e-Medrese

İslam Hukukunda Tearuz ve Tercih Teorisi

İslam Hukukunda Tearuz ve Tercih Teorisi

İSLAM HUKUKUNDA TEARUZ VE TERCİH TEORİSİ

Tearuz, iki delilin eşit bir şekilde karşı karşıya gelmesidir. Tearuzun iki de şartı vardır. Tearuzun birinci şartı, birbirine zıt hükümler içeren iki delilin karşı karşıya gelişinin aynı konuda ve aynı vakitte olmasıdır. Çünkü delillerden birisi bir konuya, diğeri başka bir konuya ilişkin ise aralarında tearuz olmaz. İkinci şartı ise karşı karşıya gelen iki delilin, aralarında nesih ilişkisi söz konusu olabilecek türden olmasıdır.

Tercih, aynı konuyu düzenleyen iki delilin tearuz etmesi durumunda birinin harici bir delille ağır bastırılmasıdır. İki ayet arasında tearuz olması durumunda dışarıdan destekle tercih imkansızdır. Bu durumda tarih biliniyorsa sonraki öncekini nesh eder, tarih bilinmiyorsa tevakkuf edilir ve başka bir delil araştırılır. Kuvvet bakımından eşit olan iki delilin karşı karşıya gelmesi durumunda tearuzun giderilmesinde şöyle bir yol izlenir:

1-Delillerin nüzul/vürud tarihi biliniyorsa sonraki delilin önceki delili nesh ettiği kabul edilir. 
2-Delillerin nüzul/vürud tarihi bilinmiyor ama aralarını uzlaştırmak mümkünse, araları uzlaştırılmak suretiyle her ikisiyle birden amel edilmesi sağlanır. 
3-Tarih bilinmiyor ve aralarını uzlaştırmak da mümkün olmuyorsa bu takdirde; 

a-İki ayetin tearuz etmesi durumunda sünnete gidilir.

Sünnete gidilmesi iki ayet arasında tercihte bulunmak için değil, olayın hükmünü orada aramak içindir.

Örnek: İmama uyan kişinin kıraat yapıp yapmayacağı meselesi. Bir ayette “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!” başka bir ayette ise “Okunduğunda kulak kesilin ve susun!” denilmektedir. Birinci ayetin namaz durumuna, ikincisinin namaz harici durumlara ilişkin düşündüğümüzde, her iki ayet farklı alanlara ilişkin düzenleme getirdiğinden aralarında çatışma olmaz. Ancak imama uymuş olan kişi açısından bu ayetler nasıl anlaşılacaktır? Sünnette Hz. Peygamber’in konuyla ilgili “Bir imama uyulduğunda, imamın kıraati muktedi için de kıraat olur.” hadisi imama uyan kişinin ne yapacağına ilişkin açık düzenleme getirmektedir.

b-Tearuzun iki sünnet arasında olması durumunda sahabi sözüne veya kıyasa gidilir.

Örnek: Numan bin Beşir’in rivayetine göre Hz. Peygamber, güneş tutulması namazını tıpkı öğle namazı gibi dört rekât olarak kılmıştır. Hz. Aişe’nin rivayetine göre ise Hz. Peygamber, her rekâtta dört rükû ve dört secde yapmak suretiyle iki rekât olarak kılmıştır. Bu durumda kıyasa uygun olan Numan bin Beşir’in rivayeti ile amel edilmiştir. Zira Hz. Aişe’nin rivayet ettiği hadis diğer namazlara benzememektedir.

İki ayet tearuz ettiğinde sünnete gidilmesi durumu tercih amaçlı değilken iki sünnet arasında tearuz olduğunda kıyasa veya sahabi sözüne gidilmesi tercih amaçlıdır. Bu farklılığın sebebi tearuz eden iki haberin niteliğidir.

c-Tearuz eden iki delilden birini tercih etmek için sahabi sözüne veya kıyasa gitmek mümkün değilse bu takdirde asıl yani ibaha-i asliyye ile amel edilir.

Örnek: Eşeğin artığı olan su ile abdest alınabilir mi? Hz. Peygamber’den gelen rivayetler arasındaki tearuz sahabe sözüyle giderilemeyince ve kıyas da şahitlik için elverişli olmayınca bu durumda asıl yani ıstıshab ilkesi ile amel edilir. Istıshab ilkesi olanı olduğu hal üzere bırakmak demek olduğuna göre eşeğin artığı olan suyun hükmü konusunda rivayetler tearuz edince, ıstıshab ilkesi gereği bu suyun temiz olduğuna hükmetmek gerekir.

Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “İslam Hukukunda Tevil Teorisi

Kaynaklar

Özen, Şükrü. “Tercih”, DİA
Özen, Şükrü. “Tearuz”, DİA
İslam Hukuk Usulü, Yunus Apaydın, Bilay Yayınları, 2018.
Fıkıh Usulü, Abdullah Kahraman, Rağbet Yayıncılık, 2016.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.