Nassın Delaleti
Nassın Delaleti

Nassın delaleti, kelamcı usulcüler tarafından daha çok “mefhûmul-muvâfaka” olarak ifade edilir. Mefhum, lafızda açıkça dile getirilmemiş olmakla birlikte dile getirilmiş olandan hareketle anlaşılan “anlam” demektir. Mefhumun başlıca iki türü vardır:
1-Mefhûmul-muvâfaka,
2-Mefhûmu’l-muhâlefe
Mefhûmul-muvâfaka, sözün siyakının ve maksadının delaletiyle söylenenden söylenmeyeni anlamaktır. “Onlara öf deme ve azarlama!” sözünden, ayette zikri geçmeyen sövmenin, dövmenin ve öldürmenin yasak olduğunun anlaşılması böyledir. Mefhûmul-muvâfaka, “fehva’l-hitâb” olarak da adlandırılır.
Mefhûmu’l-muhâlefe lafzın, söylenenin hükmünün aksinin söylenmeyen için geçerli olduğuna delalet etmesi demektir. Mefhûmu’l-muhâlefe, kelamcı usul literatüründe daha çok “delîlu’l-hitâb” diye isimlendirilmektedir.

Şafii, Maliki ve Hanbeli usulcülerin çoğunluğuna göre hüküm, diğer vasıflar için geçerli değildir. Buna göre mesela hadiste sâime koyunlarda zekât olduğunun belirtilmesinden hareketle sâime olmayan koyunlardan zekât verilmeyeceği sonucuna ulaşılabilir.
Hanefilere göre ise mefhûmul-muhâlefe hüccet değildir. İbni Süreyc, Bâkıllâni ve Gazali’nin de içlerinde bulunduğu başka mezheplere mensup birçok usulcü ve fakih de mefhûmul-muhâlefe’nin hüccet olmadığı kanaatindedir. Mefhûmul-muhâlefeyi fasit istidlâl yollarından biri olarak gördükleri için Hanefilere göre bir âyet veya hadisin mefhûm-ı muhâlifine dayanılarak hüküm verilemez.
İmam Şafii mefhûmul-muhâlefe ile istidlal edilebileceği görüşündedir. Yine dil bilginlerinden Ebu Ubeyd de bu kanaattedir. İmam Şafii, Hz. Peygamber’in “Birinizin, karnını tıka basa irin ile doldurması şiir ile doldurmasından daha hayırlıdır.” hadisi hakkında tıka basa doldurmanın özellikle belirtilmesinin tıka basa olmaması durumunun hüküm bakımdan farklı olduğuna ve bütün vaktini şiire ayırmayan kişinin bu tehdit kapsamına girmeyeceğine delalet ettiğini söylemiştir.
Mefhûmu’l-muhâlefe’nin hüccet olmadığı görüşünde olanların belli başlı gerekçeleri ise şunlardır:
Bir vasfını ön plana çıkararak bir şeyden haber vermek, bu vasıfta olmayan şeylerin böyle olmadığını söylemek anlamına gelmez. “Zeyd’i gördüm.” sözümüz, Zeyd’in elbisesini ve atını görmediğimiz anlamına gelmediği gibi, Zeyd’den başka bir kimseyi görmediğimiz anlamına da gelmez. Eğer böyle olacak olsaydı “Zeyd âlimdir.” sözünün küfür olması gerekirdi. Zira böyle diyen kişi, Allah, melekler ve peygamberlerin âlim olmadığını söylemiş olurdu.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “İstihsan Nedir?“
Kaynaklar
Koca, Ferhat. “Mefhum”, DİA
İslam Hukuk Usulü, Yunus Apaydın, Bilay Yayınları, 2018.
Fıkıh Usulü, Abdullah Kahraman, Rağbet Yayıncılık, 2016.