Sahih Hadis
Sahih Hadis
İbnü’s-Salâh’ın tarifine göre sahih hadis, isnad’ı muttasıl, râvileri adalet ve zabt sahibi, şâz ve muallel olmayan hadistir. İbn Hacer ise, sahih hadisin tarifini yaparken haber-i vâhid kavramıyla yapmaktadır. Peki İbn Hacer’in tanıma haber-i vâhid ile başlamasının sebebi sizce nedir?
Cevap: Haber-i vâhid, kabul ve red açısından ele alınır. Bir hadis şayet zayıf ya da mevzû değilse makbul hadistir. Mütevatir haber ise kabul ve red açısından incelenmez. Çünkü bir haberin mütevatir olması demek, kesin bilgi ifade etmesi demektir. Kesin bilgi ifade eden haberleri, sahih-zayıf şeklinde sınıflandıramayız.
Şimdi de İbnü’s-Salâh’ın yaptığı tanımı biraz açalım:
Muttasıl: Senedde yer alan her bir râvinin hocasından hadisi işiterek sonraki nesle aktarması ve böylelikle isnadda herhangi bir kopukluğun oluşmaması. İsnadı muttasıl demekle mürsel, munkatı’, mu’dal, muallak, müdelles gibi isnadında kopukluk meydana gelen hadisler, sahih hadis tanımının dışında kalıyor.
Adalet: Takva ve muruet sahibi anlamına gelir. Takva, dini hassasiyeti ifade eden bir kavram iken muruet, sosyal yaşantı hassasiyetini ifade eden bir kavramdır.
Zabt: Râvinin öğrendiği bilgiyi koruyabilme becerisidir. Hadisi ezberlemişse ezberinde iyi koruması gerekir, eğer kitabına yazmışsa kitabını iyi koruması gerekir. Hadis ilminde bu kısımlar için zabt-ı sadr ile zabt-ı satr denir.
Şâz: Bu kavramın tanımını yapmak için kavramın geçtiği örnekleri derinlemesine analiz etmek gerek. Çünkü daha ilk dönemlerden itibaren şâz kavramının tarifinde ihtilaf edilmiş. Bilindiği kadarıyla şâz kavramını tanımlayan ilk kişi, İmam Şâfiî’dir (ö. 204). Kendisi şâz kavramını “sikanın, rivayetinde diğerlerine muhalef etmesi” şeklinde tarif etmiştir. Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405) ise “sikanın, mütâbaatı olmayan bir hadisi rivayet ederek teferrüd etmesi” şeklinde tanımlamıştır şâz hadisi. Halîlî (ö. 446) de şâz hadisi “sika olsun olmasın, şeyhin tek bir isnadlı rivayeti nakletmesidir; sika olmayanın rivayeti merdud iken sika olanın rivayetinde tevakkuf edilir, hemen delil olarak kullanılmaz” şeklinde tanımlar. İbnü’s-Salâh (ö. 643) da meseleyi şâz-ı merdud ve şâz-ı makbul açıdan inceler. Son olarak İbn Hacer (ö. 852) de şâz hadisi, “râvinin daha üstün bir râviye muhalefeti” olarak tanımlamaktadır. Görüldüğü üzere şâz hadis hakkında farklı tanımlar bulunmaktadır. Ancak şunu söyleyebiliriz: şâz hadisin mevzusu, râvinin teferrüdü ile ilgilidir.
Muallel: Hadisin illetli olmaması. Bir hadis, tüm sıhhat şartlarını taşımasına rağmen herhangi bir illeti barındırıyorsa o hadis sahih değildir. Peki illet dediğimiz şeyler ne olabilir? Bunlar: teferrüd, muhalefet, mürselin muttasıl aktarılması, tedlis, mevkuf rivayetin merfû aktarılması vs.
Sahih hadis, lizatihi ve liğayrihi şeklinde iki kısımda incelenmiştir. Sahih lizatihi, sıhhat şartlarını taşıyan hadis için kullanılan ifadedir. Zabtındaki kusurdan dolayı haddi zatında sahih olamayan bir rivayet, başka tariklerle desteklendiğinde dolaylı yoldan sahih olduğu için buna da sahih liğayrihi denmiştir. Ancak şunu da belirtelim: mütekaddim dönemde hadisler, sahih-zayıf şeklinde taksim edilirken İbn Hacer Nüzhe’de, makbul çerçevesinde hem sahihi hem de hasen hadisi ikiye ayırarak dörtlü taksimi benimsemiştir. Sahih hadislerin böylesi bir taksimi, mütekaddim dönem ile müteahhir dönem hadis usulünün farklılaştığı alanlardan biridir.
Şimdi sahih hadisle alakalı bazı meselelere değinelim. İlk olarak sahih hadislerin her biri farklı bir derecededir. Sahih hadisler arasında da derece farklılığını olması gayet doğaldır. Peki “hangi hadislerin sıhhat ölçüsü daha kuvvetlidir” şeklinde bir soru ile karşılaşırsak… Bu sorunun cevabı esahhu’l-esânîd denilen, en sağlam isnadlı hadisler için kullanılan kavramın altında gizli. Bu kavram, râvilerinin diğer râvilere kıyasla daha sika olduğunu ifade eden bir kavramdır. Tabi ki tek bir esahhu’l-esânîd’den söz etmek pek mümkün değil. İsnadın kuvveti hakkında ortaya atılan görüşler, birer içtihat olduğu için bu içtihatların da farklılık arz etmesi doğal. Yine de bazı esahhu’l-esânîd örneklerine yer verelim: İshâk b. Râhuye’den aktarıldığına göre en sahih isnad “Zührî-Sâlim-Abdullah b. Ömer” isnadıdır. Yahya b. Maîn’den aktarıldığına göre “A’meş-İbrahim en-Nehaî-Alkame-Abdullah b. Mes’ûd” isnadıdır. Buhârî’den aktarıldığına göre “Malik-Nâfi’-Abdullah b. Ömer” isnadıdır.
Sahih hadisle ilgili bir başka konu, sahih hadisleri barındıran hadis literatürüdür. Buhârî’nin Sahîh’i ile Müslim’in Sahîh’i, sahih hadisleri barındıran hadis kitaplarından bazılarıdır. Hatta bu iki kitapta ortak olarak geçen hadisler için müttefekun aleyh kavramı kullanılır. Yine Tirmizî, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce’nin Sünen’leri de sahih hadisleri barındırır. Bu 6 kitaba Kütüb-i Sitte denilir. Bunların dışında İmam Malik’in Muvatta’ı, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i, Dârimî’nin Sünen’i, İbn Huzeyme’nin Sahîh’i, İbn Hibban’ın Sahîh’i de sahih hadisleri barındıran hadis kitaplarıdır. Şunu da hemen belirtelim: Bu kitaplar, her ne kadar derece bakımından bir sıraya tabi tutulsa da hadis ilminde sıhhat, isnadla belirlenir. Yani bir hadis Müslim’in Sahîh’inde geçiyor diye o hadise hemen sahih hükmünü vermek doğru olmaz. Her ne kadar Buhârî ile Müslim, sahih hadisleri toplamayı gaye edinse de kitaplarında bazı illetli hadisler bulunmaktadır. Buhârî ile Müslim’den söz etmişken sahih hadislerin nasıl sınıflandırıldığına göz atalım:
1.Derece: Buhârî ile Müslim’in ortak naklettiği hadisler (müttefekun aleyh)
2.Derece: Buhârî’nin naklettiği, Müslim’in nakletmediği hadisler
3.Derece: Müslim’in naklettiği, Buhârî’nin nakletmediği hadisler
4.Derece: Buhârî ile Müslim’in şartına uygun olduğu ama eserlerine almadığı hadisler
5.Derece: Buhârî’nin şartına uygun olduğu ama eserine almadığı hadisler
6.Derece: Müslim’in şartına uygun olduğu ama eserine almadığı hadisler
7.Derece: Buhârî ile Müslim’in dışındaki diğer musanniflere göre sahih ama Buhârî ya da Müslim’in şartına uygun olmayan hadisler
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Hadis-i Kudsi“
Kaynaklar
Akpınar, Ömer Faruk. Rivayet Asrında İllet Bezzâr Örneği, TDV Yayınları, 2021.
Aydınlı, Abdullah. Hadis Istılahları Sözlüğü, İfav Yayınları, 2016.
Ebû Ya‘lâel-Halîlî, el-İrşâdfîmaʿrifetiʿulemâʾi’l-ḥadîs̱ (nşr. M. Saîd b. Ömerİdrîs), I-III, Riyad 1409/1989.
Hâkim, EbûAbdillâh Muhammed b. Abdillâh el-Hâkim. Ma’rifetü ‘ulûmi’l-hadîs (thk: Ahmed b. Fâris es-Selûm), Beyrut, 2003, DâruİbnHazm.
İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, Nüzhetü’n-nazar, Dımaşk 1421/2000.
İbnü’s-Salâh, Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrezûrî. ‘Ulûmu’l-hadîs, (nşr. Nureddin Itr), Dımaşk 1406/1986.
Müslim, Ebu’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Nîsâbûrî, Sahîhu Müslim (thk: Muhammed FuâdAbdulbâkî), Beyrut, 1956, Dâruİhyâi’t-Türâsi’l-Arabî.
İbnü’s-Salâh, ‘Ulûmu’l-hadîs, s. 11-12.
İbn Hacer, Nüzhetü’n-nazar, s. 58.
Hâkim, Ma’rifetü ‘ulûmi’l-hadîs, s. 375.
Nüzhetü’n-nazar, s. 59. Nüzhe’deki diğer şâz tanımları için bk. s. 72, 104.
İllet gerekçeleri için bk. Ömer Faruk Akpınar, Rivâyet Asrında İllet – Bezzâr Örneği – birinci bölüm.
İbnü’s-Salâh, ‘Ulûmu’l-hadîs, s. 27-28.
Bkz: EbûYa’lâ el-Halîlî, El-İrşâd, s. 176-177. Halîlî’nin yaptığı tarifteki ‘şeyh’ kavramı önemli. İbnü’s-Salâh, Halîlî’nin tarifine, sikanın teferrüdüne dair “إنما الأعْمَالُ بِالنِّيَّات” hadisini getirerek ve bu hadis üzerinden sikanın teferrüdünün delil olarak kullanıldığına dair örnek vererek itiraz ediyor. Ancak Halîlî’nin bahsettiği mesele, şeyhin teferrüdü. Şeyh ne demek peki? Şeyh, tek tük rivayeti olan muhaddise denir. Araştırmalarımıza göre Halîlî de böyle az rivayeti olan bir kimsenin teferrüdünün şâz olacağını ve bu rivayetin hemen delil olamayacağını ifade etmektedir.
- Hasen Hadis - 9 Aralık 2021
- Hadis ve Sünnet Arasındaki İlişki Nedir? - 5 Kasım 2021
- Sahih Hadis - 10 Eylül 2021