Kritias ve Kharmides Diyalogları
KRİTİAS
Kritias, Platon’un yaşlılık dönemi eserlerinden birisidir.
Yaşlılık dönemi eserlerinin genel özelliği ise şöyledir; politik olan ile metafizik, beşeri olan ile kozmik eşsiz bir biçimde bir araya getirilir. Bu düzenin evrende olduğu gibi insan ve insanın bir parçası olduğu toplumda da var olduğu ortaya koyulmaya çalışılır. Yaşlılık dönemine ait bu olan bu özelliği olgunluk dönemine ait eserlerinde de görmek mümkündür.[1]
Kritias diyalogu Timaios diyalogunun bir devamı niteliğindedir. Diyalogu başlatan Timaios’un “Tanrı aslında uzun zamandır var ancak biz konuşmamızla onu yeniden yaratıyoruz” söylemi, Timaios başlıklı diyaloga bir atıf niteliğindedir.[2]
Yaşlılık dönemi eserlerinin bir diğer özelliği de; Platon’un teolojik evren ve siyaset teorisinin biraz daha net bir şekilde sunulmasıdır. Bu manada Timaios yaşlılık döneminin en önemli üç eserinden birisidir. Diğer iki eser ise; Devlet Adamı ve Philebos adlı diyaloglardır.
Kritias diyalogunun başkahramanı esere adını veren; Kritias’tır. Uzunca bir konuşma yapar Kritias. Sokrates’in bu diyalogdaki rolü ise birkaç cümle ile Kritias’a cesaret vermekten ibarettir. Bu da yaşlılık dönemi diyaloglarının bir başka özelliğidir. Yani bu diyaloglarda Sokrates mikrofonu diğer Atina vatandaşlarına verir ve sahnenin gerisine çekilir.
Kritias yaptığı uzun konuşmanın başında eski Atina kentinin sosyal, iktisadi, sanatsal yapısını incelemeye çalışır. Bildiklerini dostlarıyla paylaşıp onları bilgilendirmektir amacı. Bu sebeple eski saraylar, tapınaklar, sunaklar, adetler, ibadetler gibi pek çok konuyu irdeleyerek geçmişte kalmış sosyal yapının çevresini çizmeye çalışır.
Bunu yaparak geçmişte var olan düzen ve yapının bugün neden olmadığı sorusunu cevaplamaya çalışmaktadır. Tabi konuşmanın yani diyalogun sonunda tatmin edici bir cevaba ulaşamaz. Okuyucular olarak biz de ulaşamayız ve öğrenmiş olduğumuz tarihi verilerle yetinmek zorunda kalırız. Zaten Platon’un teolojik evren anlayışını ve bu anlayışla neyi amaçladığını anlayabilmek için hemen hemen tüm yaşlılık eserlerine bakmamız gerekir. Bu eser bir bütünün sadece küçük bir parçasıdır. Siyaset teorisi için ise hem olgunluk hem de yaşlılık eserlerine bakmak gerekir. Zira olgunluk döneminde oluşturduğu teori ütopik olduğu iddiaları ile yaşlılık döneminde makaslanıp, makyajlanmıştır.
KHARMİDES
Kharmides, Platon’un gençlik dönemine ait bir eserdir.[3]
Gençlik dönemi diyalogları çözümsüz sonuçlanan, aporetik eserlerdir. Sokrates’in belirli bir ahlaki erdemle ilgili başlattığı tartışmanın üzerinde, somut bir sonuca ulaşmadan gelişme gösteren diyaloglardır.[4] Ve bu eserlerde başrol her daim Sokrates olduğu için Sokratik diyaloglar olarak adlandırılır.
Sokratik diyaloglar erdemler üzerine yoğunlaşır. Ahlaki sorunsalları irdeleyerek erdemleri tarif ve tahlil etme amacı güder. Mesela Euthypron’da dindarlık, Lakhes’te cesaret, Lysis’te dostluk erdemleri irdelenirken Kharmides’te bilgelik erdemi irdelenir.
Poteidaia’daki ordudan dönen Sokrates’in konuşmasıyla başlar diyalog. Etrafındaki Atina vatandaşları ordudan ve kendisinin de içerisinde bulunduğu savaştan söz etmesini ister. Sokrat anlatır. Fakat çok geçmeden eskiyi yâd etmekten sıkılır. Ve Atina gençlerinin ne durumda olduğunu sorar. Orada bulunanlar bir gençten bahsederler. Hem çok güçlü, hem çok yakışıklı hem de felsefeye merakı olan harika bir genç. Kharmides. Glaukon’un oğlu Kharmides.
Bahsi geçen genç sohbete katılır. Ve hazır sohbet halkasına girmişken onu konuşturmak için şöyle bir soru yöneltilir; “söyle bakalım Kharmides sen bilge biri misin?”
Bu soruya Kharmides’in yanıtı şöyle olur; ”eğer kendime bilge dersem, kendimi beğenmiş biri olarak görüneceğim. Hayır dersem bu sefer de Kritias ve benim bilge olduğumu düşünen diğer insanları yalanlamış olacağım. Bu nedenle nasıl bir yanıt vereceğim hususunda kararsızım.”[5]
Bu konuşma üzerine Sokrates kimin bilge kimin de bilge olmadığı üzerine konuşmaktansa bilgeliğin ne olduğunu konuşmanın daha doğru olacağını düşünür. Böylelikle Kharmides ile konuşmaya başlar. Diyalogun bir noktasında Kharmides Kritias’ın bilgelik tanımını kullanır. Fakat bu tanımın safsatadan ibaret olduğunu ortaya çıkarmak Sokrates için zor olmaz.
Bunun üzerine kendi tanımının çürütülmesinden mütevellit Kritias Sokrates’in muhatabı olur. Diyalogun kalan kısmında Kritias ve Sokrates’ten başka konuşan olmaz. Sona gelindiğinde ise bilgeliği tanımlama işlemi tamamlanmış olmaz.
Sokrates şöyle der; “Kritias! Uzunca bir süredir bilgelik konusunda yaptığımız araştırmadan bir sonuç çıkmayacağı yönündeki endişemin ne kadar haklı olduğunu görüyor musun? Hem yenildik, hem de bilgelik kelimesini kullanan birinin neye dayanarak böyle bir tanımlama yaptığını da bilemiyoruz. Aklımıza dayanarak bilgeliğin bilimlerin bilimi olduğunu söyledik. Yine aklımızın dışına çıkarak bilgeliğin neyi bilip, bilmediğini bilme özelliği taşıyabilmesi için diğer bilimlerin görevlerini ona verdik. Bu konuda rahat davrandık. Ve hiçbir sonuca ulaşamadık.”[6]
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı:
İki Kitap 5 Diyalog
Devlet Adamı
Augustinus ve İtiraflar’ı
Kaynakça
[1] Hipparkos, Kleitophon, Rakipler, Platon, Say Yayınları, Çev. Furkan Akderin, S.20
[2] S.25
[3] S.16
[4] S.17
[5] S.54
[6] S.79-80
- Siirt Medreselerinde Reform Arayışları - 12 Eylül 2020
- Şeyh Bedreddin Medresesi - 12 Eylül 2020
- Üsame er-Rıfâî ile Söyleşi - 12 Eylül 2020