İlahiyatçının Yazı Kılavuzu
İçindekiler
Yarı Akademik Makale Yazmanın Püf Noktaları
Gel, şu sorunu artık çözelim. O kadar kitap okudun, fakat oturup iki sayfa yazı yazamadığın için kendine kızıyorsun. Gün içinde kafandan onca şey geçtiği halde, kalemi eline aldığında o da ne; her şey uçup gidiyor! Piyasada senin yarın kadar donanımı olmayan yazarların nasıl prim yaptıklarına kahroluyor, sonra onların çeyreği kadar senin ortaya yazılı eser çıkaramamana daha bi kahroluyorsun. Sorun ne? Nedir bu saçma yazınsal tutukluk, lanet üretme kabızlığı, meşum ifade ürkekliği? Bilgiyse bilgi, yorumsa yorum, zekâysa zekâ! Daha ne?
Şimdi seninle bir cerrahi operasyona başlayacağız. Zihinsel olarak tabii. Yazma fobine neşter vuracağız evelallah, hiç merak etme. Neyi yazmalı, nereden yazmalı, nasıl yazmalı süreçlerini beraberce aşacağız. İyileşmene katkı sağlamayacak tek kelime etmeyeceğimden emin olabilirsin. Vakit kaybetmek, laf ebeliği yapmak gibi bir lüksümüz yok. Dananın kuyruğu bugün kopacak. Hadi bismillah.
Yalnız hemen belirteyim: Bu bir akademik makale yazım rehberi değil. Alt başlıkta bu nedenle yarı akademik kaydını düştüm. Dipnotların nasıl verilmesi gerektiğinden paragraf aralıklarına, imla kurallarından punto ölçülerine; bir dizi uluslararası kabul görmüş yazınsal detay burada konu edilmeyecek. Bu tür akademik yazı kaleme alacakların daha teknik kılavuzlara bakmaları gerekiyor.
Üç Adımda Yazma Süreci
1. Belirleme (Konu ve Sorun Tespiti)
Ne yazacağım krizini en iyi dertli olduğun şeyi yazarak aşarsın. Etkileyici konular, yazarın kafasını meşgul eden ve içinde bir sorun barındıranlardır. Dolayısıyla bir mevzunun genel boyutuna dair şeyler de söylesen, kendince asıl sorunu tespit edip ona yoğunlaşmalısın. Her konunun bir çatışma noktası, gerilimli yanı; daha doğrusu senin sorunlu bulduğun bir yönü vardır ve bu öznellik hem okuru çeker hem yazmana tutku katar. Konuyla bir şekilde kişisel bağ kurmalısın.
Dinî konularda hemen her şeyin yazılıp konuşulduğunu düşünebilirsin. Buna rağmen mevzular arası bağlantı hala bakir bir alan. Buradan pek çok konu başlığı çıkarabilirsin. Örneğin genel oruç üzerine yeterince şey söylenmiş olabilir, fakat “Bedenin Şehadeti Açısından Oruç ve Şehitlik İlişkisi” yahut “Son Nöropsikolojik Veriler Işığında Oruç” gibi başlıklar okur için hala orijinal, dikkat çekici ve bilgilendirici olacaktır. Örnekler çoğaltılabilir. Beş dakikalık bir düşünmeyle herhangi bir dinî kavramın irtibatlı olduğu beş on kavram daha belirler ve bunların birbirleriyle kombinasyonu üzerinden sayısız yazı fikrine, konu zenginliğe ulaşırsın.
2. Beslenme (Kaynak Kullanımı ve Veri Toplama)
Ne yazacağını belirlediğine göre artık ikinci aşamadasın: Başlığın altını nasıl dolduracaksın? Hangi bilgi ve yorum kaynaklarından nasıl istifade edeceksin?
Bi kere temel islami ilim dallarında literatür bilgin olmalı. Konunun ait olduğu ilmin kurucu metinleri neler, hangi tartışma ve kavramlar öne çıkıyor, kimler kilit yazardır, kaynak eserler nelerdir?.. Bunlardan haberin olmalı. Bunun yolu elbette merakla kitap karıştırmak; el-Fihrist, Keşfu’z-zunûn ve Mukaddimetü İbni Haldun gibi genel literatür/ilimler tarihi eserlerine sık müracaat etmek.
Daha keyifli olanını söyleyeyim: Fırsat buldukça Arapça kitap bulunan yayınevlerine veya kütüphanelere uğrayıp o kitabın fihristinden şu kitabın mukaddimesine, filan bölümden kuytu köşede kalmış diğer kısma saatler geçirmelisin. Hararetle tavsiye ediyorum.
Arapça şerî kaynaklar sadedinde dijital kütüphaneleri, PDF kitap arşivlerini ve makale sitelerini sık takip etmelisin. Özellikle dolara bağlı yüksek fiyatlı matbu eserlere karşı buralar müthiş alternatif olacaktır senin için. Hangi ilimde hangi siteden istifa edileceğini bilmen gerekiyor. Bilgisayarında mutlaka Mektebetü’ş-Şamile benzeri program bulunmalı.
Böyle böyle kendi kitap arşivini, araştırma alışkanlığını edineceksin. Şu kadarı şimdilik işini görecektir: Hemen bütün dini mevzu araştırmalarında üç kaynağı en başa koy: Mevzunun/kavramın lügat ve ıstılah derinliği, Kuran ve sünnet naslarındaki boyutu, mezhepler/âlimler arası ihtilaflı yönü…
En başta lügat ve ıstılah yani tarif yönü bizatihi o kavram özelinde sana müthiş ufuk verir. Birçok mana inceliği ve irtibat, kavramın salt tarifinde gizlidir. İkinci adımda vahiy, lafzî olarak o kavramı barındırmasa da yakın alakalar ve öz hükümler üzerinden sana ciddi saha açar ki tefsirler ve hadis şerhleriyle bu sahanın alabildiğine genişlediğini göreceksin. Burası o konuda yapacağın tespit ve teklifler için sağlam bir zemin oluşturur.
Son olarak, ele aldığın mevzunun gerek mezhepler/fırkalar gerek âlimler arası ihtilaflara konu olması, sana çok zengin bir tecrübe katacaktır. Burada beşeri yorum sınırlarını görerek nereye kadar esnenebileceğini az çok kestireceksin. İhtilaflar bize belli tarafın haklılığından çok, taraflar üzerinden sınırları ve eğilimleri anlama fırsatı sunar. Dediğim gibi, bu üç aşamadan sonra yol aldıkça kendi özelinde yeni noktalar keşfedersin.
3. Biçimlendirme
A. Kafada Biçimlendirme (Doğum Sancısı ve İlham)
Aklındakileri somut olarak bir sonraki adımda kâğıda dökecek olsan bile, kafada biçimlendirme aşaması yazının en önemli kısmıdır.Doğum sancısı ve ilham dediğimiz yazının ruhunu burası belirler. Bu kısım ne kadar dolu geçerse, kâğıda o kadar verimli yansıtırsın meramını. Özellikle yarı akademikle kastettiğim mantık ve duyguyla birden beslenen yazılar için geçerli bu.
Artık konuyu belirledin ve kaynaklardan araştırıp notları topladın, fakat hala kuru bir yığın gibi duruyorlar önünde. Üstelik “yok arkadaş, nasıl toplayacağım bunca karışık şeyi?” diyerek umutsuzluğa düşmen an meselesi. Yılgınlık ve pes etme duygusu kapıyı yokluyor gidip gelip. Bu safhada yapman gereken tüm o karışık notların, dağınık bilgilerin arasından biraz uzaklaşmak. Telaşlanma, kontrol artık beyinde. Kitaplardan kafanı kaldırıp beyinde toparlama sürecine geçmezsen boğulup kalırsın. Biraz yürüyüşe çık ya da uzan ve yavaş yavaş alt başlıkların, spot ifadelerin, giriş cümlelerinin bilincine akmasına fırsat ver. Seni şekilden şekilde sokacak garip bir doğum sancısıdır bu; yazının hayalden kalemin ucuna doğru çıkış baskısı… Zihnini artık kontrol edemeyecek durumuna geldiğinde çaresiz kaleme sarılacaksın zaten. Beynin, içindekileri boşaltmak için tüm benliğini ele geçirecek. Sahiden şu ayet üzerinden bir tespitle girizgâh yapabilirim… Filan âlimin filan sözü müstakil bölüm olacak nitelikte… Bu eleştiriyi mutlaka yapmalıyım. Garip ki kimsenin aklına gelmemiş… Evet, ya o meşhur söz demek bu anlama geliyormuş… Ve işte o an; ilham perisi geliyor! Hadi yazının başına!
B. Kâğıtta Biçimlendirme (Üslup ve Kurgu)
Şu an yeni yazmaya başladın, ama aslında yazı bitti. Söyleyeceklerinin özü kafanda hazır ve zaten bunları destekleyecek argümanların hemen önündeki notlarda. Tabii bundan önceki iki adımı güzelce attıysan. Yoksa hızlıca bitmesi gereken bilfiil yazma süreci uzar da uzar ve sonuçta dağınık, tatsız bir şey çıkar ortaya. Kâğıtta biçimlendirme dediğimiz olay, nasıl dil kullanacağımızdan ve konuyu hangi açılardan hangi sırayla satırlara dökeceğimizden ibaret. İşin en eğlenceli kısmı, çünkü ifade etmek istediğimiz her neyse, onu ifadeye dökecek sayısız kalıp (üslup) ve çerçeve (kurgu) var. Yeter ki neyi (belirleme aşaması) nereden hareketle (beslenme aşaması) diyeceğimiz kabaca belli olsun.
Üslupta yer yer akla yer yer hisse hitap etmeye özen göster. Böylelikle salt duygusal edebiyat metinlerin ve salt rasyonel bilimsel yazıların arasında denge kurmuş olursun. Canlı ve akıcı üslup için sık sık anlatımı yenile. Önceki ve sonraki paragraflara atıf yap. An be an okurla birlikte ilerle. Olası şüphelerini izale et. Kimi noktada kendi tutarsızlığını/acziyetini itiraf ederek kontrolü ona ver. Birinci ve üçüncü ağızdan anlatım arasında geçişler yap. Beklenmedik giriş ve slogan cümleleriyle zaman zaman okuru şokla. Üslup kendinsin. Önünde sınırsız alan var. Sakın monoton kitap cümlelerini taklit etme, sıkıcı olursun.
Kurgu ise komple yazının içine oturduğu çerçevedir. Sık alt başlık kullan ve ilgi çekici olsunlar. Bu okuru müthiş sürükler. Örneğin “Tövbe Suresindeki Cihad Ayetleri” yerine, “Tövbe Suresi Bize Cihadı Öğretiyor” de. Yazıya oturduğunda ilk başta alt başlıkları yazıp akış planını belirlersen rahat edersin. Bunlar tabela gibi seni yönlendirir. Yeri geldiğinde ekleme-çıkarma yapmanda sorun yok.
Bu kısmı iyi kavramanı istiyorum: Eğer belli konuyla alakalı araştırma yahut bilgilendirme niteliğinde bir yazı yazıyorsan, baştan elinden geldiği kadar konu ve madde başlıklarını, bağlantı ve geçiş noktalarını belirle. Bu aşamadan sonra yapman gereken, oluşturduğun iskelete cümleler ve paragraflar eklemek olur ki çok rahat edersin. Paragrafları kafanda anlam bütünlüğüne, bir defada ifade etmek istediğin parçalara göre belirle. Yok, böyle değil de his yoğunluklu, edebî bir metin yazıyorsan, kendini kalemin akışına bırakman daha etkili olur tabii.
Her koşulda imlaya ve kelime seçimine özen göster. Muhatap kolaylıkla okumalıysa da senin hangi ifadeyi nerede ve nasıl kullandığının bir sebebi olmalı. Bu bilinçlilik sende adeta refleks halini almalı. “Tertip ve düzen” gibi boş müteradifler kullanma. “Böyle olduğunu tahmin etmek pekâlâ mümkünse de kesin bir karar verilememektedir” türünden anlatımla saçma sapan söz israfına düşme. Tek cümlede aynı kelimeleri tekrar etme. Önemli tespiti başka şekilde yeniden vurgulayabilirsin: “Görüldüğü üzere İslam’da camiler, ibadethane olmaları dışında sosyal yaşam merkezleridir.” “Sade namaz kılınmaz ki camide. Müslüman kardeşin derdi dinlenir, ekmek bölüşülür muhtaç komşunla.” Aynı yazıda hem mantığa hem duyguya hitap böyle bir şey. Yer yer devrik cümlenin etkili gücünden faydalan. Özne yüklemi aynı biteviyelikte yerleşen soğuk cümlelere alışma. Bırak Word yüklemsiz tümce diye altını çizsin, façan olur.
Önem Sırasına Göre İyi Yazının Özellikleri
Yenilikçidir: Bir yazıda ilk önce buna bakarım.Literatürenasıl bir yenilik katıyor? Varolan bilgi ve yorumu nereye taşıyor? Hangi başka ufuklar açıyor? Yazın, kendinden öncesine bir şeyler katmıyorsa, kendini de bizi de yorma. Müsaade et, senden öncekileri okuyalım. Eskinin tekrarından, boşa top çevirmekten, malumu ilamdan ibaret yazılar okurun hakkına girmektir. Piyasa bu türden dinî, edebî, sanatsal ve bilimsel yazı çöplüğünden geçilmiyor. Yeniliğin içerikte olanı idealse de sunum ve düzen açısından orijinallik taşıyanlar da okunabilir. Unutma, yazıda olduğu gibi bir kitap da ilgili konuda kendinden önceki eserlerden ne kadar az farklılığa sahipse, o kadar çok onların okura ulaşmasına engel oluyor, hak gaspına giriyordur. Örneğin onlarca İslam tarihi, İslam ilmihali, Kuran tefsiri, hadis derlemesi…
Hakkaniyetlidir: Konuyu elden geldiğince tarafsız ele almak, soğukkanlı tahlil etmek… Yeri geldiğinde karşıt görüşlerin hakkını teslim etmek, karşıt delilleri safsatayla savuşturmamak… Hâkimde adalet ararız. Ya yazarın aklı hür, vicdanı hür analizleri? Elbette mutlak tarafsızlık, objektiflik diye bir şey yok. Buna rağmen alışkanlıklarına sinen, çıkarlarına çöreklenen, ezberlerinde yuvalanan ön yargı ve görüş kayırmacılıkla mücadele etmelisin. Her cümlende.
İhtiyatlıdır: Kesin konuşmamak, siyah beyaz tablo çizmemek anlamında ihtiyat kelimesini kullanıyorum. Her yazı kusurludur. Önemli olan yazarın bunun bilincinde olması. Sınırlarının farkında olmak… Yazdığın konuda son sözü söylemen mümkün değil. O halde böyle bir iddiada bulunma. Yazının öncelikli hedefini, ağırlık noktasını belirtirsen, okurun büyük umutla yanaşmasının ve böylelikle büyük düş kırıklığı yaşamasının önüne geçersin. Bilmediğini, henüz kanaate sahip olmadığını itiraf etmekten kaçınma. Bil ki yazarın gücü, diğer yönleri gibi güçsüzlüğünü de güçlü anlatmasında yatar.
Gerekçelidir: Sadece görüşlerini destekleyen deliller değil, geniş anlamıyla yazıdaki tüm referanslar gerekçeni oluşturur. Yazını ayet, hadis, kitap metni ve âlimle zenginleştir. Yalnız şu dengeyi unutma: Fazla alıntı seni üretimsizliğe iter, kişisel yorumun gelişmez. Her tespite delil getirmek zorunda değilsin, ancak okur yaslandığın geniş referans ağını, okuma yelpazeni görmeli. Alıntılarını yine bir alıntıdan değil, bizzat kaynağa giderek yap. Detay sayfa numarası ver. Sözün birebir tercümesini ve sahibini birkaç yerden teyit et. Orijinal Arapça kaynakları kullanman çok önemli. Bu noktada İlahiyatçının İnternet Kılavuzu yazıma göz atabilirsin. İslamî ilimler öğrencisine e-nasihatler kısmı.
Bütünlüklüdür: Yazında bulunması gereken beşinci özellik, küllî ve insicamlı olması. Ele aldığın konuyu hem ilgili olduğu diğer kavramlarla ilişki kurarak hem de akıcı biçimde okura sunacaksın. Her bahsi vücudun bir uzvu gibi düşün ve bütün vücut içindeki fonksiyonunu, diğer uzuvlarla etkileşimini anlat. Takva kavramını ele aldığını düşünelim: İslam veya ahlak bütününde/vücudunda nerede duruyor? Onun varlığı veya yokluğu genel bünyede nasıl bir gelişmeye yol açar? Diğer taraftan vera ve züht gibi yakın mefhumlarla ilişkisi nedir, birbirlerini nasıl beslerler? Dahası mesela ticarette, harpte takvanın tezahürü nedir? Bunlar benzeri talî başlıklar, konuyu bütünlüklü ele aldığını gösterecektir. İnsicam ise, yazıda her paragrafın bir öncekinin mantıkî yahut hissî sonucu, bir sonrakinin habercisi olmasıdır.
Aklî ve hissîdir: Üslup ve kurgu kısmında bunu gördün. Ne sade mantıkî deliller ne de his kasmak; ikisinin gücünden istifade etmelisin. Okurun hem beyninin hem kalbinin ikna olması gerekiyor.
İlgi çekicidir: Neye yarar yazının ilgi çekmesi? Bir: Buna göre okuru çeker ve sonuna kadar elinde tutar. İki: Böylesi yazı yoğun dikkatle okunur ve haliyle etkisi ve akılda kalıcılığı yükse olur. Öyle ya, tek başına okumak yeterli olsaydı, gün içinde gözümüze çarpan tabelalardan çıldıracak hale gelirdik. Bir yazıyı ilgi çekici kılmanın onlarca yolu var. Bir kısmına yine üslup ve kurgu kısmında değindim. Sorular ve itiraflar yazarın basit hileleridir. “Peki, bu düşünceye nasıl vardık?” “Açıkçası bugüne kadar ben de yanlış biliyormuşum.” Kelimelerin büyüsünden ve insan psikolojisinden haberdar oldukça kısacık ifadenin ne kadar etki bırakacağını anlayacaksın.
Sistematiktir: Aynı şeyi -arızi zorunluluklar dışında- yazının birkaç yerinde belirtmişsen, okuru içeriğe hazırlayacak alt başlıkları ihmal etmişsen, bir iddiayı gerek öncesinde zemin oluşturarak gerek sonrasında ikna edici kanıtlarla desteklememişsen; ana fikrini net olarak tek cümlede hülasa edemiyorsan, yazın sistemli ve akıcı değildir. Demek ki yazını kontrol edemedin. Kaldı ki sen ayrıca okuru da kontrol edeceksin. Yazının başından sonuna ona eşlik ederek hem önündeki metni okutacaksın hem de o metinden ne anladığını, aslında ne anlaması gerektiğini, muhtemel itirazlarını yoklayacaksın. İyi bir yazar iki işlevi yerine getirir. Sen onu okurken, onun da seni okuduğunu, sana göre şekil aldığını fark etmezsin. Bunun için hayvanın önüne mama bırakır gibi okuru metinle baş başa bırakan yazar, zabıt kâtibidir, zihin kılavuzu değil.
Yazmaya Yeni Başlayanlara Öneriler
* Yazma sürecine odaklan, o yazıya değil. 40. yazında edineceğin tecrübeyi 40 yıl da beklesen birinci yazıda edinemezsin.
* Akademik caka satan çoğu metin, özgün düşünce barındırmayan söz mezbelesidir. Bu tür yazarlar fikrî cesaretsizliklerini laf cambazlığıyla maskeler. Okur olarak sıkı metinlerle irtibatını kesme, ama yazarken yalın ve kısa ifadeler seç.
* Yaz(a)mamak, bazen basbayağı kibirden kaynaklanır; bencillikten, cimrilikten… Birikimi olduğu ve yazması gerektiği halde yazmayan ya da bin bir nazla yazan ve bunu güya yeteneksizliğine, konunun hakkını verememeye yükleyenlerin ekserisi, derinlerde kusursuzluk kibrinden kurtulamıyordur. Onları ikna etmeye çalıştıkça daha da direnir, tekebbür ederler. Bu gizli bir virüs. Sen de bunlardan biriysen, yazarak kendinden vermeyi, okurlar için eleştiri ve ithama açık olmayı göze alacak kadar mütevazı ol. Önemseme bu kadar kendini. Dene, katıl biz kusurlulara. Bu yazı neden bir başlangıç olmasın dostum?
* Yazmak bir yönüyle önce kendini, sonra yazacağın şeyi basitleştirmektir. Kendine ve anlatmak istediklerine abartılı değer atfedersen, kâğıda kaldıramayacağı bir yük bindirmiş olursun. Sözcüklerin sühuletle dökülmesini istiyorsan basitleş ve basitleştir. Çok önemli ve iyi yazı ortaya çıkarma kaygısı, birçok insanı hiçbir şey yazamama bataklığında boğmuştur.
* Akademik, bilimsel, edebî ya da serbest yazı stilleri temelde aynı yazılı anlatım gücünden beslenir. Bu nedenle yazılı anlatımını geliştirecek temrinler yap. Yarım sayfalık öyküler yaz, bazı günce tut, okuduğun kitabı özetle, bulunduğun ortamı tasvir et, hoşlandığın manzarayı kağıt üzerinde anlat, etrafındaki insanlardan mini hikâyeler çıkar…
* Bazen araştırma ve ilham süreçleri iyi geçtiği halde bir türlü yazının başına oturamazsın. Saçma videolar izler, gereksiz haberleri okur, normalde yapmayacağın işlere dalarsın. Yeter ki yazı olmasın. Bu durumda “otur, yazını yaz” demek boşuna. Yine de yazı ortamından ve zihinsel yoğunluğundan uzaklaşma. Başka uğraşlara dalsan da tekrar yazma atmosferine sok kendini. Yakın dur, arzunu yeniden yeniden besle. Kalem defterle dolaş, Word sayfası önünde açık dursun. Yeter ki olmuyor deyip hepten salma. Göreceksin kısa surede büyük bir tutkuyla yazmaya başladığını. Bütün zorluk ilk sözcük dökülene kadar. Bak, oldu işte…
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “İlahiyatçının İnternet Kılavuzu”
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -3- - 12 Eylül 2020
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -2- - 12 Eylül 2020
- İslami İlimler Literatürüne Giriş -1- - 12 Eylül 2020