Tevil Nedir?
Tevil Nedir?
- Arapçaya Dair Her Şey - 11 Ocak 2022
- İlahi Dinlere Göre Başörtüsü Meselesinin Değerlendirilmesi - 10 Ocak 2022
- Arapça Sözlük Kullanım Teknikleri - 8 Aralık 2021
İçindekiler
Tevil Nedir?

Tevil, Arapça bir kelime olup “aslına dönmek” manasına gelen (اول) kelimesinin tefil babından gelmektedir. Mastar formunda olup, “bir şeyi varacağı yere vardırmak, götürmek ve döndürmek” gibi anlamlara sahiptir. Bir terim olarak tevil, “meşru bir sebep veya delilden ötürü, herhangi bir ayeti ya da kelimeyi zahiri manasından alıp, bağlamından koparmadan kitap ve sünnete uygun biçimde yorumlamaktır.”
Hem sözlük hem de terim manalarından hareketle, tevilin genel olarak sözü zahirine yapılan bir müdahale, içsel manasını keşfetme çabası, hakikatine döndürme ameliyesi olduğunu söyleyebiliriz.
Fakat tefsir ilmi açısından bakıldığında tevil son derece tartışma konusu bir yöntemdir. Tevilin Kuran’da uygulanıp uygulanamayacağı ihtilaflıyken, şayet uygulanacaksa sınırının ne olacağı konusunda da farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu sebeple Ehli Sünnet uleması tevil için bazı şartlar belirlemişleridir. Eğer Kuran’a tevil uygulanacaksa bu şartların tatbik edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir.
Tevil’in Şartları
Ulemanın pek çoğu tevil yoluyla hüküm çıkarmaya karşı çıkmıştır. Hüküm söz konusu olduğunda zahiri mandan hareket edilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Fakat kuvvetli bir delil bulunması durumunda zahiri mananın terk edilebileceğine kanaat getirmişlerdir. Genel anlamda tevil yolunun tutulması için de şu şartları öne sürmüşlerdir:
1- Tevile esas olacak mananın, mecaz tarikiyle olsa dahi lafzın aslının delalet ettiği manalardan bir tanesi olmalıdır.
2- Yapılan tevil, manası açık bir nassa asla çelişmemeli, naslarla tezat teşkil etmemelidir.
3- Tevil, lafzın ilk anda akla zahiri manasından başka bir manaya hamledilmesi için açık şeri bir delile istinat etmesi gerekmektedir.
Bu şartları özetleyecek olursak, tevilin mümkün olabilmesi için tevil edilecek lafzın asıl manalarına aykırı olmaması, naslarla çelişmemesi ve kuvvetli bir delilin bulunması gerektiğini söyleyebiliriz. Tarihte tevil için ulema tarafından geliştirilmiş bir konjonktür ya da sistem bulunmamaktadır. Her alim kendi çapında bu hususlara riayet etmiş, hassasiyet göstermişlerdir.
Tevilin Kısımları
Tıpkı tercümede olduğu gibi tevilin de kısımları bulunmaktadır. Birbirlerinden farklı olan bu tevil yolları: beyani, irfani ve burhani olarak üçe ayrılmaktadır.
Beyani Tevil
Beyani tevil, Arap dil ve edebiyatını kullanılarak yapılan bir tevil türüdür. Genellikle fakihler, müfessirler ve dilciler kullanmaktadır. Diğer taraftan İslami ilimler içerisinde en fazla kullanılan tevil metodu da budur. Beyani tevil bir tür içtihattır. İlahi iradeyi anlayabilmek adına yapılır. Fakat bu içtihat kişisel bir tercihle yapıldığı için inkâr edilemez değildir. Yani beyani tevil dogmatik değil, redde açık bir yapıya sahiptir. Çünkü zanni bilgi ifade eder. Ulemanın Kuran’daki “ayn” kelimesini ilim ve hiraset, “istiva” kelimesini hakimiyet ve saltanat olarak yorumlaması beyani tevilin örnekleridir.
İrfani Tevil
Mutasavvıflar tarafından kullanılan bir türdür. Sezgi, keşif ve ilham vasıtasıyla ortaya çıkan bilgiler için irfani tevil kavramı kullanılır. Mutasavvıflar; tedebbür, teemmül, tefekkür ve tezekkür ederek naslar üzerinde bazı ilhami manalara ulaşırlar. Fakat bu tevillerin beyani tevile göre durumu çok daha sübjektiftir. Doğrulanabilir, ispat edilebilir hatta bir başkası tarafından kabul edilebilir değildir. Dolayısıyla bilgi değerinin çok düşük olması nedeniyle ulema tarafından asla kabul edilmemiştir.
Burhani Tevil
Adından da anlaşılacağı üzere genellikle filozoflar tarafından kullanılan bir tevil türüdür. Fakat bu tevilin kuramcısı ve tatbik edicisi İbn Rüşd’tür (ö.595/1198). İbni Rüşd bu tevil yolunu, nasların zahirine ters düşmeyecek şekilde yorumlamak olarak tarif etmiştir. Ona göre nas ve akıl hiçbir şekilde çatışmaz. Daima uyum içindedirler. Fakat kimi zaman yüzeysel bir çatışma görülebilir. Bu noktada akılla, nas arasındaki uyumu sağlayabilmek adına tevil yapılması gerekir. Fakat bu tevilin her ne kadar merkez noktası akıl olsa da, tevil ile zuhur edecek mananın, lafzın asıl anlamı ile çelişki içinde olmaması gerekmektedir.
İslam tarihinde Kuran üzerinde yapılan her ameliyenin bir tevil olduğunu iddia edenler de çıkmıştır. İmam Maturidi (ö.333/944) bunlardan ilkidir. Bu sebepler tefsirinin ismini Tevilatü’l-Kur’an koymuştur. Gerçekten de tevil ve tefsir arasında ciddi farklar bulunmaktadır.
Bu makaleyi okuyanlar için tavsiye yazı: “Tevil ve Tefsir Arasındaki Farklar“
Referanslar
[1]https://islamansiklopedisi.org.tr/tevil
[2]https://www.almaany.com/ar/dict/ar-ar/%D8%A7%D9%88%D9%84/
[3]https://islamansiklopedisi.org.tr/ehl-i-sunnet
[4]https://islamansiklopedisi.org.tr/mecaz
[5]https://islamansiklopedisi.org.tr/nas
[6]https://islamansiklopedisi.org.tr/delil
[7]https://murselahiskali.wordpress.com/2015/05/25/kurani-yorumlamak/
[8]https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-rusd–torun
[9]https://islamansiklopedisi.org.tr/maturidi
[10]https://islamansiklopedisi.org.tr/tevilatul-kuran