e-Medrese

Merfû Hadis

Merfû Hadis

Hz. Peygamber’e (sav) açıkça veya hükmen isnad edilen hadislere merfû hadis denir. Merfû hadisler için isnadın muttasıl olması şartı aranmaz. Munkatı’, mürsel olan rivayetler de şayet Hz. Peygamber’e isnad edilmişse merfû olarak isimlendirilir. Tanıma gelecek olursak, bu tarifte göze çarpan husus, ‘açıkça veya hükmen isnad edilen hadisler’ ifadesidir. Hz. Peygamber’e isnad edilen söz, fiil ve takrirlerin bazıları sarahaten gerçekleşir, bazıları da hükmen yani dolaylı yoldan gerçekleşir. Söz, fiil ve takrirlerin sarahaten ve hükmen olmasına yönelik İbn Hacer (ö. 852) Nüzhetü’n-nazar fî tavdîhi Nuhbeti’l-fiker fî mustalahi ehli’l-eser adlı hadis usûlü kitabında çeşitli örnekler verir. Gelin bu örnekleri inceleyelim:

Sarahaten Merfû Hadisler

Sarahaten kavlî hadisler, sahabenin ‘Rasûlullâh (sav) şöyle buyurmuştur, Rasûlullâh’tan aktarıldığına göre’ şeklinde aktardıkları hadislerdir.

Sarahaten fiili hadisler, sahabenin ‘Hz. Peygamber (sav) şöyle yapmıştır, O’nu şöyle yaparken gördüm’ dediği hadislerdir.

Sarahaten takriri hadisler, sahabenin ‘Falanca Hz. Peygamber’in (sav) yanında şöyle davranmıştır’ dediği hadislerdir. Bu formda gelen hadislerin peşinden falancanın davranışına karşı Hz. Peygamber’in söz konusu davranışı benimsemediğine dair sahabenin bir açıklaması yoksa, bu hadis sarahaten takriri hadislere dahildir. Burayla ilgili şunu da belirtmekte fayda var: Takrir yani onaylamak iki türlü olur: ya susarak ya da sözle onaylamak. Susarak onaylamak takriri hadislerde bilindik bir konu. Peki sözle takrir nasıl oluyor? Örneğin Hâlid b. Velîd (ö. 21), Hz. Peygamber’in huzurunda keler olarak isimlendirilen çöl kertenkelesi yerken Hz. Peygamber, Hâlid’e bunu yasaklamamaktadır ve ben bunu yiyemem diyerek sözlü olarak Hâlid b. Velîd’in davranışını da onaylamaktadır.

Hükmen Merfû Hadisler

Hükmen kavlî hadisler, sahabenin İsrâiliyattan almamış olduğu geçmiş ve geleceğe dair bazı bilgileri aktarmasıdır. Burada iki husus göze çarpmaktadır. Birincisi, İsrâiliyattan almamak, ikincisi geçmiş ve geleceğe dair bilgiler. Sahabenin geçmiş ve geleceğe dair bilgileri bilme aracı ya Hz. Peygamber’den duyacakları hadislerdir, ya da mevcut kitaplar vasıtasıyladır. Mevcut kitaplardan bilgi alan sahabenin aktardığı bir bilgi, o sözü merfû değil mevkuf yapar. Çünkü söz konusu bilgiyi sahabe, Hz. Peygamber’den değil, bir kitap vasıtasıyla öğrenmiş olur. Dolayısıyla İbn Hacer, hükmen kavlî hadislerin tarifini yaparken sahabenin İsrâiliyattan almamış olmasını özellikle vurgulamaktadır. Peki sahabenin geçmiş ve geleceğe dair verdiği bilgiler niçin hükmen merfû olur? Çünkü sahabe, vahiy almaz. Vahiy alan Hz. Peygamber vasıtasıyla geçmiş ve geleceğe dair bilgilere sahip olabilir. Bu açıdan sahabe geçmiş peygamberler ya da kıyamet gününe dair bir bilgi veriyorsa ve bu bilgiyi verirken ‘Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur’ demiyorsa o hadis, hükmen merfû olur.

Hükmen fiili hadisler, sahabenin içtihat etmesi ile bilmesinin mümkün olmadığı bir konuda bir fiilde bulunmasıdır. Örneğin Hz. Ali’nin Küsûf namazını kılarken her rekâtta dört rükû yapması, onun aslında Hz. Peygamber’den bu bilgiyi öğrendiğini gösterir ve dolaylı yoldan hadis merfû olmuş olur.

Hükmen takriri hadisler, sahabenin Hz. Peygamber zamanında bir fiilde bulunması ve bu davranışa karşı Hz. Peygamber’in herhangi bir itirazının olmamasıdır. Örneğin ‘كُنَّا نَعْزِلُ وَالقُرْآنُ يَنْزِلُ’ hadisi, Hz. Peygamber’in sahabenin bu davranışlarını onayladığını gösterir. Nitekim vahyin indiği bir süreçte sahabenin yanlış bir uygulamada bulunmasıyla hemen o davranışı düzeltecek bir ayetin inmesi pek mümkündür.” O halde söz konusu davranışta bulunan sahabeye karşı bir uyarı gelmediğine göre, her ne kadar sahabenin fiili olsa da aslında dolaylı yoldan Hz. Peygamber’in bu davranışı onayladığı sonucunu çıkarmaktayız.

Peki merfû hadisler daha çok hangi tür hadis kitaplarında bulunur? Merfû hadisler daha çok Câmî’ ve Sünen türü eserlerde bulunur. Zira bu eserlerin tasnif edilmesindeki maksat, kitabın içeriğini olabildiğince Hz. Peygamber’den gelen hadislerle zenginleştirmek.

Bu makaleyi okuyanlar için yazı tavsiyesi: “Maktu Hadis

Kaynaklar

Aydınlı, Abdullah. Hadis Istılahları Sözlüğü, İfav Yayınları, 2016.
Hatipoğlu, İbrahim-AbdulhamitBirışık, “İsrâiliyat”, DİA.
İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, Nüzhetü’n-nazar, Dımaşk 1421/2000.
İbnü’s-Salâh, Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrezûrî. ‘Ulûmu’l-hadîs, (nşr. Nureddin Itr), Dımaşk 1406/1986.
Yaşaroğlu, M. Kâmil-Yavuz Unat, “Küsûf”, DİA.
Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 175.
İbnü’s-Salâh, Ulûmu’l-hadîs, s. 45. Ek bilgi olarak: İbnü’s-Salâh’ın eserinin asıl adı (kendisinin de mukaddime de ifade ettiği gibi) مَعْرِفَةُ أنْوَاعِ عِلْمِ الحديث’tir.

Latest posts by Muhammed Emin Ergüler (see all)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.