e-Medrese

Kitap özeti: Cahiliye Arapları – Prof. Dr. Adnan Demircan

12.09.2020

1964 Mardin doğumlu olan Adnan Demircan hoca, 1996’da doçent, 2003’te profesör oldu. Yoğun bir eğitim sürecinden geçtikten sonra ilk dönem İslam tarihi alanında çalışmalarını teksif etti. Yaklaşık 23 kitabı bulunan Adnan Demircan, 2015 yılında “Cahiliye Arapları” ismiyle çıkarttığı kitapta çalışmalarının en güzel örneklerinden birini vermiştir.

144 sayfadan oluşan kitap; Arap yarımadasını detaylı bir incelemeden sonra Arapları ele almaktadır ve daha sonra bölgenin coğrafi konumundan bahsetmektedir. Bunları zikrettikten sonra cahiliye devrinde kitap, toplum, din, siyaset, ekonomi, kültür ve ilim gibi konuların o zamanki durumlarını açıklamaktadır. Kaynakçasına baktığımızda yoğunluklu olarak orijinal Arapça eserlere rastlamaktayız.

Peygamber Efendimizin getirmiş olduğu evrensel mesajı daha iyi anlayabilmek için, ilahi mesajın ilk muhatapları olan cahiliye Araplarının devrini kültürleriyle, yaşam şekilleriyle ve ahlaklarıyla en iyi şekilde bilmek gerekiyor. Yazar cahiliye döneminin İslam tarihinden ayrı düşünülemeyeceğini ve cahiliye sürecinin pazılın bir parçası olduğu gerçeğini aşılamak istemiştir.

Cahiliye Araplarının entari, kuşak, abiye, şal ve o şalı tutturmak için bir bağdan oluşan giysileri vardı. Bulundukları bölge çok sıcak olduğu için genellikle ayakkabı olarak terlik tercih edilirdi. Araplar arasında her ne kadar putperestlik inancı yaygın olsa da Yahudilik, Hristiyanlık veya Mecusilik dinine mensup kabileler de mevcuttu.  Bir de bu dinlerin dışında hanif dinine mensup olanlar vardı ama bunların sayısı parmak ile sayılacak kadar azdı. Bölgede göçebe hayat tarzı yaygındı. Ticaret için hac döneminde kurulan panayırlar büyük önem taşırdı. Ayrıca hayvancılık Araplar için çok önemli gelir kaynağıdır. Araplarda yazılı kültür yerine sözlü kültür hâkim olduğundan dolayı yazıya çok önem verilmezdi. Toplumda şiir büyük bir gelişme gösterdiği halde ilmî gelişmeden söz etmek kolay değildir.

Cahiliye dönemi hep kötülüğün kaynağı olarak bilinmekte ve kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi, erkeğin her daim kadından üstün olması, güçlünün zayıfı ezmesi, kültürden yoksun, bilgisiz, ahlak nedir bilmeyen bir topluluk aklımıza gelmektedir. Oysa sadece şahıslar üzerinden bir toplumu kötülüğün anası olarak damgalamak doğru değildir. Sevgi, aşk, gözyaşı, merhamet, bağışlama gibi kavramlar insanın tabiatında olduğu için o dönemde de bu kelimelerin bir karşılığı vardı. Gerçekten o dönemde konukseverlik, kendilerine sığınanları himaye etmek her daim ön plandaydı. Cahiliye Arapları ırz ve namuslarına her şeyden çok değer verirlerdi. Hilful Fudul cemiyetinin kuruluş sebepleri bunun en bariz örnekleridir.

Cahiliye devrini biraz incelediğimizde bazı cahiliye adetlerinin İslam geldikten sonra değişmeden devam ettiğini görmekteyiz. Örnek olarak; o dönemde Arapların ölülerini yıkamaları, kefenlemeleri ve dua etmeleri, sünnet olmaları veya Kâbe’yi tavaf etmeleri gibi hususlar verilebilir.

Cahiliye dönemine dair pek fazla eser bulunamazken bizlere böyle bir hizmet sunduğu için Prof. Dr. Adnan Demircan hocamıza teşekkürü eder, huzurlu bir hayat geçirmesini Yüce Rabbimden niyaz ederim.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.