e-Medrese

Ölümsüzler Fihristi -2-

12.09.2020

GAZALİ

Amelde Şafii. İtikatta Eşari. En meşhur hocası İmam-ı Harameyn el-Cüveyni. Hem imam, hem feylesof, hem de sûfi. Nizamiye’nin baş müderrisi. Büyük Selçuklu’nun Şark’ın afakını sardığı dönemdi. Melikşah kılıçla atlas biçerken o kalemle kaftan dikerdi. Din ilimlerini ihya, uçarı feylosofları tenkit etti. Hakikat aklın değil sezginin avuçlarında gizli derdi. Doğu ve Batı semalarında heybetle gürledi. Doğduğu şehir Tus’ta terk-i dünya eyledi.

BİRÛNİ

Alberuni ya da Aliboron diye tanınır garpta. İlgi alanı astronomi, matematik, coğrafya. Ömrü geçti bir eli yağda diğeri balda. Zahmetsiz bir hayat yaşadı görklü saraylarda. Döneminde yoktur onu geçen itibarda. Hindistan seferinde Gazneli’nin sağ yanında. “Tahkik ma li’l Hind”i başyapıttır hala. Farisi’dir ama ırk ehemmiyetsizdir nazarında. Bir dehadır riyazatta. Ama kalem oynatmadığı alan kalmadı ulum-u mevcudatta. Bildiği diller Sanskritçe, Farsça, Arapça. “Evrensel Dahi” lakabını verdi UNESCO ona. Vefatının üzerinden bin yıl geçti ama. Hala yaşıyor sanki aramızda.

İBNİ HALDUN

Serin ve mistik bir Tunus akşamında, tek gözü kör bedevi bir hekimin elinde geldi dünyaya. Gül bahçelerinde gezer, kuş beslerdi çocukluğunda. Melik İbni İshak’ın kâtip yardımcısıydı genç yaşında. Hatta Melik’le sefere çıktı bir defasında. Döndüğünde kaybetmişti anne babasını Tunus vebasında. Bundan sebep giydi beyaz esvabını, katıldı bedevilerin arasına. İbni İshak yine çağırdı onu yanına, Gırnata’ya. Gitti ama iftiraya uğradı sarayda. Bu sefer kovuldu ve himayesiz kaldı ortada. Harabe bir kale buldu, sığındı selüloz kokan surlarına. Ne garip ki “Mukaddime”yi yazdı bu mekânda. Çağını aşan bir dahiydi haddi zatında. Fakat kıymet bulmadı camiayı Arap’ta. Nihayet Osmanlı zamanında, sahip çıktı ona Kâtip Çelebi, Nâimâ, Ahmet Cevdet Paşa.

İBNİ HACER

İlim, fazilet ve edep sahibi bir aileye mensup idi. Doğduğu şehir Kahire’ydi. Küçük yaşta ailesini kaybetti. Eğitimini baba dostları üstlendi. Daha dokuz yaşında Kuran hıfzını itmam eyledi. On ikisinde Mekke’ye gitti. Şehir şehir rıhle etti. Emiru’l Mü’minin fi’l-Hadis lakabı idi. Fıkıh, tefsir ve lügatta söz sahibiydi. Fethu’l-Bari’yi 25 yılda telif etti. Eseri o daha ölmeden ün belledi. Kahire’de doğdu yine Kahire’de dar-ı bekaya irtihal eyledi.

FARABİ

Felsefe, mantık, psikoloji ve siyasette otoritedir. Kindi’nin halefi, İbni Sina’nın selefidir. Lakabı Muallim-i Sani’dir. Türki yahut Farisi’dir. Lakin dili Arabi’dir. Gezdiği beldeler Bağdat, Mısır, Halep’tir. Hânedân-ı Hamdâni ona kefildir. Aristo’nun hem şakirdi hem şarihidir. Bu meyanda Meşşâi’dir. Aynı zamanda sûfi meşreplidir. Sessizlik, sükûnet nedimidir. Mûsiki meclislerinin müdâvimidir. “El-Medinetü’l-Fadıla” şaheseridir. Maymonides der ki; “bir büyük adamdır Farabi, yazdıkları okunmalı dâimi.”

Latest posts by emedrese (see all)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

eMedrese bir İlmiye Vakfı projesidir.