Kelam İlmi Nedir?
Kelam İlmi Nedir?
- Arapçaya Dair Her Şey - 11 Ocak 2022
- İlahi Dinlere Göre Başörtüsü Meselesinin Değerlendirilmesi - 10 Ocak 2022
- Arapça Sözlük Kullanım Teknikleri - 8 Aralık 2021
İçindekiler
Kelam İlmi Nedir?
Kelam ilmi, en temelde Müslümanlar tarafından oluşturulan ve tefekküre yani düşünceye dayanan bir ilim dalıdır. İki yönlü çalışır; bunlardan birincisi, tespit misyonudur. Kelam, İslam ilminin temel inanç esaslarını ve inanca dayalı konuları tespit eder. İkincisi ise temellendirme misyonudur ki tespit edilen esaslar, kesin deliller ve önermeler ile temellendirilir, sabitlenir. Bu sabiteler de İslam inancına yönlendirilen itiraz ve eleştirileri savuşturmada kullanılır. Özellikle fetihlerden sonra karşılaşılan ve mezhep çatışmaları ile ortaya çıkan kafa karışıklıklarını gidermede kelam ilminin etkileri büyük olmuştur. Tarih boyunca da kelam ilmi, İslam’ın önünde bir kalkan görevi görmüş, farklı din, kültür, inanç ve düşüncelere karşı dinin özünü korumuştur
Kelam Ne Demektir?
Arapça كلم (kelm) kökünden gelen “kelime” sözcüğünün çoğuludur, kelam. “Kelm”, kelimesi sözlüklerde “yaralamak, etkilemek” demektir. “Kelime” ise “bir fikri tam olarak ifade eden söz” anlamına sahiptir. “Kelam” da “kelime” sözcüğünün çoğulu olarak aynı manaya gelir.
Bir ıstılah olarak inceleyecek olursak, öncelikle kelam için tarih içinde pek çok tanım yapılmıştır. Fakat bu tanımların ekseriyeti bir fırkanın veya anlayışın gölgesinde olup kapsamlı değildir. Bu bakımdan ilk defa kapsamlı tanımın Adduddin el-İci tarafından yapıldığını görüyoruz. el-Mevakıf fi ilmi’l-kelam isimli kitabında “Kesin deliller ortaya koyarak ve şüpheleri ortadan kaldırarak dini inançları ispat etmeye kişiyi muktedir kılan ilim” şeklinde bir tanım yapmıştır.
Fakat bu aşamaya gelinmeden önce kelam ilminin tarifi ile beraber bu ilmin isminin ne olacağına dair de bir tartışma söz konusudur.
Kelam Yerine Kullanılan Kelimeler
İlmin oluşum ve gelişim sürecine bakıldığında, tarifinin ne olduğunun çok ileriki dönemlerde netleştiğini görüyoruz. Fakat bununla beraber bu ilme farklı kesimler tarafından muhtelif isimler verilmiştir.
Akaid İlmi
Öncelikle akide konularını ele almasını sebebiyle bu ilme Akaid İlmi denmiştir. Akidenin çoğulu olan akaid, itikat ve iman gibi kelimelerle aynı anlama gelir. Dolayısıyla İslam dininin inanç meselelerini ele alması sebebiyle böyle bir isim verilmiştir.
Usulu’d-Din
Usul, temel veya prensip demektir. Usulu’d-Din[ ise dinin temelleri anlamına gelir. Selef, inanç meselelerini dinin temeli ve aslı olarak gördükleri için inanç mevzularını konu edinen bu ilme Usulu’d-Din ismini uygun görmüşlerdir.
Tehvid veya Sıfatlar İlmi
İslam akidesini incelemek haddi zatında Allah’ın tevhidini tespite dayandığını kelam ilmine Tevhid İlmi diyenler de olmuştur. Ayrıca bu ilim Allah’ın sıfatlarını ve bu sıfatların mahiyetini tetkik ettiği için Sıfatlar İlmi de denmiştir.
Fıkh-ı Ekber
Fıkh-ı Ekber, başlığı İmam-ı Azam’a aittir. Fıkıh ilmini “kişinin lehine ve aleyhine olanları bilmesidir” şeklinde tanımlayan İmam Azam, bu tarife göre itikadi konuları inceleyen ilme de Fıkh-ı Ekber demiştir.
Kelam İlminin Kapsamlı Tarifi
Kelam ilmi zaman içerisinde farklı açılardan tarife tabi tutulmuştur. Bu tanımları “konusuna göre” ve “gayesine göre” şeklinde iki kısma ayırabiliriz.
Konusuna Göre Tarifi
Konusuna göre yapılan tarifler, kelamın ilgilendiği mevzular baza alınarak yapılmaktadır. Fakat ekseriyetle nübüvvet ve ahiret bu tariflerin dışında tutulmaktadır. Dolayısıyla efradını cami ağyarını mâni bir tarif yapıldığı söylenemez. Örnek olarak; Cürcani’nin tanımı bu kapsamda değerlendirilebilir: “Allah’ın zatından ve sıfatlarından, başlangıç ve sonuç itibariyle kâinatın hallerinden İslam kanunu üzere bahseden bir ilimdir.” Görüleceği üzere Cürcani, tanımında nübüvvet konusunu dışarıda bırakmıştır.
Gayesine Göre Tarifi
Gayesine nazarla yapılan tarifler ise kelam ilminin amacını baza almakta ve gerçekleştirmek istediği şeyi tanımlamaktadır. Burada yine Adduddin el-İci’nin, el-Mevakıf fi İlmi’l-kelam eserindeki tanımı örnek olarak verilebilir: “Kesin deliller ortaya koyarak ve şüpheleri ortadan kaldırarak dini inançları ispat etmeye muktedir kılan ilimdir.”
Bu iki çeşit tanımında haricinde bir de ekol yani mezhep bazlı tanımlardan bahsedilebilir ki İbn-i Haldun ve İmam Gazali’nin tanımları bu meyandadır.
Gazali’nin tanımı şu şekildedir: “Ehl-i Sünnet inancını koruyan ve Ehl-i Bidat’ın eleştirileri karşısında onu savunan bir ilimdir.” İbn-i Haldun’un tanımı ise “inanç esaslarını akli delillerle tartışarak üstün kılmaya ve akaid alanında selef ile Ehl-i Sünnet yolundan yüz çeviren bidatçıları reddetmeye dair bilgileri içeren ilim” şeklindedir. Görüleceği üzere her iki tanım da Ehl-i Sünnet ekolü nazara alınarak yapılmış, mezhep bazlı tariflerdir.
Kelam İlmine Neden Kelam Denmiştir?
Bu ilme Kelam isminin verilmesi ve yaygınlık kazanması hayli geç dönemde gerçekleşmiştir. Yukarıda da görüleceği üzere zaman içerisinde farklı adlandırmalar ve tarifler yapılmıştır. Fakat nihayetinde Kelam başlığı yaygınlık kazanmış ve geniş çevreler tarafından kullanılır hale gelmiştir. Kaynaklarımızda ise neden Kelam kelimesinin seçildiğine dair toplamda yedi neden yer almaktadır. Bunlar:
1- İlk olarak Kelamcıların konuşmaya ya da tartışmaya başlarken “el-kelam fi keza” yani “şu konudaki söz…” şeklinde başlamaları neden gösterilmiştir. Ne var ki bütün ilim insanları konuşmaya başlarken bu kalıbı kullanırdı. Sadece kelamcılara has bir özellik olmadığı için bu nedenin doğruluk oranı çok düşüktür.
2- Allah’ın kelamının yani Kuran’ın mahluk olup olmadığı, mahiyeti gibi konular sıkça tartışıldığı için ve hassaten bu konuyla kelamcılar ilgilendiği için Kelam başlığı uygun görülmüştür.
3- Kelam konularını çalışırken ya da tartışırken mantıktan ve felsefeden yararlanılması bunun da insanın söz söyleme yani kelam etme gücünü arttırması nedeniyle Kelam başlığının tercih edildiği rivayet edilmektedir.
4- Kelam ilminin konuşmaya ve özellikle tartışmaya dayanması nedeniyle Kelam isminin tercih edildiği söylenmektedir. Fakat o dönemlerde tüm ilimler sadece satırlarda durmaz, dil yoluyla da aktarılırdı.
5- Dördüncü maddeye ek olarak, bu ilmin sadece tartışmaya ihtiyaç duyması değil, fasit fikir ve görüşteki kimseleri konuşarak ikna etmeye dayanması nedeniyle Kelam başlığı tercih edilmiştir.
6- İki sözden güçlü olan için “işte kelam budur” denilir. Dolayısıyla Kelam ilmi delillerinden aldığı güçle “bu konudaki kelam budur” der ve doğru olan görüşü tespit eder. İşte bu sebeple doğru olan kelamı yani görüşü ortaya çıkarması nedeniyle bu ismin verildiği söylenmiştir.
7- Kelam hem akli hem nakli delillerden faydalanır. Bu sebeple ikna ve tesir gücü yüksektir. İlimler arasında kişiyi en fazla etkileme potansiyeline sahip olan ilim olduğu için “yaralamak” manasına gelen “kelm” kökünden türemiş kelam kelimesi kullanılmaktadır.
Yedi nedenden sadece bir tanesine itibar edilmesi yanlış olacaktır. Zaman içerisinde bu nedenlerin hemen her birinin etkin olduğunu ve dolayısıyla tüm bu nedenler dolayısıyla Kelam ilmine, kelam başlığının tercih edildiğini söyleyebiliriz.
Kelam İlminin Konusu
Kelam ilminin konusunu ya da konuları da farklı perspektiflerden tasnife tabi tutabiliriz. Bunlardan en yaygın olanı: mesail–mekasıd ve mebadi–vesail şeklinde olan ayrımdır.
Mesail ve mekasıd kelam ilminin problem-sorun ve amaçlarını ifade ederken, mebadi ve vesail de ilkelerini, sorun çözmede kullanılan vasıtaları ifade eder. Genel olarak Kelam ilminin mesaili sabittir. Bunlar; Allah’ın vücud ve tevhidi, nübüvvet ve ahiret gibi konulardır. Vesail ise bu konuları temellendirmede kullanılan akıl, delil, mantık gibi aracı unsurlardır.
Tarihsel gelişimine bakıldığında kelam ilminin ilk etapta konusu, Allah’ın vücud ve tevhidi ile sıfatları olmuştur. Sonraları felsefi disiplinlerin kullanılmaya başlanması ile konu kapsamı genişletilmiş ve mutlak manada varlık olarak kabul edilmiştir. Gazali ile beraber mantık ilminin kelamla birleşmesi neticesinde ise artık kıyas ve delil türlerinin mahiyeti gibi mevzular kelamın konusu olurken, İslam inancına taalluk eden her şey konu olarak görülmüştür.
Diğer taraftan Dakiku’l-Kelam ve Celilü’l-Kelam şeklinde ikili bir ayrım daha yapılmaktadır. Celilü’l-Kelam, yukarıda ifade edilen mekasıd kısmını yani ilahiyat, nübüvvet ve ahiret konularını içerir. Dakikü’l-Kelam ise vesail kısmını ifade eder ki bahsedildiği üzere bu da temellendirmeye, delillendirmeye yarayan vasıtalardır.
Tüm bunların dışında İmamet konusu da kelam kitaplarında yer almaktadır. Fakat Ehl-i Sünnet ulemasına göre imamet konusu bir inanç meselesi değildir. Bu sebeple inanca taalluk etmediği için doğrudan ve sistematik şekilde ele almamışlardır. Sadece Şia’nın inanç esası olarak görmesine binaen, kitaplarında yer vererek eleştirmişlerdir. Netice olarak İmamet meselesi ve tali konuları Kelam ilminin dolaylı olarak konusu sayılmaktadır.
Kelam İlminin Gayesi
En temelde kelam ilminin amacı İslam dininin inanç esaslarını tespit etme, temellendirme ve fasit inançlara karşı korumaktır. Fakat bilinen bu ana gayenin yanı sıra bazı tali amaçlar da belirlenmiştir. 6 madde olarak bu amaçları sınıflandırabiliriz.
Kelam İlmi Ne İşe Yarar?
1- Müminleri taklidi imandan kurtarıp, gerçek imana ulaştırmak.
2- Hakikat arayıcılarına rehberlik etmek ve hakikat inkarcılarına sağlam deliller sunarak onların inadını kırmak.
3- İslam dinini batıl ve bidat inançlara karşı koruyup kollamak.
4- Kelam ilmi tüm İslami ilimlerin (Hadis, Tefsir, Fıkıh, Siyer) temelidir. Diğer ilimler, kelam ilmine göre hareket eder. Ve kelam ilminin çizdiği sınırlar doğrultusunda faaliyette bulunurlar.
5- İnancı güçlendirmek, kelam ilminin bir diğer amacıdır. Kişinin amelleri, niyetine göredir. Niyetin sıhhati ise sağlam bir inancın neticesidir. Dolayısıyla kelam, müminin inancını sağlamlaştırır, böylelikle kişinin niyetine fesat karışmaz, amellerini en doğru şekilde eda eder.
6- Kişinin varoluşunda elde edeceği en büyük nimet hem dünya hem de ahiret saadetidir. İşte kelam ilmi kişiye hem dünyada saadete hem de ahirette felaha ulaşabilmesi için rehberlik eder.
Kelam İlminin Doğuşu ve Gelişmesi
Her ilmin doğuşunu gerektiren bazı sebepler vardır. İslami ilimlerin tamamı, büyük ihtiyaçlara binaen ortaya çıkmışlardır. Efendimizin terki dünya edişinden sonra hasıl olan bazı sorunların sistematik şekilde çözüme kavuşturulması gerekiyordu. Dolayısıyla bu boşluğu dolduracak disiplinlerin vücut bulması gerekti. İşte Kelam da inanç noktasında zuhur eden problemleri çözmek adına doğmuş ve zaman içinde gelişmiş ilimlerden biridir. Şimdi Kelamı ortaya çıkaran nedenlere göz atalım.
Kelam İlminin Ortaya Çıkışına Neden Olan Sebepler
İslam dini yüz yıl kadar kısa bir sürede dünyanın üçte birine ulaşmayı başarmıştır. Yeni din, kültür ve inançlarla yüzleşmeyi mümkün kılan durum ayrıca farklı problemlerin de ortaya çıkmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Müslümanlar içerisinde zuhur eden inanç problemleri, fetihler vasıtası ile dışarıdan sorunlarla artmıştır. Bu noktada Kelam ilminin oluşumunu tetikleyen nedenleri iç sebepler ve dış sebepler şeklinde ayırabiliriz.
İç Sebepler
Siyasi ve Sosyal Sebepler
Efendimizin vefatının hemen akabinde bazı sorunlar baş göstermeye başlamıştı. Bunlardan ilki hilafet meselesi yani halifenin kim olacağı konusu olmuştu. İlk etapta bu sorun suhuletle çözülse de Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerine gelindiğinde hilafet kaynaklı yeni sorunlar çıkacak ve bu siyasi olaylara bağlı olarak kimi itikadi problemler sudur edecekti. Bunlardan en önemlisi büyük günah işleyenin durumunun ne olacağı sorusudur. Ayrıca mümin, fasık[68], kafir, münafık gibi kavramlar yeniden tartışma konusu olacak ve muhtelif görüşler ortaya çıkacaktır. Kelami anlamda mezheplerin vücut bulmasını arkasında da bu türden siyasi sorunlar yatmaktadır.
Dini Kaynakların Anlaşılması Sorunu
Efendimiz yaşarken, Kur’an ya da hadislerin ne ifade etmeye çalıştığı konusunda herhangi bir ihtilaf söz konusu değildi. Çünkü Efendimiz akla takılan her şeyi cevaplıyor, yorumluyor ve sahabe efendilerimize rehberlik ediyordu. Fakat sonraları bu dini kaynakların nasıl anlaşılacağı noktasında da ihtilaflar çıkmaya başladı. Özellikle hizipleşme sonrası, kimilerinin kendi menfaatleri doğrultusunda ayet ve hadisleri eğip bükmesi ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açtı. Haliyle bu sorunların aklı selim şekilde giderilmesi, temellendirilmesi ve insanların İslam ruhuna uymayan yorumlardan sakındırılması gerekiyordu. Kelamın vücut bulmasında bu nedenin de hatırı sayılır bir etkisi vardır.
Dış Sebepler
Dış sebeplerin tamamı İslam dininin farklı coğrafyalara yayılması ile ortaya çıkmıştır. Yabancı dinler, felsefi ve spritüal akımlar, ilkel inançlar ve çeşitli ilmi birikimler Müslümanların karşılarına yeni yeni sorunlar çıkarmıştır. Bu sorunlar haddi zatında çözülmeyi beklerken kimi zaman da İslam inancına zarar veren durumlar doğurmuşlardır. Fıkıh ilmi bu türden sorunlarda ameli tarafla ilgilenirken, Kelam ilmi de itikadi tarafla ilgilenmiştir. Dışsal sebepler Kelam ilminin doğumunda etkili olduğu kadar gelişiminde de oldukça etkili bir faktördür. Çünkü farklı toplumların kendi cephelerinden gelen eleştiriler sistematik anlamda kelamcıların mantıksal düzlemde herkesin kabul edebileceği deliller üretmelerine sebebiyet vermiştir. Bu da genel olarak Kelam ilminin hem içeriden hem de dışarıdan bir bakış açısı kazanmasını sağlamıştır. Yeni İlmi Kelam adı verilen günümüzde Kelamın noktaya bakıldığında bu durum daha iyi anlaşılacaktır.
Yeni İlmi Kelam
Miladi olarak 16. yüzyıl sonrası İslami ilimlerin genelinde görülen durgunluk ve fetret dönemi Sanayi Devrimi sonrası tekrar gündem olmuştur. İlim adamları tarafından izale edilmek istenen bu durgunluk, tüm ilimleri kapsayacak bir reformasyon çalışması ile giderilmeye çalışılmıştır. Fıkıh, Hadis ve Tefsir sahalarında olduğu gibi Kelam sahasında da yenilikler görülmeye başlamıştır.
Kelam ilminde gerçekleşen yeniliklerle beraber bu duruma Yeni İlmi Kelam adı verilmiştir. Fakat bu adlandırma zaman içerisinde ilmin kendisinden çok ilim içindeki bir akımı bir yönelimi ifade etmeye başlamıştır. Belli başlı alimler tarafından kabul edilen ve geliştirilen bu akımın esas amacı Kelam ilmini geçmişte olduğu gibi yeniden güncellemek ve çağın gereklerine uygun hale getirmektir.
Yeni İlmi Kelam alanında öne çıkan ve yeniliklere öncülük eden isimler şunlar olmuştur; İzmirli İsmail Hakkı, Muhammed Abduh, Abdüllatif Harputi, Filibeli Ahmed Hilmi, Hüseyin el-Cisr ve Şibli Numani. Akımın güçlenmesi ve kabul edilmesi adına da aynı isimler tarafından hatırı sayılır bir literatür oluşturulmuştur. Bunlar; Yeni İlmi Kelam, Risaletü’t-Tevhid, el-Kelam, Tenkihu’l-Kelam, Üss-i İslam: Hakaik-i İslamiyye’ye Müstenid Yeni İlm-i Akaid, el-Husûnu’l-Hamidiyye.
İslam coğrafyasının farklı konumlarında, bireysel olarak böyle bir hareket yürütülse de, bu hareketin en etkili olduğu yer Osmanlı toprakları olmuştur. Osmanlı’da ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde rağbet görmüş, medrese müfredatlarında okutulmaya başlamıştır.
Hareketin öncülerinden İzmirli İsmail Hakkı, Yeni İlmi Kelam isimlinin eserinin girişinde bu yeni eğilimin ne olduğunu genişçe izah etmektedir. Ona göre Yeni İlmi Kelam, Fahreddin er-Razi döneminde yapılan reformasyona benzemektedir. Çünkü Razi güncel felsefe ve mantık birikimini kullanarak Kelam ilmini yenilemiş, çağın insanının anlayacağı seviyeye ulaştırmıştır. İzmirli, mevcut Kelamın gençlere hitap etmediğini söyleyerek, güncel birikimle tekrar değerlendirilmesi gerektiğine kanaat getirmiştir. Ayrıca Yeni İlmi Kelam’da tıpkı Gazali’nin yaptığı gibi mantık ilmini esas kabul etmiştir. Geleneksel Kelam sistemine uyarken, konuları yine Kelami birikimi ele alarak işlemiş, bununla beraber meşhur filozofların görüşlerinden de faydalanmıştır. Eserinde kendi fikirlerini de açıkça belirtmekten kaçınmamıştır. Fakat iki bölümden oluşan kitap, tamamlanamamıştır.
Yeni İlmi Kelam en temel anlamda, çağın gereklerine göre Kelam ilmini yeniden gözden geçirmeyi, böylelikle de insanların aklına ve vicdanına daha iyi hitap eden, İslami esasları daha iyi koruyabilen bir konuma yükseltmeyi amaçlamıştır. Tarihteki her oluşum ve hareket bir gereksinimin neticesidir. Bu açıdan bakıldığında dünyanın Ateizm, Deizm ve envai çeşit fasit fikirlerle çalkalandığı bir dönemde Yeni İlmi Kelam hareketinin ortaya çıkışını kavramak daha kolay olacaktır.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Mezhep Nedir?”
Kaynaklar
Kelam İlminin Tanımı Üzerine, Emine Yarımbaş, Kelam Araştırmaları Dergisi, 2/1, 2004.
Kelam İlminin Doğuşu, Gelişimi ve İslam Bilimleri İçindeki Yeri, Ankara Edu, Açık Ders Akademik Notları.
Klasik Kelami Tartışmaların Doğuşu ve Gelişimine Etki Eden Faktörler, Fethi Kerim Kazanc, Kelam Araştırmaları Dergisi, 2/4, 2011.
Kelam İlmi, Bekir Topaloğlu, Damla Yayınevi, İstanbul, 2004.
Kelam İlmine Giriş, Cemalettin Erdemci, Ensar Yayınları (Dem Serisi), İstanbul, 2012.
hazardernegi.org, Kelam İlminin Tarihi Makalesi.
TDV İslam Ansiklopedisi, Kelam Maddesi.
Dakikü’l-Kelam’ın Bilimsel Değeri, M. B. Altaie, çev: Lütfü Cengiz, The Journal of İslamic Thought and Scientific Creativity, 5/2, 1994.
Yeni İlmi Kelam, İsmail Hakkı İzmirli, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2013.
Şibli Numani’nin Kelam Tarihine Bakışı, Züleyha Birinci, Akademik-Us, 4/2, 2020.
Son Dönem Temsilcileri Bağlamında Yeni İlmi Kelam Hareketi, Mehmet Salih Geçit, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9/46, 2016.
Tanzimat’tan Günümüze Kelamı Yenileme Çalışmaları, Rabiye Çetin, Dini Araştırmalar Dergisi, 16/42, 2013.
Ana Hatlarıyla İslam Mezhepleri Tarihi, Mustafa Öz, Ensar Yayınları, İstanbul, 2014.
Ana Konularıyla Kelam, Ebu’l-Vefa Taftazani, Kitap Dünyası Yayınları, Konya, 2000.
Güncel Kelam Tartışmaları, ed. Mehmet Bülgen-Enis Doko, İFAV Yayınları, İstanbul, 2017.
TDV İslam Ansiklopedisi, Yeni İlmi Kelam Maddesi.