Hadis ve Sünnet Arasındaki İlişki Nedir?
Hadis ve Sünnet Arasındaki İlişki Nedir?
Hadis ile sünnet arasındaki ilişkiye girmeden önce sünnetin İslâmî ilimlerde geldiği anlamlara bakalım:
Fıkıh ilminde sünnet, ahkâmın tesisinde Kitap’tan sonra gelen ikinci şerî delildir. Yakın tarihte Muhammed Ubeydullah el-Es’adî tarafından kaleme alınan el-Mûcez fî usûli’l-fıkh adlı kitapta sünnet, Hz. Peygamber’den (sav) sabit olan söz, fiil ve takrir olarak tanımlanmıştır. Sünnet’in böylesi bir tarifi, hadis ile eş anlamlı olduğu anlamına gelir.
Akaid ve Kelam ilminde Sünnet, daha çok bidat fırkaları dışındaki orta yolu takip eden çoğunluk Müslüman topluluğunu ifade eder. Bu açıdan söz konusu ilimlerde daha çok Ehl-i Sünnet kavramına rastlamaktayız. Buradaki anlamı ile sünnet, hadisten farklı bir anlama gelmektedir. Şimdi ise her iki kavramın birbirlerinin yerine kullanılıp kullanılmayacağına bakalım:
İslam tarihinde ‘Her hadis sünnet midir?’ şeklinde bir tartışma var. Bu tartışmanın arka planında yer alan husus şudur: Biz her hadise sünnet dediğimiz zaman, o hadise bir bağlayıcılık atfetmiş oluyoruz. Bu açıdan hadis olarak gelen her türlü bilgi ile amel etmemiz vacip olur. Ancak her hadise sünnet demediğimiz takdirde, ulaşabildiğimiz her hadis için değil; bazıları için bağlayıcılık atfetmiş oluruz. Bu konuya bazı hadisleri örnek göstererek açıklık getirmeye çalışalım:
Hz. Peygamber’i, veda haccından döndüğü sırada Ebtah denilen bir yerde konaklarken gören İbn Ömer, O’nun bu hareketini şerî bir hüküm anlamında sünnet olarak yorumlamış ve hac dönüşü sırasında bu bölgede konaklamayı dini bir görev saymıştır. İbn Ömer’in bu davranışını gören Hz. Âişe ile İbn Abbas, Hz. Peygamber’in bu tavrını sünnet olarak yorumlamamaktadır. Hz. Peygamber’in bir beşer olarak orada dinlenmek maksadıyla konakladığını ifade etmektedirler. (Buhârî, “Hac”, 147.)
Bir başka örnek ise hurma ağaçlarının aşılanması meselesidir. Medine’de insanlar, hurma ağaçlarını aşılarlarken bu durumu gören Hz. Peygamber, hurma ağaçlarının aşılanmamasını tavsiye etmiştir.
Yukarıda verdiğimiz örnek gibi burada da insanlar, Hz. Peygamber’in bu sözünü bir emir olarak düşünüp uygulamışlar ve neticede ağaçlardan verim alamadıklarının farkına varmışlar. Durumu Hz. Peygamber’e ilettiklerinde de “Siz dünya işlerini daha iyi bilirsiniz.” şeklinde bir yanıtla karşı karşıya kalmışlardır. Hz. Peygamber’in bu sözünden çıkaracağımız sonuç ise her hadisin dini bir sorumluluk gerektirmemesidir. Ancak şunu da belirtelim ki, her hadis dini zorunluluk gerektirmezken bazı hadisler farz/vacib anlamında bağlayıcılık ifade eder, bazı hadisler farz/vacib derecesinin bir altında olan sünnet derecesinde bağlayıcılık ifade eder. Dolayısıyla Hz. Peygamber’den nakledilen her hadisi sünnet olarak telakki etmek, mümkün değildir.
Bu yazıyı okuyanlar için bir de “Haber ve Eser Kavramları” adlı makaleyi öneriyoruz.
Kaynaklar
Bardakoğlu, Ali. “Kitap”, DİA.
Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmâ’il el-Buhârî. el-Câmi’u’s-Sahîh, Beyrut 1432/2011.
Yücel, Ahmet. Hadis Konusunda Bilinmesi Gereken 88 Soru, Beyan Yayınları, 2019.
Buhârî, “Hac”, 147.
- Hasen Hadis - 9 Aralık 2021
- Hadis ve Sünnet Arasındaki İlişki Nedir? - 5 Kasım 2021
- Sahih Hadis - 10 Eylül 2021