrenmelidir. Notlara tesir edecek ödevler, öğrencinin metinleri incelemesine imkan sağlamakta, birbirlerine yardım ederek bilgilerini pekiştirmelerine imkan vermektedir. Ancak bu aşamada öğretim üyelerinin hem öğretim esnasında hem de yapılan çalışmaları değerlendirme aşamasında ciddi bir vakit külfeti altına girmeye hazır olmaları gerekmektedir. Bu ödevler vesilesiyle hadis ilmine ilgili öğrenciler tespit edilerek daha yoğun okuma ile alanda lisansüstü eğitimine hazırlama imkanı bulunmaktadır.

Hadis eğitimi seviyesinin ülke genelinde üniversiteler arasında farklılık gösterdiği de bilinmektedir. Fakülteler arası eğitim metod farklılıkları, öğrencilerin fakülte dışı kendilerini geliştirme imkanı, kütüphane ve sosyal çevre imkanlarının yetersiz olması gibi durumlar bu duruma etki etmektedir.

Dr. Öğr. Üyesi Arif GEZER
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı

Türkiye Cumhuriyeti İlahiyat Fakültelerinin sayısı son bir kaç yılda bir kaç misli artmış bulunmaktadır. Sayısal artış ile Kalite artışı her zaman doğru orantılı olmayabiliyor. Hatta çoğu zaman da ters orantılı olarak tecelli edebiliyor.

Bilhassa Eğitim ve Öğretim Kurumlarının sayısal olarak arttırılmasından önce çok ciddi bir ön araştırma ve alt yapı oluşturma safhasına hatta birçok açıdan fizibilite araştırmalarına ihtiyaç olduğu açıktır. Meselenin bütün bu boyutlar es geçilerek, kervan yolda dizilir mantığıyla fakülte sayılarının birden arttırılması ve öğrenci yığılmasının gerçekleştirilmesi, beraberinde maalesef birçok sorunları da getirmiştir.

Bu sorunlardan bazıları şunlardır:

Müfredattaki ders sayısının ve saatinin öğrenci ve şube sayısı ile çarpılarak ortaya çıkan sonuç tablosunda, büyük bir ders yükü oluşmaktadır.

Bu derslerin verilebilmesi için hocalar asgari ve hatta ders sayılarının üstünde bir ders yükü ile karşı karşıya kalabilmektedirler.

Ders yükünün ve şubelerdeki öğrenci sayısının fazla olması, hem verimi düşürmekte, hem de öğrencinin ilgi ve istifadesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Bütün zamanını ve eforunu ders ile harcayan hocalar, yeni akademik ve fikri çalışmalara zaman bulamamaktadır.

Derslerin tamamen nazari olması, deney ve uygulama yönünün olmaması hocanın yükünü daha da arttırmaktadır.

Öğrenciler, hadis ezberleme mefhumuna aşırı bir tepki ile bakmaktadırlar. Oysa ki bir mefhumun anlaşılması ve yorumlanması öncelikle o ilmin temellerinin öğrenilmesine yani hafızada zapt edilmesine bağlıdır.

İlahiyat müfredatlarında en çok kredisi olan derslerden birisi de Hadis dersi olduğu için mesele daha da bir önem kazanmaktadır.

Zorunlu veya seçmeli, derslerin hemen hepsinin sabit bir müfredatının olmaması, müfredat muhtevasının tamamen hoca tarafından oluşturulması, hocanın yükünü arttırmasının yanı sıra objektiflik yerine sübjektifliğin sahasını daha da genişletmektedir.

Halbuki en azından bazı ortak standartların tespit edilmesi ve bütün İlahiyatlarda bazı ortak konu ve metotların uygulanması daha mantıklı gibi durmaktadır.

Öğrenci, Hoca ve diğer fiziki şartların artışı birbiriyle doğru orantılı olmalıdır.
Öğrencilerin derse katılımı sağlanmalıdır.
Hadis Eğitim ve Öğretiminde, objektiflik ile sübjektiflik arasında bir denge sağlanmalıdır.
Bu konularda ulusalcı değil de uluslararası bakış açısı sağlanmalıdır.
Diğer Devlet ve kültürlerin tecrübelerinden de istifade edilmelidir.
Uluslararası Öğrenci, Hoca, Ders, Müfredat etkileşimi ve değişimi sağlanabilmelidir.
Ders ve Eğitim mantığı geçmişe takılıp kalmamalıdır. Geleceğe yönelik olmalıdır.
Her şeye rağmen umutsuzluk ve karamsarlık hakim olmamalıdır. Bilakis umut, onur ve bilinç dolu yeni bir bakış tarzı geliştirilmelidir.

İlim Dergisi 36. Sayı Kısa Soruşturması

Latest posts by emedrese (see all)

ETİKETLER: , , ,
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.