Hasen Hadis
Hasen Hadis
Konuyla ilgili en önemli mesele, hasen hadisin tarifi. Hadis tarihinde hasen hadisle ilgili ortak kanaatten bahsetmek güç. Hasen hadisin ilk defa Tirmizî tarafından tarif edildiğini biliyoruz. Ancak Tirmizî’nin hasen tarifiyle ilgili mülahazalar, farklılık arz etmekte. Tirmizî, hasen hadisi şöyle tarif etmektedir:
“وَمَا ذكرنَا فِي هَذَا الْكتاب حَدِيث حسن فَإِنَّمَا أردنَا بِهِ حسن إِسْنَاده عندنَا كل حَدِيث يرْوى لَا يكون فِي إِسْنَاده من يتهم بِالْكَذِبِ وَلَا يكون الحَدِيث شاذا ويروى من غير وَجه نَحْو ذَاك فَهُوَ عندنَا حَدِيث حسن”. “(Hadisleri bir araya getirdiğimiz) bu kitabımızda ‘hasen hadis’ olarak bahsettiklerimiz ile kastettiğimiz şey şudur: Bize göre isnâdı hasen olan, isnâdında yalancılıkla itham edilmiş râvi bulunmayan, şâz olmayan ve farklı vecihler ile rivayet edilmiş olan hadistir.” (Tirmizî, el-‘İlelü’s-sağîr, s. 59)
İbnü’s-Salâh, Hattâbî ile Tirmizî’nin hasen hadis tarifini verdikten sonra kendisi, bu şekildeki hasen tarifinin tam olarak sahih hadisten ayrı bir kategoride yer alamayacağını söylüyor ve devamında hasen hadisi şöyle sınıflandırıyor: “birincisi, isnadında mestûr râvi bulunan ve hadis ilmindeki ehliyeti yeteri kadar olmayan ancak çokça hata yapmamış ve yalancılıkla itham edilmemiş râvilerin yer aldığı hadistir. Bu kısım hasen hadisin metni, başka vecihlerden de gelerek hadis takviye edilmiş olmalıdır. İkincisi, sadık olmalarıyla beraber sahih hadisin râvileri derecesinde olmayan râvilerin aktardığı hadistir. Ancak bu tür râvilerin rivayetleri, teferrüd gerekçesiyle münker olan rivayetlerden daha üstün olmalı ve illetli olmamalı.”
İbn Hacer, hasen lizâtihi ve hasen liğayrihi olmak üzere hasen hadisi ikiye ayırmıştır. Hasen lizâtihi, İbn Hacer’in tarifine göre zaptında kusur bulunan ama diğer sıhhat şartlarını taşıyan râvinin rivayet ettiği hadise denir. İbn Hacer lizâtihi ile kendisinde bulunan şartlara bakılarak ve başka sahih hadislere bakılmaksızın hadisin müstakil olarak hasen derecesinde olmasını kastetmiştir. Hasen liğayrihi ise aslı zayıf olmakla birlikte başka bir rivayetle takviye edilmiş hadisler için kullanılır. Hani bizde bir atasözü var: “bir elin nesi var iki elin sesi var.” Hasen liğayrihi eşittir ‘iki elin sesi var’. Eğer tek elin sesi olursa o da hasen lizâtihi olur. Netice olarak İbn Hacer’in Nüzhe’deki hasen tarifindeki önemli nokta: râvinin sika râvi gibi sağlam bir zapta sahip olmaması.
Çağdaş hadis araştırmacılarından olan Muhammed Halef Selâme, Lisânü’l-muhaddisîn adlı hadis sözlüğü mahiyetindeki eserinde, hasen maddesinde şunları dile getirmektedir: “Muhaddislerin ıstılahında hasen, birçok manaya gelmektedir. Yine de bu manaların içerisindeki ortak anlam: istihsan (yani sözlük anlamı ile bir şeyi hoş karşılama). Hadisteki istihsan ister hadisin sübutuyla ilgili olsun; ister senediyle ilgili olsun; isterse metni ile ilgili olsun, fark etmez. Hadisin senedindeki istihsan, hadisin garîb ve âlî isnâda sahip olması. Hadisin metnindeki istihsan, güzel manaya sahip olması veya ilmî konularda delil olarak kullanılabilecek derecede olması.”
Selâme’nin açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla hasen hadis, kabul görmüş hadislerdir. Her ne kadar senedinde sahih hadisin senedindeki gibi birtakım şartlara haiz değilse de yine de amel edilmeye engel olacak derecede kendisinde bir problem bulunmayan hadistir. Bu anlamda istihsan yani hoş karşılama ile anlatılmak istenen de bu tür hadisleri yabana atmamak, onlarla amel etmenin güzel bir şey olmasıdır.
Başka bir çağdaş araştırmacı olan Târık b. Ivadullâh, kendi yazdığı Elfiyye’si üzerine yine kendi yazdığı şerh çalışması olan Luğatü’l-muhaddisi’l-kübrâ adlı eserinde, hasen hadisin mütekaddim hadisçilerin kullanımlarında istihsan kavramıyla ilgili olduğunu söylüyor ve bu manada örnekler veriyor:
“Mütekaddim hadisçiler, hasen hadisi sahih ve aktaran kimseden sabit olduğu için istihsan ediyorlar. Hasen hadisi bu manada kullananlar, İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Nesâî…
Yine hasen hadisi, bir karine içermesi veya benzer şekilde farklı hadislerin varlığı dolayısıyla zayıf iken hüccet olabilecek dereceye çıkan hadis olarak değerlendirenler var. Örneğin Ahmed b. Hanbel bu manada zayıf hadisi, delil olabilecek derecede hasen hadis gibi değerlendirir.
Yine hasen hadisi garîb, münker hatta mevzû hadis olarak değerlendirenler bulunmaktadır. Bu tür hasen hadis, delil olarak kullanılamaz. Örneğin İbrâhim en-Nehaî’den şöyle sözler nakledilmiştir: ‘Muhaddisler, bir râvinin münker, garîb olan bir hadisi (arapça ifade ile أحْسَنَ حدِيثِه ) nakletmesini hoş karşılamaz. Hatîb el-Bağdâdî, Ümeyye b. Hâlid’den şunu nakletmiştir: Şu’be b. el-Haccâc’a ‘Abdülmelik b. Ebî Süleyman’dan niçin hadis nakletmiyorsun? O hasenü’l-hadîs olan bir muhaddistir’ denildiğinde cevap olarak ‘Zaten hadisleri hasen olduğu için ondan kaçıyorum demiştir (مِنْ حُسْنِهَا فَرَرْتُ)’.”
Hasen hadis, sahih hadisin içerisinde değerlendirilen bir türdür aslında. Çünkü İbn Huzeyme, İbn Hibban gibi eserlerine Sahîh başlığını koyan muhaddisler, kitaplarına hasen derecesinde olan hadisleri de almaktadırlar. Şayet sahih, hasen ve zayıf şeklinde sıhhat ölçüsü bakımından hadisleri üçe ayırırsak, İbn Huzeyme ile İbn Hibban’ın eserlerinin adını sadece Sahîh ile sınırlandırmamaları gerekirdi. İşte bundan dolayı rivayet dönemi hadis kitaplarında sahih ile hasen, İbn Salâh ile İbn Hacer’in hadis usûlü eserlerinde olduğu gibi müstakil birer bölüm olarak değerlendirilmemiştir.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Sahih Hadis“
Kaynaklar
Hattâbî, Hamd b. Muhammed, Meâlimü’s-Sünen, Halep 1351/1932.
İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, Nüzhetü’n-nazar, Dımaşk 1421/2000.
İbnü’s-Salâh, Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrezûrî. ‘Ulûmu’l-hadîs, (nşr. Nureddin Itr), Dımaşk 1406/1986.
Muhammed Halef Selâme, Lisânü’l-muhaddisîn, PDF.
Târık b. İvadullâh, Luğatü’l-muhaddisi’l-kübrâ, Kahire 1434/2013.
Tirmizî, Muhammed b. Îsâ, el-‘İlelü’s-sağîr, Mektebetü’l-Büşrâ, Pakistan 1433/2012.
- Hasen Hadis - 9 Aralık 2021
- Hadis ve Sünnet Arasındaki İlişki Nedir? - 5 Kasım 2021
- Sahih Hadis - 10 Eylül 2021