Kıyas Nedir?
Kıyas Nedir?
Kıyas; hakkında nass bulunmayan bir meselenin çözümünün, hakkında nass bulunan başka bir mesele ile karşılaştırılarak gerçekleştirilmesidir. Fakat şunu hemen belirtelim ki, bu karşılaştırma iki mesele arasındaki illet birliğine dayanılarak yapılır. Buradan yola çıkarak ilk meseleye “asıl”, ikinci meseleye “fer’” diyelim. Böylelikle sade ve nihai bir tanım için şöyle bir cümle çıkıyor karşımıza: Kıyas, asıldaki hükmün illet birliğine dayanılarak fer’de açığa çıkarılması işlemidir.
KIYASIN RÜKÜNLERİ VE RÜKÜNLERİNİN ŞARTLARI
Kıyas işlemi dört ana kaide üzerine oturur. Bu kaidelerden biri olmazsa kıyas işleminin gerçekleşmesi söz konusu olamaz. Kıyasın rükünleri aşağıdaki şemada yer alıyor. Şemayı inceledikten sonra rükünlerin tanımlarına ve şartlarına geçebiliriz.

ASIL
Kendisine kıyas yapılan ayet, hadis veya icmâdır.
-Aslın hükmü Kitap ve Sünnet ile sabit olmalıdır.
-Aslın hükmü sadece asla mahsus olmamalıdır.
-Aslın hükmü, aklın idrak edebileceği bir illete sahip olmalıdır.
Müsaadenizle ikinci maddeye açıklık getirmek istiyorum: Bir ayet veya hadisin kıyasta asıl olabilmesi için içerdikleri hükmün bazı kimselere özgü olmaması gerekir. Mesela dörtten fazla kadınla evlenmesinin caizliği ve teheccüd namazının vacipliği gibi Hz. Peygamber’e özgü hükümler böyledir. Bu hükümler kıyas yoluyla başkalarına tatbik edilemez.
Üçüncü madde için şunu söyleyebiliriz: Söz konusu şart, kıyasın yapılabilmesi için gereklidir. Akıl idrak edemiyorsa kıyas yapılmaz. Aklın illetini idrak edebildiği hükme talili hüküm, edemediğine ise taabbudi hüküm denir. Taabbudi hükümlere başkaları kıyas edilemez. Çünkü bunların niçin konduğunu ancak Şâri’ bilir. Mükellef bunların konuluş sebeplerini bilmediği için sadece emredildiği gibi yapmakla yükümlüdür.
FER’
Hükmü naslarda veya icmâda açıkça yer almayan mesele demektir.
-Fer’ hakkında nasslarda veya icmada müstakil bir hüküm bulunmamalıdır. Çünkü bu durumda kıyasa gerek kalmaz. O hükümle doğrudan amel edilir.
-Asılda bulunan illetin aynısı fer’de de bulunmalıdır. Kıyasın mümkün olması için bu durum gereklidir. Çünkü iki meselenin birbirine kıyas edilebilmesini sağlayan şey illettir. İkisi aynı illeti taşımıyorsa sahih illet gerçekleşmez. Bu şekilde bir kıyas yapılırsa iki farklı şey birbirine kıyas edilmiş olur ki, buna kıyas mea’l-fârık denir. Böyle bir kıyas isabetsiz ve eksik olduğu için üzerine hüküm bina edilemez.
HÜKÜM
Ayet, hadis veya icmâ ile sabit olmuş hükümdür.
-Kıyasa muhalif şekilde sabit olmamalıdır.
Hüküm hakkındaki detaylar için şu yazımıza göz atabilirsiniz: Hüküm Nedir?
İLLET
Asıl ile fer’i, hükümde birleştirmeye yarayan vasıftır.
-İllet hüküm için münasip bir vasıf olmalıdır. İllet olarak belirlenen vasıf uyarınca hüküm verildiğinde bir menfaatin celbi veya bir mefsedetin def’i gerçekleşiyorsa bu vasıf münasip bir vasıftır. Mesela sarhoş edicilik vasfı şarabın haram kılınmasının sebebi olmaya münasiptir. Şöyle ki şarabın haram kılınması ile aklın korunması maslahatı sağlanmış olmaktadır.
-İllet zahir olmalıdır. Kıyas yoluyla araştırıp bulmaya çalıştığımız hüküm zaten gizlidir. Yani biz Allah’ın o konudaki hükmünün ne olduğunu bilmiyoruz. Bir de vasıf gizli olursa o vasıfla talil yapmak sahih olmaz. Gayb gaybı tarif edemeyeceğine göre illet, hükmü bize tanıtan bir vasıf olmalıdır. Mesela sarhoş edicilik vasfı, şarap için zahir bir vasıftır.
-İllet munzabıt olmalıdır. Yani illet, kişiden kişiye ve durumdan duruma göre farklılık göstermeyen belirli ve sabit bir vasıf olmalıdır. Bunun örneği yolculuktur. Şâri’ meşakkat sebebiyle yolcuya namazı kısaltma (kasr) hususunda ruhsat vermiştir. Fakat kısaltma konusunda muteber olan meşakkat munzabıt değildir. Çünkü meşakkat seferin uzunluk-kısalık ve yoruculuğunun azlık-çokluk durumuna göre değişir. İnsanların çektikleri sıkıntılar eşit değildir. Dolayısıyla hükmü meşakkate bağlamak yerinde olmaz. Bunun için meşakkatin potansiyel kaynağı olan yolculuk, meşakkatin kendisi yerine konulmuştur. Dolayısıyla illet meşakkat değil, yolculuktur.
-İllet kâsır olmamalıdır. Yani asla mahsus olmamalıdır. Kâsır illet sadece asıldaki hükmün konuluş gerekçesini açıklamakta kullanılan fakat başka bir yerde uygulanma imkânı olmayan illettir. Mesela namazların kısaltılması Şâri’ tarafından sadece yolculuk haline mahsus kılınmıştır. Buradaki yolculuk illeti başka durumlar için kullanılamadığı için kâsır illet sayılır. Durum böyle olunca da yolculuğa kıyas edilerek ağır işlerde çalışanların da namazlarını kısaltabileceklerine hükmedilemez.
KIYAS MEA’L-FÂRIK NEDİR?

Asıl ile fer’ arasındaki illetin farklı olmasına rağmen birbirlerine kıyas edilmesine kıyas mea’l-fârık denir. Bu kıyasın hiçbir geçerliliği yoktur. Daha iyi anlaşılması için bir örnekle izah edelim. Hz. Peygamber, oruçluyken unutarak bir şey yiyip içen kimsenin orucunun bozulmayacağını söylemiştir. Peki, hataen yani yanlışlıkla boğazına su kaçan kimseyi unutana kıyas edebilir miyiz? Bu kıyasın sahih olabilmesi için önce hatanın unutmaya denk olup olmadığına bakmamız lazımdır. Üzerlerinde dikkatlice düşündüğümüzde hatanın unutmanın dengi olmadığını görürüz.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Karafî’nin El-Furuk’unu Döne Döne Okumak İçin 8 Sebep“
Kaynaklar
Durusoy, Ali. “Kıyas”, DİA
Dönmez, İbrahim Kâfi. “İllet”, DİA
Demir, Abdullah. Karşılaştırmalı Bir Yaklaşımla Kıyas, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2009, Sayı 20
Apaydın, Yunus. İslam Hukuk Usulü, BİLAY Yayınları, 2018