el-Muhkem fi’s Sarf Üzerinden Şematik Sarf İlmi
İçindekiler
TARİFİ
Sarf veya tasrif, sözlükte “değişim ve dönüşüm” anlamına gelir. Bir ilim olarak sarf veya tasrif ise, “Arapça kelimelerin yapısal yönlerinin; bu kelimeleri oluşturan harflerin aslî yahut zaid, sahih ya da illetli, hazifli yahut değişimli olup olmadığının incelenmesidir.”
Bu tarife göre sarf, harflerin durumlarının öğrenmek için kelime kök ve yapılarını konu edinir. Mesela كَتَبَ fiilini sarf yoluyla muzari kalıbı olan يَكْتُبُ fiiline veya اُكْتُبْ emir sîgarına dönüştürürüz. Aynı fiil belli kurallar çerçevesinde aslî harflerine ziyade alabilir. Bu durumda ek bir lafız, ek bir mana kazanılması demektir. Sadece ek harf alma değil elbette, fiilde bir değişime de gidilerek her kalıbın farklı bir mana alması sağlanabilir. Bu şekilde aynı كَتَبَ fiilini كَاتِبٌ kalıbına sokarak “yazar/haberci” anlamını, كَاتَبَ kalıbına sokarak “başkasıyla yazıştı/ karşılıklı anlaşma yaptı” anlamını, كَتَّبَ kalıbına sokarak “birine yazdırdı / yazmayı öğretti” manasını elde ederiz. İşte çekimli (mütesarrif) fiil bu demektir.
KONU ALANI
Çekimli filler: Sarf ilminin birinci konusu mâzî/geçmiş zaman, muzârî/geniş zaman ve emir kalıplarına sokulabilen; ek ve değişim kabül eden çekimli (mütesarrif) fiillerdir. Bu özellikleri taşımayan çekimsiz (câmid) fiiler sarf ilminin sahasına girmez.
İrap kabül eden tam isimler: Bunlar isimliği ve irap (kelimenin sonunda değişim) kabül edişi sorunsuz olan (murep ve mütemekkin) isimlerdir. Yeri gelmişken isimlerin bu açıdan taksimini görelim.
Değişebilirlik açısından isimler
Mütemekkin (tam) isimler: Harflerle benzerliği bulunmayan isimlerdir. Telaffuz ettiğimizde doğrudan müsemmâsı (sahibi) aklımıza gelir. محمد, علي, بكر bu kısma örnektir. Bunlar isme özgü bütün irap özelliklerini kabül eder ve sarf ilminin doğrudan ilgi alanına girerler.
Gayr-i mütemekkin (yarım) isimler: Bu tür isimler irap kabül etmeyen (mebnî) zamirlere, ism-i mevsul ve ism-i işaretlere benzerlik taşırlar. مريم, احمد, عثمان gibi isimler üç halde iki irap değişimi yaşar (gayr-i münsarif) ve sarfın konusuna girmezler.
Amacı ve faydası: Müfred kelimelerin kullanımında Arap dilini hatadan korumaktır.
SARF İLMİNİN SAHASINA GİRMEYEN KONULAR
A. Mebnî isimler:
1. Zamirler: …هو – هي – أنتم – أنتن – نحن
2. İsm-i mevsuller: … الذي – التي – اللذان – من – ما
3. İsm-i işaretler: …هذا – هذه – تلك – هؤلاء
4. Şart isimleri: …أينما – من – حيثما
5. Soru isimleri: … كيف – أين – متى
6. Bazı zarflar: …منذ – الآن – حيث
b. Çekimsiz (câmid) fiiller: Ne muzârîsi, ne emri bulunan sadece mâzî kalıbındaki fiilerdir. نعم – عسى – ليس – دام bunlara örnektir.
c. Harflerin tümü: …من – إلى – و – ثم
d. Gayr-i munsarif (kesre ve tenvin almayan) isimler: … سلمى – يزيد – سناء- عثمان
MÎZAN-İ SARFÎ
Üzerinde herhangi bir sarfî değişiklik gerçekleşecek kelimeler en az üç harflidir. Bunları فَعَلَ fiilinin harfleri oluşturur. İşte Arapça mütesarrif (çekimli) fiillerin kural ölçütü budur. Bu ölçütle bir kelimenin aslî ve zâid harfleri birbirinden ayrılır. Sarf alimleri temel olarak فَعَلَ kalıbını almış ve harflerine sırayla fau’l fîli, ayne’l fîli ve lâme’l fîli demişlerdir.
> ذَهَبَ fiilini فَعَلَ ölçütüne vurduğumuzda ze harfi fâ’yı, he harfi ayn’ı, bâ ise lam harfini karşılar. ذَهَبَ fiili tamamen فَعَلَ kalıbına uyduğu için anlıyoruz ki bütün harfleri aslî harflerdir.
> Sülâsî mezîd (üç harf köküne ek harfli) fiillerden misaller: أَكْرَمَ fiilini أَفْعَلَ kalıbına uyarladığımızda, kaf harfi fiilin fâ harfini, râ ayn’ı, mim lam’ı karşılıyor; hemze ise zaid oluyor. Yine örneğin استَغْفَرَ fiilini اسْتَفْعَلَ ölçüsüne vurduğumuzda fau’l fîli ğayn harfi, aynel fîli fâ harfi, lame’l fîli râ oluyor. Hemze, sin ve tâ’nın ise zaid olduklarını anlıyoruz.
Mîzan-i sarfînin faydası
Kelimenin asıl harflerinin kolayca bilmek, bunların zâitlerden ayrıştırılmasını sağlamaktır. Şu da var ki bir kelimenin asıl harfleri, üçten fazla olursa lam vezinde (ölçüte vurulan kelimede) tekrarlanır. Buna göre دَحْرَجَ veznini فَعْلَلَ ölçütüne (mevzun) vururuz. Çünkü bütün harfleri aslî harflerdir, hiçbiri atılamaz. Kelime hepsi olmadan bir anlam ifade etmez.
KELİMELERİN ASIL HARFLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Aslonan, tasrîf yani kısaca kalıp değişse de kelimenin aslî harflerinin sabit kalmasıdır. Örneğin عَلِمَ fiilini عَلِمَ، يَعْلَمُ، تَعَلَّمْ، عَلَّمَ، يَسْتَعْلِمُ، عَلَّمْ، أَعْلَمَ gibi birçok kalıba soksak da asıl harfleri olan العَيْنَ، واللَّامَ، والميمَ sabit kalır. Aynı şekilde عِلْمٌ، تَعْليمٌ، تعَلُّمٌ، إِعْلامٌ، اسْتِعْلامٌ، عالِمٌ gibi isim kalıplarında asıl harfler olduğu gibi kalır. Bununla birlikte kalıp değişimi bazen kelimenin aslî harflerini de değişime götürebilir. Bu değişim isim ve fiilde iki türlüdür: İbdal ve i’lal.
İbdal
Bir harfin yerine başka birini getirmek demektir. هدأت موطيا cümlesi tüm ibdal harflerini içine alır. İbdalin birkaç çeşidi bulunur.
1. Sahih (vav, yâ ve elif olmayan) bir harfi, sahih bir harfle değiştirmek: اضْطَرَبَ fiili buna örnektir. Aslı اضْتَرَبَ şeklindedir.
2. Sahih bir harfi illetli (vav, yâ ve eliften oluşan) bir harfle değiştirmektir. تُرَاث ismi buna örnektir. Aslı وَرِثَ fiilinden gelen وُرَاث kelimesidir.
3. İlletli bir harfi sahih bir harfle değiştirmektir. قَرَأْتُ fiilinin kolay okunuşu olan قَرَيْتُ fiili buna örnektir.
4. İlletli bir harfi yine illetli bir harfle değiştirmektir ki en yaygın ibdal şekli budur. قَوَلَ، بَيَعَ asıllarından gelen قالَ، بَاعَ fiilleri bu kısma örnektir.
İ’lal
Hafifletme maksadıyla kelimedeki illet harfini değiştirmektir. İ’lal üç yolla gerçekleşir:
1. Kalp: İllet harfini başka bir illet harfine dönüştürmek demektir. قالَ، باعَ fiilleri bunun örneğidir. Elif harfi bunlarda vav’dan dönüşmedir. Zira asılları قوَلَ، بَيَعَ şeklindedir. Bunlarda hem ibdal hem i’lal meydana gelmiştir.
2. Teskin: Normalde kelime vezni harekeyi gerektiren bir harfi sakin yapmaya denir. Mesela يَقُولُ fiilinin vezni (ölçü aldığı fiil) يَفْعُلُ fiilidir. Buna göre demek ki aslı يَقْوُلُ şeklinde vav’ın harekesiyledir. Sonuçta vav sakin kılınmış ve harekesi kendinden önceki sahih harfe (gaf’a) verilmiştir. Bunun nedeni, iki sakin harfin birleşmesini önlemektir.
3. Hazif: İllet harfini bir kelimeden atmak, hazfetmek demektir. Aslı يَوْعِدُ olan يَعِدُ kelimesi buna örnektir.
FİİLLER
İllet ve sıhhat açısından fiillerin kısımları
1. Sahih: Kendisinde vav, yâ ve elif gibi illet harfleri bulunmayan fiildir. Üç türü vardır sahih fiilin:
a. Sâlim: Asıl harflerinde hemze ve şedde bulunmayan fiildir. عَلِمَ، كَتَبَ، نَصَرَ fiileri bu kısma örnektir.
b. Mehmuz: Asıl harflerinden biri hemze olan fiildir. أَخَذَ، سَأَلَ، قَرَأَ fiileri buna örnektir.
c. Muza’af: Kendisinde, birbirine idğam edilmiş iki aynı harf bulunan fiildir. رَدَّ fiili buna örnektir.
2. Mu’tel (illetli) fiil: Vav, yâ ve elif gibi illet harflerinden biri bulunan fiillerdir. Muteller dört kısma ayrılır.
a. Misal: Fau’l fîli (ilk harfi) illetli olandır. وَعَدَ ve يَبِسَ gibi.
b. Ecvef: Ayne’l fîli (orta harfi) illetli olandır. قالَ ve باعَ gibi.
c. Nâkıs: Lâme’l fîli (son harfi) illetli olandır. دَعا ve رَعَى gibi.
d. Lefîf: İki tane illetli harf içeren fiildir. Bu iki harf طَوَى، قَوِيَ fiillerindeki gibi yanyana gelirse lefîf-i makrûn, yok eğer وَعَى، وَلِيَ örneklerindeki gibi ayrı ayrı olursa lefîf-i mefrûk denir.
Kök sayısı açısından fiillerin kalıpları
Arap dili incelendiğinde fiillerin ya üç ya da dört harfli olduğu görülür. Bundan fazla olanlar bir veya daha fazla harfle ek almışlardır. Sözkonu zâid harfler سألتمونيها kelimesinde toplanmıştır.
1. Sülâsî mücerred (üç kök harfli) fiil kalıpları
1. فَعَلَ- يَفْعُلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: نَصَرَ- يَنْصُرُ، قالَ- يَقولُ
2. فَعَلَ- يَفْعِلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: جَلَسَ- يَجْلِسُ، وَعَدَ- يَعِدُ
3. فَعَلَ- يَفْعَلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: ذَهَبَ- يَذْهَبُ، وَضَعَ- يَضَعُ
4. فَعِلَ- يَفْعَلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: فَرِحَ- يَفْرَحُ، وَطِىءَ- يَطَأُ
5. فَعُلَ- يَفْعُلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: حَسُنَ- يَحْسُنُ، وَضُعَ- يَوْضُعُ
6. فَعِلَ- يَفْعِلُ : Bu kalıpta gelen fiillere örnekler: حَسِبَ- يَحْسِبُ، وَثِقَ- يَثِقُ
2. Rubâî mücerred (dört kök harfli) fiil kalıpları
1. فَعْلَلَ- يُفَعْلِلُ : Bu vezin kalıbında gelen fiillere örnek: دَحْرَجَ- يُدَحْرِجُ
> Sülâsî ve rubâî mücerred fiiller, bir veya daha fazla ek almak suretiyle 6 harfli biçime kavuşabilirler. Bunlara köküne göre sülâsî veya rubâî mezîd (ekli) fiiller denir. أَكْرَمَ، انْطَلَقَ، اسْتَعْمَلَ fiilleri sülâsî mezidlere; تَدَحْرَجَ، اطْمأنَّ، احْرَنْجَمَ fiilleri ise rubâî mezidlere örnektir.
Özne durumuna göre fiillerin kısımları
1. Malüm (öznesi bilinen) fiillerin yapılışı:
1. Fiil-i mâzînin malüm yapılışı: Bunun kuralı ve yapılış şekli, tüm sülâsî ve rubâî mücerret fiillerin ilk harfini fetha yapmaktır. دَخَلَ ve زَلْزَلَ fiileri gibi. Sülâsî mezidlerde ise أكْرَمَ kalıbında olduğu gibi, keza rubâî mezidlerde تَزَلْزَلَ kalıbında olduğu gibi bir harf ek alarak fiil-i mâzîler malüm kalıbına girer. İki harf alan rubâî mezidlerde, iki veya üç harf ek alan sülâsî mezidlerde ise malüm yapma kuralı, başa hemzenin, ardından sakin harfin, ardından fetha harekeli bir harfin getirilmesidir. انْطَلَقَ، اسْتَخْدَمَ، اطْمَأنَّ، احْرَنْجَمَ fiilleri bu kısmın örnekleridir.
2. Fiil-i muzârînin malüm yapılışı: Tek ekli sülâsî mezîd ve rubâî mücerretler dışındaki fiillerde ilk harf fetha yapılarak elde edilir. Sözkonusu iki fiil kalıbında ise ilk harf zamme yapılır. يَدْخُلُ، يَنْطَلِقُ، يَسْتَخْدِمُ، gibi fiil-i muzârîler genel kurala, يُكْرِمُ، يُسَعِّرُ، يُناضِلُ muzârîleri ise diğerine misaldir.
3. Emir fiilin malüm yapılışı: Muzârî fiil kalıplarından yapılır ve ilk harfin durumunu baştaki muzaraat harfi belirler. Bu durumda;
a. Eğer muzâraat harfi (fiil-i muzârînin ilk harfi) fethalı ise, emir kalıbı sadece bu harfin atılmasıyla elde edilir. Mesela يُسَعّرُ ve يُناضِلُ fiil-i muzârîlerinden سَعِّرْ ve ناضِلْ şeklinde emir fiili gelir.
b. Eğer muzâraat harfi sakin olur ve mâzisi أَفْعَلَ kalıbında gelirse, bu durumda emir fiilin yapılışı, muzâraat harfini fethalı hemzeye (geçişte düşmeyen hemze-i katı’) çevirmekle olur. Buna göre mesela يُكْرِمُ، يُحْسِنُ fiil-i muzârîlerinden أَكْرِمْ، أَحْسِنْ şeklinde emirler gelir.
c. أَفْعَلَ vezni dışındaki baplardan gelen sakin muzâraat harfli fiil-i muzârîlerde ise, muzâraat harfi kesreli hemze-i vasla (geçişte düşen hemzeye) çevrilir. Örneğin يَعْتَمِدُ، يَسْتَعْطِفُ fiil-i muzârîlerinden اعْتَمِدْ، اسْتَعْطِفْ şeklinde emir kipleri gelir.
2. Meçhul (öznesi bilinmeyen) fiillerin yapılışı:
1. Fiil-i mâzînin meçhul yapılışı: Hangi kalıptan gelirse gelsin, ik harfi fetha, sondan bir önceki harfi kesre yapılarak meçhul kalıp elde edilir. كَتَبَ، تعلَّمَ kalıplarından örneğin كُتِبَ، تُعُلِّمَ şeklinde fiil-i mâzî meçhulleri gelir.
2. Fiil-i muzârînin meçhul yapılışı: Bütün kalıplarda ilk harfi zamme, sondan bir önceki harfi fetha yapılarak meçhul kip elde edilir. يَنْتَظِرُ، يَسْتَفْهِمُ kalıplarından يُنْتَظَرُ، يُسْتَفْهَمُ şeklinde meçhul muzârîler gelir.
> Emir fiillerinden meçhul gelmez.
> Sondan bir önceki harfi illetli olan fiillerin meçhul yapılışı, buraya kadar anlatılanlardan daha farklıdır. Bunlarda kural şu şekildedir:
1. Meçhul yapacağımız fiil, sondan bir önceki harfi elif olan bir fiil-i mâzî ise, bu elif yâ’ya döner ve kendinden önceki harf kesre yapılır. Buna göre قالَ، باعَ، أَقالَ، ابْتاعَ، اسْتَقالَ fiil-i mâzîlerinin meçhulleri قِيلَ، بِيعَ، أُقِيلَ، ابْتِيعَ، اسْتُقِيلَ şeklinde gelir.
2. Eğer meçhul yapacağımız fiil, sondan bir önceki harfi vav veya yâ olan bir fiil-i muzârî ise, bu harfleri elif’e çevirip fiilin ilk harfini de zamme yaparak meçhul kalıbı elde ederiz. Örneğin يَقولُ، يَبِيعُ، يَسْتَطيبُ fiil-i muzârîlerinin meçhulleri يُقالُ، يُباعُ، يُسْتَطابُ şeklinde gelir.
İSİMLER
Kök sayısı açısından isimlerin kalıpları
1. Sülâsî/üç harfli
a. Mücerred/eksiz: سَعْدٌ
b. Mezîd: Tek ekli (إِصْبَعٌ), iki ekli (سِكِّينٌ), üç ekli (أَرْبِعاءُ) ve dört ekli (عاشُوراءُ) olabilir.
2. Rubâî/dört harfli
a. Mücerred/eksiz: جَعْفَرٌ
b. Mezîd: Tek ekli (قُرْطاسٌ), iki ekli (عَنْكَبوتٌ) ve üç ekli (عَبَوْثُران) olabilir.
3. Humâsî/beş harfli
a. Mücerred/eksiz: سَفَرْجَلٌ
b. Mezîd: Bu tür isimler sadece tek ekli gelir. قَبَعْثَرى örneğinde olduğu gibi.
Masdar kalıpları
Masdar, zamandan soyut şekilde bir işi anlatan isimdir. Geldiği fiilin harflerini taşır. Örneğin ذَهَبَ fiilinden gelen ذَهاباً gibi. Masdar, tüm türev (müştak) isimlerin aslıdır. Arap dilinde birçok masdar kalıbı bulunur. نَصْرٌ، جُلوسٌ، قَبولٌ، سَماعٌ، تُقًى، فَرَخٌ، أُلفَةٌ، سُهولهٌ، كَراهيَةٌ، تَعْلِيمٌ، تَزكِيةٌ، مُناظَرَةٌ، اسْتِقامَةٌ، اسْتِغْفارٌ bunlardan bazılarıdır. Masdar kalıbı, harekesi değişmekle birlikte başına bir mim getirilerek fiilinden elde edilir. طَلَعَ، قَعَدَ، وَعَدَ، صارَ، سَعى، اسْتَقرَّ fiillerinden gelen مَطْلَع، مَقْعَد، مَوْعِد، مَصير، مَسْعَى، مُسْتَقرّ masdarları buna örnektir.
Ek masdarlar
1- İsm-i merre: Olayın bir defa gerçekleştiğini anlatmak için masdardan türetilen isimdir.
Sülâsî kalıplarda ism-i merre: Bunlarda فَعْلَة kalıbında gelir. Örneğin قَوْمَة، صَيْحَة، دَكَّة (Bir kere kalkma, bir çığlık atma, bir kerede düzleştirme) gibi.
Sülâsî dışındaki kalıplarda ism-i merre: Bu kalıplarda masdarın sonuna te’nis (dişillik) tâ’sı eklenerek ism-i merre edilir. انْطلاقَة، استِغْفارَة örneklerinde olduğu gibi.
2. İsm-i heyet: Olayın gerçekleşme şeklini ve vasfını belirtmek için masdardan türetilen isimdir. فِعْلَة kalıbında gelir. Mesela جِلْسَة، قِعْدَة، مِيتَة، ذِبْحَة (bir çeşit oturma, bir şekilde ölme, bir biçimde kesme) gibi.
3. İsm-i masdar: Bir olayı anlatma noktasında normal masdarla aynıdır. Tek farkı, fiilinin harflerini daha az içeriyor olmasıdır. Mesela توضَّأَ fiilinin normal masdarı تَوَضُّؤ, ism-i masdarı ise وُضوء şeklindedir. عاشَرَ fiilinin normal masdarı مُعاشَرَة, ism-i masdarı ise عِشْرَة şeklindedir.
4. Sınâî /Yapma masdar: Kendisinde varolan bir vasfı anlatması amacıyla sonuna te’nis tâ’sı ve nisbet yâ’sı getirilen isimdir. ، الاشتراكيَّة الإنسانيَّة (insanlık /humanizm ve ortaklık/sosyalizm) gibi.
Müştak (Türev) isimlerin kalıpları
İsm-i Fail
Malüm masdardan, işi yapanı ifade edecek şekilde türetilmiş isimdir. نَاصِر (yardım eden) kelimesi gibi. Yapılışı iki türlüdür.
1. Sülâsî mücerretlerde: فَاعِل kalıbında gelir. ناصِر، عالِم، واعٍ، داعٍ örneklerinde olduğu gibi. Eğer fiil ecvef olursa ism-i failde elif hemzeye döner. قال fiilinden gelen قائل ism-i failinde olduğu gibi.
2. Sülâsîlerin dışında: Fiil-i muzârînin ilk harfini zammeli mim’e çevirmekle elde edilir. ، يَنْطَلِقُ يُكْرِمُ fiil-i muzârîlerinden مُنْطَلِقٌ ، مُكْرِمٌ ism-i faillerinin gelmesi gibi.
> Aşağıdaki kalıplar sözkonusu ism-i fail yapma kuralının istisnası olarak değerlendirilir:
فَعِلٌ (örn. مَلِكٌ),
فَعِيلٌ (örn.حَرِيصٌ),
أَفْعَل (örn. أَشْيَب)
فَعُّول (örn. بَيُّوت)
مُفْعَلٌ (örn. مُحْصَنٌ)
مُفْتَعِلٌ (örn. مُشْتَمِلٌ)
مِفْعِيل (örn. مِسْكِين)
فُعَلَة (örn. لُعَنَة)
> Nadir durumlarda ism-i fail kullanılıp ism-i mef’ul manası kastedilebilir. فِي عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ ayetinde olduğu gibi. Burada مَرْضية (razı olunan) manası kastedilmiştir.
Mübâlağalı ism-i fail: فاعل kalıbı sahip olduğu sıfatı daha fazla anlatsın diye mübâlağa sîgasına sokulabilir. Bunlar beş kalıptır:
1. فَعَّال (örn. أَكَّال /çok yiyen)
2. مِفْعَال (örn. مِنْحَار/çok boğazlayan-usta)
3. فَعُول (örn. غَفُور/çok bağışlayan)
4. فَعِيل (örn. سَميع/çok işiten)
5. فَعِل (örn. حَذِرٌ / çok dikkatli- uyanık)
> Mübâlağalı ism-i failler bu beş kalıp dışında فِعِّيل, مِفْعيل, فُعَلة, فاعُول, فُعَّال sigalarında da gelebilir. سِكِّير, مِعْطير, هُمَزَة, فاروق ve كُبّار gibi.
İsm-i Mef’ul
Meçhul masdardan, iş kendisine yapılanı anlatacak biçimde türetilmiş isimdir. مَنْصُور(yardım edilen) kelimesi gibi. Yapılışı iki türlüdür:
1. Sülâsî mücerretlerde: مَفْعُول kalıbında gelir. مَنْصُور، مَعْلُوم، مَدْعُوٌّ gibi.
2. Sülâsîler dışında: Fiil-i muzârînin ilk harfini zammeli mim’e, sondan bir önceki harfin harakesini de fethaya çevirmekle elde edilir. ، يَنْطَلِقُ يُكْرِمُ fiil-i muzârîlerinden gelen مُكْرَمٌ، مُنْطَلَقٌ ism-i mef’ulleri gibi.
> Aşağıdaki kalıplar yerleşik ism-i mef’ul yapma kuralının istisnasıdır:
فَعِيلٌ (örn. جَرِيحٌ)
فَعَلٌ (örn. نَفَضٌ)
فِعْلٌ (örn. ذِبْحٌ)
فُعْلَةٌ (örn. هُزْأَةٌ)
> Lâzım (failden mef’ule geçmeyen) fiilerden ism-i mef’ul kalıbı ancak zarfla, car-mecrurla veya masdarla birlikte kullanılırsa gelir.
> Bazı kalıplar ism-i fail ve ism-i mef’ulde ortaktır. Hangisini ifade ettiği ancak bir karineyle bilinebilir. مُخْتارٌ، مُحابٌّ، مُتَحابٌّ، مُضْطَرٌّ، مُعْتَدٌّ، مُنْصَبٌّ، مُنْجابٌ böylesi ortak türevlerdir.
Sıfat-ı müşebbehe
İfade ettiği vasıfta kalıcılık bildirmesi amacıyla lâzım fiilin masdarından türetilen isimlerdir. حَسَنٌ (güzel) kelimesi gibi. Genelde dördüncü bâbın lazım fiillerinden ve beşinci baptan gelir.
Kalıpları
a. Sadece dördüncü baptan (فَعِلَ- يَفْعَلُ) gelenler:
1. Müennesi فَعْلَاء olan أفْعَل kalıbı: أَحْمَر وحَمْرَاء gibi.
2. Müennesi فَعْلَى olan فَعْلَان kalıbı: عَطْشَان وعَطْشَىgibi.
b. Sadece beşinci baptan (فَعُلَ- يَفْعُلُ) gelenler:
1. فَعَل kalıbı: حَسَن ve بَطَل gibi.
2. فُعُل kalıbı: جُنُب gibi. Bu kalıp az kullanılır.
3. فُعَال kalıbı: شُجَاع ve فُرَات gibi.
4. فَعَال kalıbı: جَبَان ve حَصَان gibi.
c. İki bap arasında ortak kalıplar:
1. فَعْل kalıbı: سَبْط ve ضَخْم gibi. Tüm misallerde ilk kelime dördüncü baptan, ikincisi beşinci baptan gelir.
2. فِعْل kalıbı:صِفْر ve مِلْح gibi.
3. فُعْلٌ kalıbı:حُرّ ve صُلب gibi.
4. فَعِل kalıbı:فَرِح ve نَجِس gibi.
5. فَاعِل kalıbı:صَاحب ve طاهر gibi.
6. فَعِيل kalıbı:بَخِيل ve كَرِيم gibi.
> فَعِيلٌ kalıbı hem masdar hem ism-i fail veya mef’ul hem de sıfat-ı müşebbehe olarak gelebilir. مُجالِس manasındaki جَلِيس, مُحْكَم manasındaki حَكِيم; مُبْدِع manasındaki بَدِيع buna örnektir. فعيل kalıbında olan bir kelime ism-i fail, mef’ul veya sıfat- müşsebbehe manası taşıdığında müennes (dişil) sîgasında te’nis tâ’sı alır. رَحيمة، وشريفة، وجليسة kelimelerinde olduğu gibi. Eğer ism-i mef’ul manasında olursa, bu durumda vasıflandığı şeye tabi olduğunda erillik ve dişillik eşittir. رجل جَرِيح ve امرأة جريح misallerinde olduğu gibi.
İsm-i tefdil
Aynı vasıftaki iki şeyin birbirinden daha nitelikli olduğunu ifade etmek için masdardan türetilen bir isimdir. أحَبُّ (daha güzel, daha sevimli) kelimesi gibi.
Kalıbı
İsm-i tefdilin yapılmasında kural, أفْعَل kalıbı üzere gelmesidir. أَكْرَم ve أَعْظَم gibi. Bununla birlikte hemzesiz olan üç kelime (خيرٌ وشرٌّ، وحبٌّ) şaz olarak gelmiştir.
İsm-i tefdilde aranan şartlar
1. Bir fiili olmalıdır.
2. Fiil sülâsî olmalıdır: Yine de bazıları أفعل kalıbından her türlü ism-i tefdil getirilmesini uygun görür.
3. Fiil mütesarrif (çekimli) olmalıdır: عَسَى وَلَيْسَ Fiilleri bu şartla kapsam dışında kalır.
4. İfade ettiği durum farklılık ve değişim kabül etmelidir. مات وفَنِى (öldü ve yok oldu) fiilleri bu şartla dışarıda kalmışlardır.
5. Fiil tam olmalıdır: Bu şartla bir olay, durum ifade etmedikleri için nakıs fiiller dışarıda kalmıştır.
6. Fiili menfi olmamalıdır.
7. Getirilecek ism-i tefdil, müennesi فَعْلاء olan أفْعَل kalıbında olmamalıdır. Bu kalıp bir rengi, ayıbı veya fizikî özellik gibi bir vasfı anlattığı için tefdiliyete (başka şeye üstün tutulmaya) müsait olamayacaktır. Buna rağmen Kufeliler أفْعَل kalıbında her durumda ism-i tefdil getirirler. Mütenebbî’nin şiiri bu kabildendir: أبْعَدُ بَعِدْتَ بَيَاضًا لا بياضَ لَهُ … لأنت أسودُ في عَيْنِي مِنَ الظُّلَمِ
8. Geldiği fiil meçhul kalıpta olmamalıdır. Çünkü bu durumda malüm kalıptan gelenle karışma ihtimali vardır: كلامٌ أخْصَرُ من غيره gibi اخْتُصِرَ meçhul fiilinden gelen ism-i tefdiller şaz olarak değerlendirilir.
İsm-i zaman ve İsm-i mekan
Olayın gerçekleşme zamanını veya mekanını anlatan isimlerdir.
Kalıpları
1. Sülâsî mücerred baplarda:
a. مَفْعَل kalıbında gelenler: Fiil-i muzârînin ayne’l fîlinin (orta harfinin) zammeli veya fethalı gelmesi veya lame’l fîlinin (son harfinin) illetli olması durumda bu kalıpta gelir.مَنْصَرَ، ومَذْهَبَ، وَمَرْمَى، ومَوْقَى، ومَقَامَ، ism-i zaman ve ism-i mekanları gibi.
b. مَفْعِل kalıbında gelenler: Fiil-i muzârînin ayne’l fîlinin kesreli olması veya ilk harfinin illetli olması durumunda bu kalıptan gelir. مَجْلِس، ومَبيع، ومَوْعِد، ومَيْسِر، ومَوْجِل kalıpları bu kısmın örnekleridir.
2. Sülâsî mücerred dışındaki baplarda:
İsm-i mef’ul kalıbında gelir. مُكْرَم ومُسْتَخْرَج ومُسْتَعَان örnekleri gibi. Bu kalıplarda, hatta bazı sülâsî baplarda bile ism-i zaman, mekan ve mimli masdarlar aynı gelir. Aralarının ayrılması karineyle mümkündür. O da yoksa zamana, mekana ve masdara uygun demektir.
> مسجِد ، مطلِع، مسكِن، منسِك، منبِت gibi kesreli gelen ism-i zaman ve ism-i mekanların, kıyasa göre fethalı gelmesi gerektiği için istisna oldukları belirtilir.
> Çoğu zaman câmid isimler مَفْعَلَة kalıbında ism-i mekan yapılırlar. Amaç, bir şeyin sözkonusu mekanda çok olduğunu ifade etmektir. مَأْسَدة، ومَسْبَعة، ومَطْبَخة (aslan yuvası, yırtıcı bölgesi ve karpuz yeri) kelimeleri gibi. Bunlar أسد، سَبُع، بطِّيخ câmid isimlerinden yapmadır.
> İsm-i mekana bazen tenis tâ’sı gelebilir. مَشْرَبَة، مَقْبَرة kelimelerinde olduğu gibi.
İsm-i âlet
İşin yapıldığı aleti anlatması için masdardan türetilen isimdir.
Kalıpları
1. مِفْعَل kalıbında gelenler: مِحْلَب، مِبْرَد، مِشْرَط gibi.
2. مِفْعال kalıbında gelenler: مِفْتاح، مِنْشار، مِقْراض gibi.
3. مِفْعَلَة kalıbında gelenler: مِكْنَسَة، مِقْرَعَة، مِسْبَحَة gibi.
> مُنْخُل، مُدْهُن، مُكْحُلَة kalıpları kural dışı kullanıla gelmişlerdir.
> Alet isimleri kuralsız biçimde çeşitli câmid isim kalıplarında gelebilirler: الفأس، القَدُوم، السِّكين (balta, keser ve bıçak) kelimeleri bunlara örnektir.
İsm-i Tesğîr
Bir şeyin zatını veya miktarını azımsamak, vasfını küçümsemek, zaman veya mekanını yaklaştırmak amacıyla masdardan türetilmiş isimlerdir. كلَيب ، دُرَيْهمات ، رُجَيل ، قُبيل العصر ، تُحَيْت البَرِيد (Postanın hemen altında, ikindinin hemen öncesi, adamcık, dirhemcikler ve köpekcik) misallerinde olduğu gibi.
Tesğir kalıpları
1. فُعَيْل : (örn. فُلَيْس)
2. فُعَيعِل : (örn. دُرَيْهِم)
3. فُعَيْعِيل : (örn. دُنَيْنِير)
Tesğir edilecek ismin şartları
1. İsim olmalı: Buna göre fiil ve harf tesğir kalıbına sokulamaz.
2. Harfe benzerlik taşımamalı: Buna göre zamirler, mübhem isimler; مَنْ ve كَيْفَ gibiler tesğir edilmez. Bazı ism-i mevsullerin ve ism-i işaretlerin bu kalıba sokulması şazdır.
3. Normalde ism-i tesğir kalıbına benzerlik taşımamalıdır. Buna göre شُعَيب ، مُسَيْطِر gibi isimler tesğir edilmez.
4. Mana olarak tesğir uygun düşecek. Bu durumda Allah’ın, peygamberlerin ve meleklerin isimleri gibi kutsallık ifade eden isimler tesğir edilemez. عظيم ve جسيم gibi doğrudan büyüklük bildiren kelimeler de böyledir.
Amaçları
1. Büyük sanılanın küçültülmesi: Örneğin جَبَل kelimesinin جُبَيل şeklinde tesğiri.
2. Değerli sanılanın değersizleştirilmesi: Örneğin شاعِر kelimesinin شُوَيْعِر şeklinde tesğiri.
3. Çok sanılanın azaltılması: Örneğin دِرْهَم kelimesinin دُرَيهِم şeklinde tesğiri.
4. Uzak veya uzun olduğu sanılanın yaklaştırılması: Örneğin قَبْل kelimesinin قُبَيْل şeklinde; ساعَة kelimesinin سُوَيْعَة şeklinde tesğirleri.
5. Sevgi ve şefkat bildirilmesi: ابْن، أَخ، حَبِيب kelimelerinin بُنَيّ، أُخَيّ، حُبَيْب şeklinde tesğir edilmeleri.
İsm–i mensup
Aidiyyet ifade etsin diye sonuna şeddeli yâ getirilen isimdir. Bu amaçla normal bir isimde üç tür değişiklik meydana gelir.
1. Lafzî değişim: Yâ’dan önceki harfin kesrelenmesi ve irabın yâ’ya aktarılması.
2. Manevî değişim: Nisbetin kullanılan şeyde isimliğe dönüşmesi: قالَ الذَّهبيُّ dediğimizde bu sözkonusu alimin özel ismi gibi olmuştur.
3. Hükmî değişim: Kendinden sonra gelen kelimeyi fail alarak raf etmesi: مررْتُ برجُلٍ قُرشِيٍّ أبوهُ dediğimizde أبو kelimesi قُرَشيٍّ ism-i mensubunun failidir.
Hükümleri
1. Kendisine nisbet yapılması amaçlanan bir ismin sonunda eğer te’nis tâ’sı varsa hazfedilir. Buna göre فاطمة، مكَّة kelimelerini mensup ismi yaptığımızda فاطمِيٌّ، مَكِّيٌّ deriz.
2. Nisbeti müennes yapmak istediğimizde te’nis tâ’sını ekleriz. امرأةٌ هاشِمِيَّةٌ مكِّيَةٌ misalinde olduğu gibi.
3. Tesniye veya cemî sâlime nisbet etmek istediğimizde tesniye ve cemilik alametlerini atarız. عَبْدان، مُسْلِمون، غُرُفات kelimelerinin mensup olduklarında عَبْدِيٌّ، مُسْلِمِيٌّ، غُرُفِيٌّşekline girmeleri gibi.
4. Terkîb-i mezcîye nisbet yapmak istediğimizde terkibin ikinci parçasını atarız. حَضْرَمَوْت kelimesi mensup olduğunda حَضْرَميٌّ denmesi gibi.
5. Terkîb-i izâfîye nisbet etmek istediğimizde muzâfı atar, doğrudan muzâfün ileyhe nisbet ederiz. أَبي بَكْرٍ kelimesinin ism-i mensup olduğunda بَكْرِيٌّ şekline dönüşmesi gibi.
6. Kendisinden sonra hemze gelen elif-i memdûde veya maksûra ile müennes olan kelimede, elif vâ’va döner ve hemze atılır. بُصْرى، بَلْقاء kelimelerine nisbet yapmak istediğimizde بُصْرَويٌّ، بَلْقاوِيٌ deriz. Elif te’nis için olmazsa kelime aslı üzere kalır. قُرَّاء، كِساء kelimelerinde قُرَّانيٌّ، كِسائيٌّ denmesi gibi.
7. Yâ ile biten isimlerde nisbet kalıbında iki yâ’nın ağırlığını gidermek için yâ vav’a dönüştürülür. عَدِيٍّ، عَليٍّkelimelerinde عَدَوِيٌّ، عَلَوِيٌّ dememiz gibi.
8. Cemi bir lafıza nisbet etmek istediğimizde cemi haline de müfred haline de nisbet yapabiliriz. فَرائِض kelimesi فَرائضيٌّ cemi şeklinde de فَرَضِيٌّ müfred şeklinde de ism-i mensup olabilir.
> Yine de ism-i mensubun kural dışı kullanımları yaygındır. Ancak nakille bunları bilebiliriz. الرَّي bölgesine nisbetin رازِيٌّ şeklinde, مَرْو bölgesine nisbetin مَرْوَزِيٌّ şeklinde olması bu tür şaz örneklerdir.
TESNİYE VE CEMİ İSİM KALIPLARI
Tesniye yapımı:
İsmin tesniye kalıbına sokulması elif veya yâ alması ve sonuna kesreli nun’un getirilmesiyle olur. رَجُل صالح terkibinin tesniyesi raf halinde رجُلانِ صالحانِ, nasp ve cer halinde ise رجُلَينِ صالحَيْنِ şeklindedir. Sondaki değişimler irap olduğu için nahiv ilminde ele alınır.
Cemi yapımı
1. Cemî müzekker sâlim: Bir ismin bu kalıba sokulması vav veya yâ eklenip sonuna fethalı nun getirilmesiyle olur. مُسْلم ve مؤمِن müfredlerinin cemisi مُسْلِمونَ ve مُؤْمِنُونَ şeklindedir. Tıpkı tesniyede olduğu gibi nasp ve cer halinde vav yâ’ya dönüşür. Fark, tesniyede hareke, burada sükünün olmasıdır. مُسْلِمِينَ مُؤْمِنِينَ kelimelerinde olduğu gibi.
2. Cemî müennes sâlim: Bu tür ceminin yapımı, sona elif’in ve uzun tâ’nın getirilmesiyle olur. زَيْنَب عابدة terkibinin cemisi buna göre زَيْنَبات عابِدات şeklindedir.
3. Cemî teksîr: Müfred halinden farklı olan cemi türleridir. Müennes olsun müzekker olsun cemî sâlimlerde müfred kalıbı korunurken, cemî mükesserlerde kalıp değişim gösterir. Cemî teksîr veya mükesser kalıpları iki başlık altında incelenir: Cemî kıllet ve cemî kesret.
a. Cemî kıllet: Bunlar üçten ona kadar sayı ifade etmesi için kullanılan dört kalıba sahiptir:
1. أَفْعُلٌ kalıbı: (örn. أَعْيُنٌ)
2. أَفْعالٌ kalıbı: (örn. أَبْوابٌ)
3. أَفْعِلَةٌ kalıbı: (örn. أَعْمِدَةٌ)
4. فِعْلَةٌ kalıbı: (örn. إِخْوَةٌ)
b. Cemî kesret: Üçten başlayıp sonsuz sayıya kadar kullanılan cemi türleridir. 18 tanesi müntehâ-i cumû kalıbı, 16 tanesi ise bunun dışındaki cemi kalıplarıdır.
Müntehâ-i cumû kalıpları:
Tam ismiyle sîğa-i müntehâ-i cumû, ortasında (kendisinden sonra ortası sakin iki veya üç harf gelmiş) bir elif bulunan cemî teksîrlerdir. Vezinleri aşağıda verilmiştir:
1. فَواعِلُ (örn. صَوامِعُ)
2. فَواعِيل(örn. خَواتِيم)
3. فَعَائِلُ(örn. عَجائِزُ)
4. فَعالِي (örn. فَتاوِي )
5. فَعَالى (örn. عَذارَى)
6. فَعَالِيّ (örn. كَراسِيّ)
7. فَعالِلُ (örn. دَراهِمُ)
8. فَعَالِيلُ (örn. دَنانِيرُ)
9. مَفاعِلُ (örn. مَساجِدُ)
10. مَفاعِيلُ (örn. مَصابِيحُ)
11. أفاعِلُ (örn. أَنامِلُ)
12. أفاعِيلُ (örn. أَضابِيرُ)
13. فَياعِلُ (örn. قَياصِرُ)
14. فَياعِيلُ (örn. دَياجِيرُ)
15. تَفاعِلُ (örn. تَجارِبُ)
16. تَفاعِيلُ (örn. تَسابِيحُ)
17. يَفاعِلُ (örn. يَحامِدُ)
18. يَفاعِيلُ (örn. يَنابِيعُ)
Müntehâ-i cumû dışı cemî teksîr kalıpları:
1. فُعْلٌ (örn. حُمْرٌ)
2. فُعُلٌ (örn. سُرُرٌ)
3. فُعَلٌ (örn. سُوَرٌ)
4. فِعَلٌ (örn. حِجَجٌ)
5. فُعَلَةٌ (örn. دُعاةٌ)
6. فَعَلَةٌ (örn. خَزَنَةٌ)
7. فَعْلَى (örn. أَسرَى)
8. فِعَلَةٌ (örn. دِبَبَةٌ)
9. فُعَّلٌ (örn. رُكَّعٌ)
10. فُعَّالٌ (örn. فُعَّالٌ)
11. فِعَالٌ (örn. جِبالٌ)
12. فُعُولٌ (örn. نُمُورٌ)
13. فِعْلانٌ (örn. غِرْبانٌ)
14. فُعْلانٌ (örn. بُلْدانٌ)
15. فُعَلاءُ (örn. رُحَماءُ)
16. أَفْعِلاءُ (örn. أَغْنِياءُ)
c. İsm-i cemî
Cemi manasını ifade eden, fakat kendi lafzından bir müfredi olmayan isimdir. Yerleşik cemi kurallarının dışında olduğu için ancak Araplardan işitmeyle bilinebilir. إِبِل، خَيْل، غَنَم، فِئة، رَهْط، فَريق، شَعْب، حِزْب، نَفَر، نِساء. ism-i cemîleri buna örnektir.
d. İsm-i cins-i cemî
Ceminin sayısını değil de cinsini bildiren lafızlardır. Müfretleri te’nis tâ’sı veya nisbet yâ’sıyla kendilerinden ayrılır. تَمْر، دَجاج، عَرَب، تُرْك cemileri bu kabildendir. Bunların müfretleri تَمْرة، دجاجَة، عَرَبيّ، تُرْكيّ kelimeleridir.
MÜENNESLİK-MÜZEKKERLİK KURALLARI
Kurala dayalı müenneslik:
1. Müzekkerlerinden te’nis tâ’sıyla ayrılanlar: Mesela عامِل، عامِلانِ، عامِلونَ kelimelerinin müennes hallerinde عامِلَة، عامِلَتانِ، عامِلات deriz. Te’nis tâ’sında aslonan müfretle beraber kullanıldığında bitişik (ة) yazılmasıdır. Böylelikle üzerinde durulduğunda ha sesiyle bitebilsin.
2. Te’nislik bildiren elif-i maksura ile biten isimler: سَلْمى ve عَطْشى bunun örnekleridir. Maksur isim, sonu aslî bir elifle biten ve irap kabul eden bu tür isimler demektir.
3. Peşine bir hemzenin geldiği te’nis bildiren elif-i memdûde ile biten isimler: حَمراء ve صَحْراء böylesi bir müennestir. Memdud isim, -kendisinden önce ek bir elif gelmiş- hemze ile biten bu tür isimler demektir.
> Bir kelimenin elif’le müenneslik kazanması, müzekkeriyle ortaklığı olmayan müennes isimlere özgüdür. Ancak bitişik tâ (ة) böyle değildir. Onunla müzekker isimler lafzî bir müenneslik kazanır. حمزة kelimesi buna örnektir.
4. Müzekker kalıbıyla müennes olarak kullanılan bazı vasıf isimleri: Bu vasıflar müzekkerlerde bulunmadığı için karışma endişesi yaşanmamış, sonuçta herhangi bir te’nis alameti getirilmemiştir. حائِض ve حامِل müennesleri bu kısma örnektir.
5. Mübâlağa bildiren فَعُول vezni üzere gelen kelimelerin, müzekker kalıbıyla müennes yerine kullanılması da tâ alması da mümkündür. صَبور، حَلوب، لَعوب kelimeleri gibi.
Duyuma dayalı müenneslik:
1. Sadece müennes olarak kullanılan kelimeler: الخَمْر، الذَّهَب، الضُّحى، الحَرْب النَّار، ، اليَمين، الشِّمال الإبِل، الخَيْل، böylesi müenneslerdir. Çoğu vücut uzvu da bu kabildendir: العَيْن، الأذُن، السِّنّ، العُنُق، العَضُد، اليَد، الكَفّ، الإصْبَع الفَخِذ، السَّاق، العَقِب، الرِّجْل Aynı şekilde tüm sözlük harfleri de simâî müennestir.
2. Hem müzekker hem müennes olarak kullanılan isimler: السَّبيل، الطَّريق، الحال، السُّوق، الصَّاع، الفُلْك، السِّلاح، السَّماء، العَنْكبوت kelimeleri böyledir. Vücutta organ ismi olup böyle kullanılanlar vardır: Mesela الإبِط، العاتِق، البَطْن، المَتْن، القَفا kelimeleri böyledir. Bunlar dışında الزَّوْج، الفَرَس، العَقْرَب، الأرْنَب kelimeleri gibi lafzî bir değişiklik olmadan müzekker ve müennese kullanılan isimler de aynı kategoridedir.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazılar:
Sarf İlmine Giriş
Şematik Nahiv İlmi
Arapçanın Ölçüsü: Sarf İlmi
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -3- - 12 Eylül 2020
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -2- - 12 Eylül 2020
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -1- - 12 Eylül 2020