e-Medrese

Mevkuf Hadis

Mevkuf Hadis

Sahabeye isnad edilen söz ve fiillere, mevkuf hadis denir. Örneğin Hz. Ömer’in “تَفَقَّهُوا قَبْلَ أنْ تُسَوَّدُوا” yani “Yaşlanmadan önce gerekli bilgileri öğreniniz” sözü, kavlî mevkuf hadistir. Yine tabiûnun önde gelen isimlerinden ve Abdullah b. Ömer’in azatlısı olan Nâfi’in (ö. 117) İbn Ömer hakkında “Abdullah b. Ömer cemreleri taşlarken her taş atışta tekbir getirirdi” ifadeleri, sahabenin bir fiilini içeren mevkuf hadistir.

Mevkuf hadislerde, merfû hadislerde olduğu gibi senedinin muttasıl olması şartı aranmaz. Dolayısıyla munkatı’ isnadla gelmiş ve sahabeye dayandırılmış bir rivayetin, mevkuf olarak değerlendirilmesine engel bir durum yoktur. İbnü’s-Salâh, ‘Ulûmu’l-hadîs’inde bu konuya girerek mevkufu ikiye ayırır: Mevsul, mevkuf ve mevsul olmayan mevkuf.

Mevkuf hadisler, merfû hadislerde olduğu gibi hükmen mevkuf gibi bir ayrıma tabi tutulmaz. Sadece sarahaten mevkuf olarak düşünülmelidir. Bununla birlikte mevkuf rivayetlerin mutlak ve mukayyed olarak kullanımlarının muhtevasına değinmemiz gerekir. Eğer bir hadis kitabında mevkuf kavramı mutlak olarak kullanılırsa (yani sadece مَوْقُوف kavramıyla karşılaşırsanız) bu kavramdan maksat, bu rivayetin sahabeden gelen bir hadis olduğunu işaret etmektir. Yani rivayet sahabede durmuştur, Hz. Peygamber’e isnad edilememektedir. Dolayısıyla bu rivayeti ‘hükmen merfû olarak düşünmeyin’ manasına gelir. Eğer mevkuf kavramını mukayyed olarak görürsek (yani mevkuf kavramıyla birlikte başka isim daha varsa), o zaman bu mevkuf rivayet, sahabenin değil, geldiği ismin rivayetidir. Biraz daha açıklık getirelim: Diyelim ki rivayet kitaplarında وَقَفَهُ فُلانٌ عَلى عَطاءٍ şeklinde bir ibareyle karşılaşırsanız, bunu ‘falanca râvi, bu hadisi Atâ’ya isnad etti’ şeklinde anlamanız gerekir. Nitekim kelime anlamı itibariyle vakf, durmak anlamına gelir. Dolayısıyla falanca râvinin hadisi Atâ’da durdurması demek, bu hadisin mevkuf değil; maktû hadis olduğunu gösterir.

Mevkuf rivayetler, İlelü’l-Hadîs ilminde incelenen konulardan biridir. Daha açık bir şekilde söyleyelim. Hadislerdeki gizli kusurları ortaya çıkararak rivayetin en doğru şeklini ortaya koymaya çalışan ‘İlel ilminde, hadisler çok titiz bir şekilde incelenir. Konumuzla ilgisi bakımından, bazen isnadda bulunan herhangi bir râvi, aslı mevkuf olması gereken bir hadisi, isnadda Hz. Peygamber’in (sav) de adını zikrederek merfû şeklinde aktarır. Bu şekilde yaparak râvi, sahabeye ait olan bir sözü Hz. Peygamber’e isnad ederek hadisi illetli bir şekilde aktarmaktadır. Mevkufun merfû olarak rivayet edilmesi ile hadisin illetli olmasına bir örnek vererek konuyu daha net bir zemine yerleştirelim:

وسألتُ أَبِي وَأَبَا زُرْعَةَ عَنْ حديثٍ رَوَاهُ عليُّ بْنُ عَاصِم، عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائب، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَير، عَنِ ابْنِ عباس، عن النبيِّ (ص) – فِي المَجْدور والمَريض -: إِذَا خَافَ عَلَى نَفْسِهِ، تَيمَّمَ؟

قَالَ أَبُو زُرْعَةَ: وَرَوَاهُ جريرٌ أَيْضًا، فَقَالَ: عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ سَعِيدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاس – رَفَعَهُ – فِي المَجْدور.

قَالَ: إنَّ هَذَا خطأٌ؛ أَخْطَأَ فِيهِ عليُّ بْن عَاصِم.وَرَوَاهُ أَبُو عَوَانَة، وَوَرْقَاء، وغيرهما، عَنْ عطاء بن السَّائب،عَنْ سَعِيدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاس، موقوف؛ وَهُوَ الصَّحيحُ.

İbn Ebî Hâtim diyor ki: Babama ve Ebû Zur’a’ya Âlî b. Âsım-Atâ b. es-Sâib-Sa’îd b. Cübeyr-İbn Abbas-Nebî (sav) isnadıyla gelen ‘mecdûr ile hasta bir kimsenin, su değdiği zaman bedeninde bir rahatsızlığın oluşmasından korkması durumunda teyemmüm alıp alamayacağı’ rivayetini sordum. Ebû Zur’a dedi ki: “Cerîr de aynı şekilde Atâ-Sa’îd-İbn Abbas -merfû yaparak- (yani isnadda Hz. Peygamber’in adını zikrederek) isnadıyla ‘mecdûr hakkındaki’ rivayeti aktardı. Sonrasında dedi ki: Ancak bu şekilde gelen rivayet hatalıdır. Hatayı ise Alî b. Âsım yapmıştır. Çünkü Ebû Avâne, Verkâ ve başka râviler Atâ-Sa’îd-İbn Abbas isnadıyla mevkuf olarak bu hadisi rivayet ettiler. Doğru olan da hadisin mevkuf formudur. Görüldüğü üzere mevkufun merfû rivayet edilmesi ile ilgili ‘İlel literatüründe bu tür örneklerle karşılaşabilirsiniz.

Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Merfu Hadis

Kaynaklar

Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmâ’il el-Buhârî. el-Câmi’u’s-Sahîh, Beyrut 1432/2011.
Çakan, İ. Lütfi. Hadis Usûlü, İfav Yayınları, 2013.
İbn Ebî Hâtim, Abdurrahmân b. Muhammed er-Râzî. ‘İlelü’l-hadîs, 1427/2006.
İbnü’s-Salâh, Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrezûrî. ‘Ulûmu’l-hadîs, (nşr. Nureddin Itr), Dımaşk 1406/1986.
Mâlik b. Enes. El-Muvatta’, (nşr. M. Mustafâ el-A’zamî), Abu Dabi 1425/2004.
Yücel, Ahmet. Başlangıçtan Günümüze Hadis Usûlü, İfav, 2009.
Buhârî, “İlim”, 15.
El-Muvatta, “Hac”, 213. Bk. Ahmet Yücel, Başlangıçtan Günümüze Hadis Usûlü, s. 190.
İbnü’s-Salâh, ‘Ulûmu’l-hadîs, s. 46.
İ. Lütfi Çakan, Hadis Usûlü, s. 102.

Latest posts by Muhammed Emin Ergüler (see all)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.