e-Medrese

İlmi/Bilimsel Tefsir Metodu

03.09.2021

İlmi/Bilimsel Tefsir Metodu

İlmi/Bilimsel Tefsir Metodu

Bu tefsir akımı aslında yeni ortaya çıkmış bir metot değildir. Abbasiler döneminde Müslümanların felsefe, astronomi, matematik, tıp, fizik, kimya gibi ilim dallarıyla tanışmasıyla başlar. Amacı; bilimsel veriler, teknolojik gelişmeler ve fenni keşifler ile naslar arasında uyum sağlamaktır. Yani tefsir faaliyetini bilimsel buluşlar ve nazariyeler ışığında gerçekleştirmektir. Geçmişte bu tefsir metoduyla ilgilenmiş meşhur pek çok âlim vardır. Gazali (ö.505/1111), Suyuti (911/1505), Razi (ö.606/1210) gibi isimler buna örnek olarak verilebilir.

Bugün de bu tefsir metoduyla hala ilgilenmekte olan bir takım düşünür bulunmaktadır. Arap coğrafyasından; Keşfü’l Esrari’n Nuraniyyeti’l Kuraniyye adlı kitabıyla Muhammed b. Ahmed el-İskenderani’yi (ö. 1888), Tebaiu’l İstibdad ve Mesairu’l İsti’bad kitabıyla Seyyid Abdurrahman el-Kevakibi’yi (ö. 1902) ve son olarak el-Cevahir fi Tefsiri’l Kur’an adıyla 25 ciltlik tefsirin sahibi Tantavi Cevheri’yi (ö. 1940) örnek olarak verebiliriz.  Türkiye’den de Elmalılı Hamdi Yazır (ö.1942), Said Nursi (ö.1960), Süleyman Ateş, Celal Kırca gibi isimleri kısmen bu ekol içerisinde inceleyebiliriz.

Bugün hala Türkiye’de bu tefsir metoduyla çok ciddi şekilde ilgilenen ve bu metottan medet uman bazı ilim adamları mevcut. Televizyon programlarında, konferanslarda, seminerlerde, din ve bilimi uzlaştırmak namına bu okuma metodunu ciddi bir şekilde savunuyorlar. Bu türden bir Kuran okuması belki 17. 18. yüzyıllara kadar mümkündü. Bir yere kadar idare de edebilirdi. Fakat son yüzyıllarda gerçekleşen ilmi keşifler tüm dünya tarihinde gerçekleşen keşiflerden bile fazladır. Teorilerin ve ideolojilerin birbirileri ile dövüştüğü, teknolojik aletlerin tabiata meydan okuduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bundan 1400 yıl önce inmiş olan bir kitap, bir yazılı kaynak tüm bu gelişmeleri nasıl ihtiva edebilir? Nasıl bunların tümüne işaret edebilir/ettirilebilir?

“Süleyman’a rüzgârı verdik” ayetinin uçak ve füzeyi; “ben onu göz açıp kapayıncaya kadar getiririm” ayetinin de ışınlanmayı delalet etmesi ne kadar makul? Hüd hüd kuşunun helikoptere işaret etmesi ne kadar tutarlı? Açıkça ifade etmek gerekirse bu türden yorumlar; batıya karşı bir ezilmişlik ve tükenmişlik psikolojisinin tezahürü olarak yorumlanmaktadır.

Bu akımın son dönemlerdeki en önemli temsilcisi ve devamcısı Tantavi Cevheridir. Tantavi’nin şahsında bu metodun inceliklerini anlayabiliriz.

Tantavi b. Cevheri el-Mısri (1862-1940) Kimdir?

1862 yılında Nil Deltası’nda Zekazik’in güneydoğusundaki Kefr Avadullah Hicazi köyünde doğar. İlk eğitimini köyünde alır ve bu süreçte Kuranı ezberler. Daha sonra Ezher’e kaydolur. 1877-1882 yılları arası Ezher’dedir. Beş yıllık bir eğitimden sonra hastalığı sebebiyle ilme devam etmek istemez. Köyüne döner. Burada üç yıl çiftçilikle uğraşır. Doğayla içli dışlı geçen bu üç yılda tabiat bilimlerine merak salar. Ve Ezher’de dört yıl daha okumaya karar verir.

Tabiat bilimlerine duyduğu merak sebebiyle 1889’da Darululum’a kaydolur. Ve 1893’te buradaki eğitimini de tamamlar. 1900-1910 yılları arasında el-Medresetü’l Hidiviyye’dedir. Müderristir. Bu dönemde İngilizce de öğrenir hatta çeviriler yapar. El- Hızbü’l Vataniye’ye yakınlığı sebebiyle partinin yayın organı Liva’da yazılar yazar.

İngiliz aleyhtarlığı sebebiyle görev yaptığı yerlerden azledilir. Bir süre daha farklı yerlerde okutmanlık yapar. Emekliye ayrıldığı 1922 yılından sonra tüm vaktini eser telif etmeye ve sosyal çalışmalara ayırır. İhvan-ı Müslimin’e katılır. Teşkilatın yazı işleriyle meşgul olur. Ve Müslüman Kardeşler gibi pek çok sosyal hareketlerde yer alır. 1940 yılının Ocak ayında Kahire’de vefat eder.

Tantavi Cevheri’ye göre; Kuran’da hikmet, tevhit, tabiat, kimya ve daha sayılamayacak kadar birçok ilim ve fenne dair malumat mevcuttur. Bunlar açık veya gizli bir şekilde bulunmaktadır. Önemli olan bu ulum ve fünunu keşfedebilmektedir.

Cevheri’ye göre Kuran’da 150 adet fıkıh, 750 adet ilim ve fenle ilgili ayet vardır. Fakat bugüne kadar ulema ekseriyetler fıkıh ile uğraşıp Kuran’daki kevni ve kozmolojik hususlar üzerinde durmamışlardır. Bu doğru değildir. Geçmiş ulema fıkıhta dirayet sahibiydi. Yeni jenerasyon da bilimde dirayet sahibi olmalıdır ki ancak bu şekilde terakki gerçekleştirilebilir.

Tantavi Cevheri ilmi tefsir ekolünün en önemli ismi olarak bilinir. Toplam on adet eseri vardır. Bu eserlerden en önemlisi el-Cevahir fi Tefisiri’l-Kuran adıyla yazmış olduğu 25 ciltlik tefsirdir.

İlmi Tefsir Kaynakları

el-Cevahir fi Tefsiri’l-Kuran

el-Cevahir’i ilmi tefsir metodunun ilk kaynağı olarak görebiliriz. Şayet modern bilimi, orta çağ biliminden ayırırsak böyle bir tanımla mümkün ve makul olacaktır. Tantavi, tefsirinde alışık olunmayan bir yöntem uygulamıştır. Klasik dirayet metodunu kullanarak önce ayetleri veya sureleri incelemiş ardından yerine göre bilimsel gelişmeleri bu ayetlerle irtibatlandırarak tefsir etmiştir. İşari tefsir yöntemini de sık sık kullandığı görülmektedir. Bu hacimli eser sahasının en önemli ve en kült yapıtı olsa da zaman içerisinde çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır.

Tantavi, ulemayı fıkıh ilmini, hadis ilmini, kelam ilmini çok iyi bilmek fakat bununla beraber güncel bilimsel gelişmelerden uzak kalmakla tenkit etmektedir. Bilimden uzaklık İslam’ı ve Kuran’ı en iyi şekilde anlamanın önünde büyük engel teşkil eder. Bu sebeple her ne kadar geleneksel ilimlerin es geçilmemesi gerekiyorsa da, bilimsel verilerin de ışığından kaçılmaması gerekir. Ayrıca Tantavi, kendisinin bilime, kozmolojiye ve sair ilimlere duyduğu iştiyakı fıtri bir gereklilik olarak yorumlamaktır. Yani kendisindeki doğuştan gelen bir merak güdüsüyle hareket ettiğini söylemektedir.

Eserinin çok fazla tenkit almasının sebebi ise her türlü bilimsel gelişmenin ayetlerle senkronize edilmesidir. Razi’nin tefsiri için yapılan “bu kitapta tefsirden başka her şey vardır” eleştirisi Tantavi’nin eseri için de yapılmıştır. Ne var ki günümüzde hala bu sahada el-Cevahir gibi bir kitap yazılmış değildir.

Keşfü’l Esrari’n Nuraniyyeti’l Kuraniyye

Eserin sahibi Muhammed b. Ahmed el-İskenderani, ilmi tefsirin yeniden uyandırıcısı olarak tanımlanabilir. Her ne kadar Tantavi ile ilmi tefsir zirve noktasına ulaşmış olsa da ondan önce İskenderani fetret dönemi yaşayan bu metodun durgunluğuna bir son vermiş eseri ile yeniden hareket kazandırmıştır. Keşfü’l-Esrar adından da anlaşılacağı üzere ayetlerin içlerinde sakladığı gizli manaları, bilimsel hakikatleri ve kozmolojik esrarı açığa çıkarmak hedefi gütmektedir. Yeni bilimsel gelişmeler ile ayet arasındaki uyum mukayese edilmiş daha genel olarak din ve bilim arasındaki yumuşak eşik aranmıştır. İskenderani’nin eseri Tantavi’ninkine göre çok daha hacimsiz bir yapıya sahiptir. İlk olarak 1880 yılında Mısır’da üç cilt olarak basılmıştır.

Bu akıma tefsir yazarak olmasa da fikirleri, yazıları ve telifleriyle katkı sağlayanlar da olmuştur. Örneğin çağdaş İslam düşünürlerinden biri olan Muhammed Abdullah eş-Şarkavi (ö.1812) bunlardan biridir. Şarkavi’ye göre kainattaki kanunları keşfedebilmek, medeniyet kurup geliştirebilmek adına oldukça önemlidir. İslam’ın da mümin kimselerin gerçekleştirmesini istediği gaye budur. Bahsi mevzuu gayenin de gerçekleşebilmesi için kevni hakikatler ile kâinat kitabı olan Kuran arasındaki uyumun tesis edilmesi gerekir. Şarkavi bu konudaki fikirlerini ifade etmek ve ilmi tefsiri savunmak maksadıyla el-Kuran ve’l-Kevn isimli eseri kaleme almıştır. Aynı türde yazılan eserlerden bir diğeri de Muhammed İsam Kassab’a ait olan el-Kevn beyne’l-Kuran ve’l-İlm başlıklı eserdir.

Bu makaleyi okuyanlar için yazı tavsiyesi: “İçtimai Tefsir Metodu

Kaynaklar

TDV İslam Ansiklopedisi, Tefsir Maddesi.
Tefsir Tarihine Kısa Bir Bakış, Mehmet Zeki Doğan-Abdülbaki Güneş, Van Yüzün Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2/2019.
İlmi Tefsir, Nurettin Turgay, Diyanet Dergi: https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=19787
Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, İFAV Yayınları, İstanbul, 2017.
Cüneyt Eren, Kuran İlimleri ve Tefsir Istılahları, İstanbul, 2015.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.