Tasavvuf Felsefesinin Öncüsü: İbnü’l-Arabi
İbnü’l Arabi öncelikle bir sufidir. Ama eserleri felsefi bir terminoloji kullanması nedeniyle felsefe açısından ilginç ve önemli olmak durumundadır. İnsanın manevi yönden gerçekleşmesinin nihai amacını, çokluğunun gerisindeki birliğin bilincine varması gerektiği ile açıklar. Bu ise benlikten mutlak bir vazgeçişle olur.

İçindekiler
İbnü’l Arabî (ö.638/1240)
İslam felsefesinin son döneminin önemli filozoflarından biri de Gazali’nin (ö.505/111) açtığı yoldan yürüyen Endülüslü İbnü’l Arabi’dir.
“Vahdet-i Vücut” teorisini ilk kez ve açık bir biçimde ifade eden İbnü’l Arabi’nin, İmam Gazali’nin attığı adımdan da yararlanarak İslam düşüncesini son derece olumlu bir yola soktuğu söylenir.
İbnü’l Arabi öncelikle bir sufidir. Ama eserleri felsefi bir terminoloji kullanması nedeniyle felsefe açısından ilginç ve önemli olmak durumundadır. İnsanın manevi yönden gerçekleşmesinin nihai amacını, çokluğunun gerisindeki birliğin bilincine varması gerektiği ile açıklar. Bu ise benlikten mutlak bir vazgeçişle olur.
İbnü’l Arabî’nin Metafizik Görüşleri
İbnü’l Arabi, Tanrı-Evren ilişkisini “Allah’ın bilinme isteği” ile açıklar. Evrenin varlık nedeni olarak Tanrı’nın bilinme isteğini gösteren İbnü’l Arabi, “Bilinmez bir hazineydim, bilinmek istedim, âlemi yarattım ki onunla bilineyim.” anlamındaki kudsi hadisten yola çıkar.
Vahdet-i Vücut Nazariyesi

İbnü’l-Arabi tarafından kullanılmamış olduğu hususunda neredeyse aynı görüşü paylaşan araştırmacılara göre Vahdet-i vücut, İbnü’l-Arabi’nin düşüncelerini anlatmak üzere onun takipçileri ve şârihleri tarafından geliştirilmiştir.
İbnü’l-Arabi yorumcularından Abdürrezzak el-Kâşâni (ö.736/1335), “Vahdet-i vücut, varlığın zorunlu ve mümkün diye bölünmeden ele alınmasıdır.” der. Bu tanım, Vahdet-i vücudun varlığı, zorunlu ve mümkün diye iki kısma ayıran filozofların görüşlerine karşı ortaya çıkan bir varlık düşüncesi olduğunu gösterir.
Vahdet-i vücut kavramı altında dile getirilen düşünceler deizmin çürütülmesini, tenzihin yanında teşbihin savunulmasını, Tanrı-insan irtibatını ilahi isimleri ve sıfatları dikkate alarak açıklanmasını hedefler. Bu sebeple Vahdet-i vücut, mutlak tenzihçiliği benimseyen deist Tanrı anlayışını reddederek vahyin öngördüğü şekilde teşbih ve tenzih arasında bir Tanrı anlayışı ortaya koymaya çalışır.
Vahdet-i vücut anlayışının asıl meselesi Tanrı-âlem irtibatını açıklamaktır. Sufiler, filozofların sudur anlayışıyla kelamcıların cevher–araz teorilerinden yararlanarak yeni bir yaratılış teorisi geliştirmeye çalışmışlardır. Teorinin temel hedefi birlikle çelişmeden çokluğu açıklamaktır.
İbnü’l-Arabi, birlikten çokluğun nasıl çıktığını açıklarken Eşariler’in ilahi sıfatlar teorisini yeniden yorumlar. Ona göre Tanrı-âlem irtibatı ancak ilahi sıfatları kabul etmekle açıklanabilir. Bu tavrıyla İbnü’l-Arabi ve takipçileri metafizikte akılcı yaklaşımı esas alan filozoflardan ayrılır ve bilgi kaynağı olarak vahyi savunurlar. Çünkü Tanrı’nın birbirine zıt sıfatlara sahip olduğu bilgisini getiren kaynak vahiydir.
Vahdet-i vücut anlayışını benimseyen sufilere göre sudur teorisinin en önemli hatası teorinin özünü teşkil eden “zorunlu nedensellik” fikridir. Bu nedensellik, “Bir’den bir çıkar.” ilkesinden hareketle önce akılların, sonra âlemdeki diğer varlıkların zorunlu bir nedensellik bağıyla birbirinden çıkmaları demektir. İbnü’l-Arabi böyle bir nedensellik anlayışını Tanrı’nın irade ve kudretini etkisiz kılacağını, bunun neticesinde insanı zorunlu olarak deizme götüreceğini hesaba katarak reddeder.
“Vech-i hâs” Vahdet-i vücudun ana kavramlarından birini oluşturur. Konevi (ö.673/1274) tarafından ayrıntılı biçimde ele alınan vech-i hâs, Tanrı ile âlem arasındaki doğrudan ilişkiyi ifade eder.
Sudur teorisindeki nedenselliğin kaynağı BİR’den silsile halinde varlıkların çıkmasıdır. Bu durum Tanrı ile âlem arasındaki bütün irtibatı dolaylı bir ilişkiye çevirmek demektir. İbnü’l-Arabi ve takipçileri, Tanrı ile âlem arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu kabul ederler. Doğrudan ilişki Tanrı’nın âleme her an müdahalesine imkân verirken aynı zamanda insanın Tanrı ile doğrudan ilişki kurmasına imkân verir. Özellikle dua, ibadet, vahiy, ilham gibi hususlar doğrudan ilişkiyle anlam kazanır. Bu durumda vech-i hâs ile ilgili olarak dile getirilen düşünceleri benimsemek deist bir varlık anlayışına karşı etkin ve fâil bir Tanrı anlayışını benimsemek demektir.
İbnü’l-Arabi, Tanrı’yı süreklilik ilkesi ve âlemi sürekli yenilenen arazların toplamı saymıştır. Bu durumda Tanrı karşısında âlem sürekliliği olmayan ve her an Tanrı tarafından var edilen arazlara dönüşür. İbnü’l-Arabi ve Konevi bu düşünceyi açıklarken Vahdet-i vücut ile eş anlamda kullandıkları bir terime ulaşırlar. O da “Maiyyetü’l-Hak”tır. (Hakk’ın eşya ile beraberliği) Hakk’ın eşya ile doğrudan ilişkisi ve eşya ile beraberliği Vahdet-i vücut anlayışının en önemli mantıksal sonucudur.
İbnü’l-Arabi insanla birlikte her şeyin sadece bir mazhar olduğunu, her şeyin Hakk’ın tecelli ettiği bir ayna mesabesinde bulunduğunu söyler. Bu noktada İbnü’l-Arabi, “Her şey Hak’tır.” veya “Hak her şeyin aynıdır.” dediği için eleştirilmiştir.
Akıl, Tanrı hakkında tenzihçi iken hayal gücü teşbihçidir. Biri tenzihçi bir anlayış geliştirip Tanrı-âlem irtibatını ortadan kaldırırken diğeri Tanrı’yı her şeye benzetir. Vahdet-i vücut ise vahyin her iki gücü sınırlamasıyla ortaya çıkan bir Tanrı tasavvurudur. Bu tasavvur tenzihle teşbih arasında bir Tanrı anlayışı demektir. Şu halde Vahdet-i vücut bir yandan tenzihçiliğe karşı teşbihi savunurken öte yandan teşbihçiliğe karşı tenzihi savunur. Buna göre Vahdet-i vücudun ulaştığı Tanrı anlayışı her durumda, “O’dur ve O değildir.” şeklinde ifade edilen paradoksal bir anlayıştır.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Muallimi Sani: Farabi”
Referanslar
[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/gazzali
[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnul-arabi-muhyiddin
[3] https://islamansiklopedisi.org.tr/vahdet-i-vucud
[4] https://sorularlaislamiyet.com/ben-gizli-bir-hazine-idim-bilinmek-istedim-bilinmeye-muhabbet-ettim-ve-kainati-yarattim-mealindeki-1
[5] https://islamansiklopedisi.org.tr/kasani-abdurrezzak
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Deizm
[7] https://islamansiklopedisi.org.tr/tenzih
[8] https://islamansiklopedisi.org.tr/cevher
[9] https://islamansiklopedisi.org.tr/araz
[10] https://islamansiklopedisi.org.tr/esariyye
[11] https://islamansiklopedisi.org.tr/metafizikv
[12] https://islamansiklopedisi.org.tr/vahiy
[13] https://islamansiklopedisi.org.tr/sudur
[14] https://islamansiklopedisi.org.tr/sadreddin-konevi
[15] https://islamansiklopedisi.org.tr/alem
[16] https://islamansiklopedisi.org.tr/dua
[17] https://islamansiklopedisi.org.tr/ibadet
[18] https://islamansiklopedisi.org.tr/ilham
[19] https://islamansiklopedisi.org.tr/vechul-hak
[20] https://islamansiklopedisi.org.tr/tenzih
[21] https://islamansiklopedisi.org.tr/tesbih–kelam