Ana Hatlarıyla Yahudilik
Ana Hatlarıyla Yahudilik
İçindekiler
Yahudilik Dininin Kutsal Metinleri

Yahudi Kutsal Kitabı: Tanah
Yahudi kutsal kitabı Tanah üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar Tora, Neviim ve Ketuvim bölümlerinin baş harflerin kısaltılmasıdır (Tanak). K harfi İbranicede sona geldiğinde ses değişimine uğrayarak h olarak okunduğu için Tanah olarak bilinmektedir.
a-Tevrat (5 Kitap)
Tanah’taki bölümlerden en kutsal olanı İbranice Tora olarak bilinen Tevrat kısmıdır. Hz. Musa’ya Sina’da verildiği vahiy olarak bilinmektedir. Orta çağda Tanah’ın tamamını ifade etmek için de Tevrat ismi kullanılmıştır. Tora’da yer alan kitapların içerikleri şu şekildedir:
Tekvin (Yaratılış): Dünyanın yaratılışından başlamakta, Nuh Tufanı, İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf dönemlerini anlatmaktadır.
Çıkış: İsrailoğulları’nın Mısır’daki köleliklerini, Tanrının Hz. Musa’yı görevlendirmesini, Mısırlılara gösterilen mucizeleri, İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarını, Sina’da 10 Emirin verilişini ve İsrailoğulları’nın buzağıya tapmalarını anlatmaktadır. Bu kitapta Ayrıca Şabat kuralları ve Toplanma Çadırı ile ilgili bilgiler de yer almaktadır.
Levililer: Bu kitabın ana temasını Kohenlerin ve Levililerin görevleriyle ilgili bilgiler oluşturmaktadır. Sunular, eti yenen ve yenmeyen hayvanlar, yiyeceklerle ilgili kurallar, yasak cinsel ilişkiler, kefaret uygulamaları, emir ve yasaklara uyup uymama karşısında vaatler ve tehditler bu kitapta yer almaktadır.
Sayılar: İsrailoğulları’nın çöldeki yaşamları hakkında bilgi verir. İsrailoğulları arasında yapılan ilk nüfus sayımı, Levililerin görevleri, kabilelerin yerleşme düzenleri, Rabbe sunulan armağanlar, İsrailoğulları’nın çöl hayatından şikâyet etmeleri, bıldırcın eti gönderilmesi, Kenan ülkesine casuslar gönderilerek keşif yaptırılması, Karun ve adamlarının Musa ve Harun’a[16] isyan etmesi, Harun’un ölümü ve Bel’am kıssası bu kitapta yer almaktadır.
Tesniye: Bu kitap Çıkış, Levililer ve Sayılar kitaplarının bir özeti şeklindedir. Musa ve İsrailoğulları’nın Tanrı’nın kendileri için yaptıklarını hatırlatmaktadır. On Emir küçük farklılıklarla burada da tekrar edilmektedir. Tanrının emirlerinin tutulması durumunda her türlü bereketin geleceği, tutulmaması durumunda da her türlü bela ve musibetin İsrailoğulları’nın başından eksik olmayacağı vurgulanmaktadır. Yeşu’nun Musa’nın yerine İsrailoğulları’nın başına geçtiği bizzat Musa tarafından ilan edilmekte ve kitap Musa’nın ölümü ile son bulmaktadır.
b-Neviim (8 Kitap)
Yeşu, Hakimler, Samuel, Krallar, İşaya, Yeremya, Hezekiel, Trey Asar. (12 anlamına Trey Asar 12 peygambere ait kitaplar için kullanılan şemsiye bir isimdir. Bu 12 kitap Tanah külliyatında tek bir kitap olarak kabul edilmektedir.)
c-Ketuvim (11 Kitap)
Mezmurlar (Zebur), Meseller (özdeyişler), Neşideler neşidesi (Ezgiler ezgisi), Rut, Mersiyeler (Ağıtlar), Vaiz, Ester, Daniel, Ezra-Nehemya, Tarihler. Kur’an’da Davud’a verildiği söylenen Zebur, Ketuvim bölümünde yer almakta olup şiir formunda bir metindir.
Tanah’ın Tora kısmının Sina’da doğrudan Tanrı tarafından Musa’ya verildiğine inanılmaktadır. Geleneksel Yahudi inancına göre Tevrat hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Her ne kadar Neviim ve Ketuvim bölümü de vahiy mahsulü sayılıp kutsal kabul edilse de, Tevrat ile diğer 2 bölüm arasında derece farkı bulunmaktadır. Tanah’ın bugünkü şeklini alması MS 100 yılı civarında Filistin’deki Yavne şehrinde, Yahudi bilginlerin kararı ile gerçekleşmiştir.
Tanah’ın eski çevirisi Septuagint olarak bilinen Yetmişler Çevirisi’dir. Mısır’a hâkim olan Helen devleti Ptolemilerin kralı II. Ptolemi’nin ricası üzerine İskenderiye Yahudi cemaati tarafından Grekçe konuşan Yahudiler için hazırlanmıştır.
Rivayete göre birbirinden habersiz 70 Yahudi alim ayrı ayrı odalarda Tanah’ı tercüme etmişler ve hepsinin tercümesi de kelimesi kelimesine birbirini tutmuştur. Bu sebeple de bu çeviriye Yetmişler Çevirisi denilmektedir. Tanah’ın Türkçeye ilk çevirisi Yahudi kökenli Yahya b. İshak tarafından 1661’de tamamlanmıştır.
Sözlü Tora

Geleneksel Yahudi inanışına göre Sina’da Musa’ya biri yazılı diğeri sözlü olmak üzere iki Tevrat verilmiştir. Yazılı Tevrat bugün Yahudi kutsal kitabı Tevrat, sözlü Tevrat ise genellikle Mişna (Mişnah) ve Gemara (Talmud) olarak bilinmektedir.
Yahudi inancına göre Tanrı, Musa’ya Tevrat’ı verirken Tevrat’ın açıklamasını da şifahi olarak aktarmıştır. Musa bu açıklamaları yanındaki Yeşu’ya iletmiş o da kavmin ileri gelenlerine söylemiştir. Tevrat’ın bu açıklamaları bu şekilde nesilden nesile Yahudi din bilginleri aracılığı ile aktarılmıştır. Buna sözlü Tevrat denilmektedir.
Aktarılan bu bilgiler MS 200’lü yılların başında Filistin topraklarında Yehuda ha-Nasi isimli Yahudi bir bilgin tarafından yazıya geçirilmiştir. Derlenen bu esere Mişna denilmektedir. Dili İbranice olan Mişna’da 6 bölüm bulunmaktadır:
1-Zeraim: Ziraatla İlgili Hükümler.
2-Moed: Şabat ve Bayramlarla İlgili Hükümler.
3-Naşim: Evlilikte Boşanma ile İlgili Hükümler.
4-Nezikin: Sivil ve Ceza Hukuku ile İlgili Hükümler.
5-Kodaşim: Kurban ve Diğer Ritüellerle İlgili Hükümler.
6-Taharot: Temizlik ve Necaset ile İlgili Hükümler.
Mişna’da yer alan açıklamalar üzerine Filistin ve Babil’de bulunan Yahudi alimler yorum ve şerhler yaptılar. Mişna’daki metinlere yapılan bu açıklamalara gemara denilmektedir. Filistin’deki alimler tarafından yapılan Filistin Kudüs Gemarası (Filistin Talmudu), Babildeki alimler tarafından yapılana ise Babil Gemarası (Babil Talmudu) adı verilmiştir. Babil Talmudu Kudüs Talmuduna kıyasla daha hacimlidir ve Yahudiler arasında daha önemli ve saygın bir yere sahiptir.
Yahudi Dini Literatürü

Yahudi dini literatürü arasında Midraşlar, Halaha kitapları, Responsolar ve Tevrat tefsirleri öne çıkmaktadır. Midraşlar çok farklı türlerdeki dini metinlerdir. Bazıları Tanah’ın bir kitabına tefsir özelliği taşırken bazısı menkıbe türü bazısı da mistik bir çalışma özelliğine sahiptir. Halaha veya Agada türü Midraşlar mevcuttur. Halaha, hukuka ve uygulamaya yönelik anlatımlar iken agada menkıbevi hikâyeler ve inanç konularına yöneliktir.
Yahudi dini literatüründe öne çıkan bir diğer tür de dini hukuka dair kitaplardır. Bu eserlerden en kapsamlı ve en sistemli olanı MişneTora’dır. Bugün Yahudiler tarafından temel ilmihal eseri olarak kullanılır. ŞulhanAruh daha pratik ve hayatın içinden konuları esas alınmakta ve yürürlükten kalkmış uygulamalara değinmektedir. Mişne Tora mabetteki kurban ibadetinden Mesih’in gelişine kadar gündelik hayatta karşılaşılmayan hususları da ele almaktadır.
Tevrat tefsirleri İslam sonrası dönemde ortaya çıkmıştır. Yahudiler arasında en meşhur müfessir Rabbi Şlomo Yitshaki’dir.
Yahudi Mistik Düşüncesi: Kabala
“Kabul etmek, almak” anlamına gelen Kabala, bir hocadan/üstattan şifahi olarak aktarılan bilgiler için kullanılmaktadır. Yahudi mistisizmi olarak bilinen Kabala 13. yüzyılda İspanya Yahudileri arasında ortaya çıkmıştır.
Temel İnanç Esasları
İbn Meymun’dan iman esasları lisesi 13 maddeden oluşmakta olup şunları içermektedir:
1-Tanrı vardır.
2-Tanrı birdir.
3-Tanrı bir cisim ve bedene sahip değildir.
4-Tanrı ezelidir.
5-Tanrı tapınmaya layık tek varlıktır.
6-Peygamberlik haktır.
7-Hz. Musa Tanrının peygamberidir ve peygamberlerin en büyüğüdür.
8-Tevrat, Tanrıdan gelen vahiydir.
9-Tevrat, nesh edilmemiştir ve hükümleri bakidir.
10-Tanrı insanoğlunun fiillerini bilir ve kaydeder.
11-Tanrı, Tevrat’ın emirlerini yerine getirenleri ödüllendirecek, yasaklarını yapanları cezalandıracaktır.
12-Mesih gelecektir.
13-Ölülerin diriltilmesi haktır.
Tanrı
Yahudilikte tanrı, milli bir öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Tevrat’ta sıklıkla İbrahim, İshak ve Yakub’un Tanrısı şeklinde İbrani atalarına atıflar mevcuttur. Tevrat’ta genelde kabile Tanrısı görünümü mevcuttur. Tevrat’ta Tanrının İsrailoğulları’na yönelik muamelesi baba evlat ilişkisi gibidir. Tevrat’taki Tanrı tasvirlerinde yoğun antropomorfizm (cismanilik ve insani özellikler) görülmektedir. Yahudi alimler bunu mecaz olarak yorumlanmaktadır. İsrailoğulları tarihinde puta tapıcılık da sık sık karşılaşılan bir durum olmuştur. Bunun en meşhuru Mısır çıkışı sonrasında çölde buzağı heykeline tapınmasıdır.
Tanrının İsimleri
Yahve: Tanrının en önemli ismidir. Tam olarak telaffuzu bilinmemektedir. Yehova olarak telaffuz edenler de mevcuttur. “Var olmak, mevcut olmak” gibi kök anlamlarına sahiptir. İslam geleneğindeki Hayy ve Kayyum isimlerine tekabül etmektedir. Tevrat okurken Yahve yazan yerler telaffuz edilmez. Bunun yerine Adonay veya Elohim gibi isimler okunur. Bu isim ilk olarak Sina vahyinde ortaya çıkmıştır.
Adonay: “Efendim” anlamına gelmektedir. Yahudi geleneğinde kutsal kabul edilen isimlerden biridir. Bazen Yahve Adonay şeklinde bir arada kullanılmaktadır.
Elohim: Tanrı anlamında en yaygın kullanılan isimdir. Tevrat’ın ilk cümlesinde “Tanrı başlangıçta yeri ve göğü yarattı.” cümlesindeki Tanrı kelimesi Elohim ile ifade edilmiştir. “El” ve “Eloha” isimleri de Tanrı anlamında kullanılmaktadır. Elohim kelimesi literal olarak çoğul formda olup Tanrılar anlamına gelmektedir. Gelenekte azamet ve iktidar duygusundan ötürü Kur’an’daki “Biz yarattık, biz indirdik” türü çoğul ifadelerde olduğu gibi çoğul formda kullanıldığı söylenmektedir.
Sıvaot: Ordular anlamına gelmektedir. Bununla semavi ordular sahibi Tanrı kastedilmektedir.
Şaaday: Her şeye gücü yeten anlamına gelmektedir. Kur’an’daki Kadir ismine tekabül etmektedir.
Bu isimlerin kutsal metin dışında bir yere yazılması, yazılıysa silinmesi yasaklanmıştır. Bu isimlerin yazımı ile ilgili hassasiyetten ötürü Orta çağda ve günümüzde bazı metinlerde isimlerin bir harfi değiştirilerek yazılmaktadır. Örneğin y-h-v-h harflerinden oluşan Yahve ismi ykvk, Elohim ismi Elokim veya Elodim; İngilizce God ismi de G-d şeklinde yazılarak bu hassasiyet gösterilmektedir.
Seçilmişlik İnancı

Tanrı Tevrat’ta İbrahim’e kendisini ve soyunu seçtiğini belirtmiştir. “Yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti” “Tanrınız Rab, sizi övgüde, ünde, onurda yarattığı bütün uluslardan üstün kılacağını, verdiği söz uyarınca kendisi için kutsal bir halk olacağınızı açıkladı.” Yahudilerin seçilmişlik düşüncesinde insanlık Yahudiler ve ötekiler şeklinde ayrılmıştır. Seçilmişliğin ayrılmaz nişanelerinden biri de ahittir. Yahudi geleneğine göre tanrı insanlarla ve İsrailoğulları’yla ahitler yapmıştır. Nuh’la ahit yapan tanrı, ahdin sembolü olarak gökkuşağını seçmiştir. Sonra İbrahim’le ahit yapan tanrı ahdin sembolü olarak sünneti tesis etmiştir. Tanrı daha sonra Musa ile ahit yapmış ve ahdin sembolü olarak Şabat belirlenmiştir.
İbrani ataları döneminde İsrailoğulları’nın seçilmişliği diğer milletlerden farklı olarak putperest olmamaları ve tevhit anlayışını üstlenmelerine dayanmaktaydı. Bir diğer ifadeyle buradaki seçilmişlik etnik bir seçilmişlik değil manevi bir seçilmişliktir. Bu manevi mirası devam ettiren her millet bu üstünlüğü hak edecektir fakat İsrailoğulları tarih boyunca bu manevi misyonu etnik temelli olarak düşünerek kendilerine verilen lütuf ve ihsanları Tanrı ile İsrailoğulları arasında mecburi ve koparılması imkânsız bir ilişki olarak değerlendirilmiştir.
Kutsal Toprak Düşüncesi

Genel olarak Filistin toprakları özel olarak da Kudüs Yahudilikte kutsal kabul edilmektedir. Kudüs Tanah’ta Şalem, Yeruşalayim, Moriya ve Yevus isimleri ile zikredilmektedir. Arz-ı mev’ud ifadesi vaat edilmiş toprak olup toprağın kutsallığı ondan ziyade bir vaade işaret etmektedir. Vaat edilmiş Toprak ifadesi kalıp olarak günümüzde çok yaygın olsa da klasik kaynaklarda doğrudan böyle bir ifadeye rastlanmamaktadır. Arz-ı mev’ud ifadesine yakın bir ifade Kur’an’da “el Ardal Mukaddes” şeklinde yer almaktadır. Buradaki Arz-ı Mukaddes ifadesi Hz. Musa’nın ağzından İsrailoğulları’na yönelik söylenmektedir. Allah’ın bu toprakları İsrailoğulları’na takdir ettiği şeklindeki ifade dönemin Müslümanları olarak İsrailoğulları’nın bu nimetlere mazhar olması şeklinde anlaşılmaktadır.
Seçilmişlik düşüncesinde olduğu gibi burada da bu ifadeler tevhit davasını omuzlayan dönemin Müslümanları olan İsrailoğulları için söylenmiştir. Yahudilikte gerek kurban ibadeti gerekse zirai ürünlerle ilgili kurallar Filistin toprakları ve mabetle ilgilidir. Benzer şekilde Pesah, Şavuot ve Sukot bayramları Hac bayramları olarak kabul edilmekte olup her yetişkin Yahudi erkeğin bu bayramlarda Kudüs’e gitmesi gerekmektedir. Kısacası Yahudiliğin bütün birimleri ile yaşanabileceği tek mekân olduğu için Kudüs, Yahudiliğin ayrılmaz bir parçası olarak görülmektedir.
Peygamberlik

Yahudilikte ilk Peygamber Hz. İbrahim, son peygamber Malaki’dir. Yahudilere göre 48 erkek 7 kadın peygamber gelmiştir. Yahudi inancına göre Yahudiler dışındaki milletlerden de peygamberler gelmiştir. Yahudi geleneğinde en büyük Peygamber Hz. Musa’dır. Hz. Musa’nın peygamberliği diğer İsrail peygamberlerinin peygamberliklerinden 4 farkla ayrılmaktadır:
Hz. Musa Tanrı ile aracısız görüşmüştür. Tanrı diğer peygamberlerle aracı vasıtasıyla temas kurmuştur. Her peygambere vahiy rüyasında veya müşahede şeklinde gelirken Hz. Musa bilinci yerinde, uyanıkken, herhangi bir sembolik sahne izlettirmeksizin, doğrudan vahye muhatap olmuştur.
Müşahede şeklinde ya da bir melek aracılığıyla peygambere vahiy geldiğinde bünyeleri sarsılır, vahyin şiddetinden bedenleri titrer ve bitkin düşerlerdi. Fakat Hz. Musa herhangi bir sıkıntı ve yorgunluk hissetmeden vahiy almıştır. Bütün peygamberlere vahiy kendi isteklerine göre değil tanrının dilemesine göre gelir. Peygamber yeni vahyin ne zaman geleceğini bilmez. Hz. Musa ise istediği zaman Tanrı ile iletişime geçmiştir.
Yahudi tarihinde bazen aynı aileden kişiler aynı zaman diliminde peygamberlik yapmışlardır. Hz. Musa-Hz. Harun bunun en güzel örneğidir. Her ne kadar Davut ve Süleyman’a gelenekte peygamberlik atfedilse de onlar peygamberden ziyade kral rolleriyle ön plandadır. Yahudi düşüncesinde Davut ve Süleyman, Yahudilere en parlak dönemleri yaşatan iki değerli kraldır. Hz. İsa ve Hz. Muhammed’i de peygamber olarak kabul etmezler. Hz. İsa’nın zina mahsulü olduğunu kabul eden Yahudiler Hz. İsa’ya yalancı peygamber ve sahte Mesih muamelesi yapmaktadırlar. Ayrıca Yahudiler Hz. İsa’nın zina mahsulü olduğunu iddia edip babasız dünyaya geldiğine inanmamaktadır. Kur’an onların bu iftiraları sebebiyle lanetlendiklerini belirtmektedir. Kur’an ayrıca Yahudilerin peygamber öldürdüklerinden bahsetmektedir.
Mesih Beklentisi
Yahudiler Davud soyundan bir Mesih beklemektedirler. Yahudilerin beklediği Mesih’in 2 temel görevi olacaktır: Birincisi dünya üzerindeki Yahudileri kutsal topraklarda toplamak diğeri de mabedin yeniden inşa edilmesine öncülük etmektir. Yahudi dini literatüründe Mesih’in dini yönünden ziyade siyasi yönü daha ağır basmaktadır. Bir diğer ifadeyle Mesih bir kral rolünü icra edilecektir. Geleneksel Yahudi düşüncesine göre Davud soyundan gelecek Mesih’ten önce Yusuf soyundan bir Mesih çıkacaktır. Bu Mesih, Davud soyundan gelecek Mesih’e zemin hazırlayacaktır. Fakat Yusuf oğlu Mesih Yahudilerin düşmanları tarafından öldürülecektir.
Yahudi inanışına göre Gog ve Magog ahir zamanda İsrail topraklarına saldıracaktır. Kur’an’da Yecüc ve Mecüc olarak geçen Gog ve Magog, Yahudi inanışına göre 70 milletten oluşan bir şer ordusudur ve ahir zamanda Yahudileri yok etmek üzere İsrail’e saldıracaktır. Fakat Tanrı Gog ve Magog’u yok edecek ve Yahudileri koruyacaktır. Böylece bütün dünya milletleri Yahudilerin Tanrının koruması altında olduğunu ve yok edilemeyeceklerini bilecektir.
Yahudi dini literatüründe ahir zamanda ortaya çıkaracak Armilus adlı bir karakterden de bahsedilmektedir. Armilus İslam kaynaklarında Deccal’e tekabül etmektedir. Armilus Yahudilerin baş düşmanı olan bir kral olarak resmedilmektedir. Kaynaklarda Yahudilere yönelik büyük katliamlar yapacağı nakledilen Armilus’un Yusuf oğlu Mesihi öldüreceği yazılmaktadır. Daha sonra Davud oğlu Mesih gelecek ve Armilus’u öldürecektir. Kaynaklarda Armilus’un Roma’dan çıkacağı belirtilmektedir. Bunun temel sebebi bu metinlerin Roma İmparatorluğu altında baskı gören Yahudiler tarafından yazılmasıdır. İlginç bir şekilde Yahudi kaynaklarında Mesih’in de Roma’dan çıkacağı düşüncesi hakimdir.
Ahiret İnancı

Tevrat’ta ahiret inancından bahsedilmemektedir. Tanrı, Tesniye 28. bölümde İsrailoğulları’nın Tanrının verdiği emirleri yerine getirmeleri durumunda kutsanacaklarından, emirlerin tutulmaması durumunda lanetleneceklerinden bahsetmektedir. Ceza ve mükafat tamamen bu dünyada karşılıkları olan olgular olup cennetin nimetlere kavuşma ya da cehennem ateşiyle tehdit türünden ifadeler yoktur. Bazı araştırmacılar bunu dönemin Ortadoğu’daki hâkim inançları çerçevesinde açıklayarak insanlığın somut inançlardan soyut alem tasavvuruna hazır olmadığı şeklinde izah edilmektedir.
Yahudilerin ruh ve beden ayrımı yaparak ölümden sonra ruhun canlı kalmaya devam ettiği şeklindeki görüşe, Yunan ve Pers düşüncelerinden etkilenerek ulaştıkları düşünülmektedir. Buna göre Antik Yunan’da ruhun ölümsüz olup olmadığı, mükafat ve cezanın ruhla mı bedenle mi yoksa her ikisiyle mi olduğu şeklindeki tartışmalar farklı şekillerde Yahudi düşüncesine yansımıştır. O dönemdeki tartışmalarda Ferisiler, ruhu ve ölümsüzlüğü kabul ederek ahirete inanmışlar, Sadukiler ise Tevrat’ta açık atıf olmadığı için dua ve ahirete inanmamışlardır.
Yahudi alimler arasında Mesih dönemi ile gelecek alem düşüncesi noktasında netlik yoktur. Bazı alimler Mesih’in gelişi ile birlikte gelecek dünya hayatının başladığını öne sürerken bazısı da Mesih dönemi sona erdikten sonra ahiret hayatının başlayacağını düşünmektedir. Bu sebeple Mesih döneminin dünya hayatının son safhası mı yoksa gelecek hayatın ilk aşamasında olduğu noktasında tartışmalar mevcuttur.
Temel İbadetler
Dua

Yahudilikte günde 3 kez ibadet edilir. Bunlar şaharit (sabah), minha (ikindi) ve arvit (akşam) ibadetidir. Geleneksel Yahudi inancına göre sabah ibadetini İbrahim’in, ikindi ibadetini İshak’ın, akşam ibadetini ise Yakup’un başladığına inanılmaktadır. Bayram günlerinde bu üç ibadete ek olarak musaf (ek) adlı bir ibadet daha ilave edilir ve 4 vakit ibadet yapılır. Yom Kippur’da ise bu 4 vakte ilaveten Neila (kapanış) adlı bir ibadet daha ilave edilir ve beş vakit ibadet edilir. İbadetlerde minyan adı verilen 10 Yahudi erkekten oluşan bir cemaatin hazır bulunması gerekmektedir. İbadetlerde okunan dualarda genellikle tanrıyı tespih ve takdis ederek ona şükredilir ve ondan bağışlanma dilenir. Yahudi dua geleneğinde en meşhur dua Şema’ Yisrael (Dinle ey İsrail) duasıdır. Bu dua tesniye ve sayılar bölümündeki metinlerin birleştirilmesinden oluşur. Dua kitaplarına sidur adı verilir.
Zekât
a-Sadaka: Tsedaka, sadaka kelimesinin İbranicesidir. Yahudilikte tsedaka kavramı İslam’daki hem zekâtı hem de sadakayı kapsamaktadır. Yahudilikteki tsedaka anlayışında maddi durumu iyi olmayanlar da kendi imkânları nispetinde tsedaka vermelidir. Tsedaka uygulamasında önemli olan bu görevi bir şekilde yerine getirmektir. Verilecek miktarının sabit olmaması, veriliş periyodunun net olmaması ve zengin fakir ayrımı yapılmadan herkese emredilmesi yönleri ile zekâttan ayrılmaktadır.
b-Öşür: Ondalık anlamına gelen maaser kelimesi Türkçede öşür olarak kullanılmaktadır. Ondalık verme uygulaması mallarda ve parada değil sadece zirai ürünlerde geçerlidir. Bu yönüyle İslam’daki öşür uygulamasına denk gelmektedir. Fakat uygulamada farklılıklar mevcuttur. En temel farklılık maaser uygulamasının sadece İsrail topraklarındaki zirai ürünlerde geçerli oluşudur. Bu uygulama zaman içerisinde tamamen sona ermiştir.
Oruç
Tevrat’ta yer alan tek oruç Yom Kippur orucudur. Bunun dışında Neviim bölümünde 4 farklı oruçtan da bahsedilmektedir. Bu 4 oruçtan en önemlisi mabedin yıkıldığı günün anısına İbrani takvimine göre Av ayının 9’unda tutulan oruçtur. Bunlardan başka Yahudilerin Gedalya orucu, Ester orucu vardır. Yom Kippur ve mabedin yıkılmasının anısına Av ayının 9’unda tutulan oruçlar gün batımından hemen önce başlayıp diğer gün batımından sonra yıldızların görünmesine kadar yaklaşık 25 saat sürer. Diğer oruçlar ise şafaktan gün batımına kadar sadece gündüz tutulur.

Hac
Pesah, Şavuot., Sukot bayramlarında yetişkin erkeklerin mabedi ziyaret etmeleri gerektiği belirtilmektedir. Mabedin yıkılmasıyla birlikte bu ibadetler sona ermiştir.
Kurban
İşlenen suçların durumuna göre ya da bayramdaki ritüeller gereği farklı türde kurbanlar kesilmekte idi. Bazı kurbanların hepsi ateşte yakılırken bazılarını da sadece Kohenler yiyebilmekteydi. Kurbanlardan bazısı şükran ifadesi olurken bazısı da büyük küçük günahlar veya adak için sunulan kurbanlardı. Kurbanın türüne göre boğa, keçi, koç, kuzu, güvercin gibi farklı hayvanlar kesilmekteydi. Mabedin yıkılması ile birlikte kurban uygulaması da sona erdi. Hahamlar kurban ibadetinin yerini Tevrat çalışması ve günlük ibadetlerle doldurdular. Ortodoks Yahudiler, Mesih’in gelip Mabedi üçüncü kez inşa etmesi ile kurban ibadetinin yeniden başlayacağına inanmaktadırlar.
Dini Temizlik
a-Mikve
Dini anlamda kirli sayılan insanların içine dalarak yıkandıkları ve manevi kirlerden arındıkları küçük havuza mikve denilmektedir. Mikvede kullanılan su yağmur veya kar suyu olmalıdır. Evli kadınların adet dönemlerinin bitiminde, doğum yaptıktan sonra ve Yahudi olmayan birisi Yahudiliğe geçmek istediğinde mikveye girmesi gerekmektedir.
b-Netilat Yadayim
Elleri yıkama anlamına gelmektedir. Yahudilikte en genel temizlenme yöntemlerinden birisidir. Tırnak kesiminden sonra, uykudan kalkınca, ayakkabıları çıkarınca, cinsel ilişki sonrasında, cenaze töreninden sonra, yemek sonrasında ve sofraya oturmadan önce ellerin yıkanması gerekmektedir.
Mabet Mefhumu ve Dini Objeler
Mabet

Erken dönem İsrail tarihinde Tanrıya ibadet maksatlı belirli bir mekân olmadığı görülmektedir. Özellikle İbrahim ve Yakup örneklerinde belli tecrübelerin yaşandığı yerlere sunak dikme şeklinde bir uygulamaya rastlanmaktadır. Hz. Musa zamanında da çöl hayatı sırasında “Toplanma Çadırının” bir nevi seyyar mabet görevi gördüğü anlaşılmaktadır.
Sabit bir yapı olarak Mabedi kültürünün Hz. Süleyman döneminde ortaya çıktığı görülmektedir. Kudüs’te Hz. Süleyman tarafından yaklaşık MÖ 970 yılında inşa edilen mabet, Yahudi geleneğinde Beyt ha-Mikdaş (Beyt-i Makdis/Mescid-i Aksa/Süleyman Mabedi) olarak bilinmektedir. Süleyman’ın yaptırdığı mabet MÖ 586 yılında Babil Kralı Nebukadnatsar tarafından yıkıldı. “Mabedin yapıldığı MÖ 970 yılından yıkıldığı MÖ 586 yılına kadar olan süreye I. Mabed Dönemi denilmektedir.”
Nebukadnatsar tarafından Babil’e sürülen Yahudiler, Babil krallığının yıkılmasından sonra tekrar Kudüs’e dönerek MÖ 515 yılında mabedi ikinci kez inşa ettiler. Bu mabet de MS 70 yılında Roma ordusunun komutanı Titus tarafından yıkıldı. “MÖ 515 ve MS 70 yılları arasına II. Mabed dönemi denilmektedir”. Mabed MS 70 yılında yıkılmasından sonra günümüze kadar bir daha yapılmadı. Yahudiler Ağlama Duvarı ya da Batı Duvarı denen duvarın Süleyman mabedinden kaldığına inanarak önünde dua ederler.
Mabedin içerisinde en kutsal bölüm olarak bilinen kodeş ha-kodaşim (kutsallar kutsalı) mevcuttu. Başkohen Yom Kippur da bu bölmeye girerek Yahve ismini telaffuz ederdi. Kohenler ve Levililer Yahudilikteki din adamları sınıfı olup mabette görev yapmaktaydılar. Levililer Hz.Yakub’un oğlu Levi’nin soyundan gelen insanlardır ve Tanrı tarafından dini hizmet için seçilmişlerdir. Kohenler ise Levililerin Harun soyundan gelen neslidir.

Kohenler ibadetlerin icrasından sorumlu iken Levililer temizlik, tertip, düzen ve ilahi söyleme gibi konulardan sorumluydular. Kabaca bir benzetme ile kohenler imamlara levililer de müezzin/kayyımlara denk gelmektedir. Mabedin yıkılmasıyla birlikte sinagoglar aktif bir ibadet merkezi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Sinagoglar mabedin yerini alsa da kurban ibadeti gibi sadece ve sadece mabette yapılabilen ibadetler sona erdi. Yahudi alimler bunun yerine sinagoglarda Tevrat eğitimlerini ve duaları sistemli bir hale getirdiler.
Filistin toprakları dışındaki Yahudilerin ibadet edecekleri zaman Filistin topraklarına, Filistin toprakları içerisindekilerin Kudüs’e, Kudüs’tekilerin mabede, mabettekilerin de kutsallar kutsalı bölümüne yönelerek ibadet etmeleri gerekmektedir.
Dini Objeler

a-Talit ve Tsitsit
Talit, Yahudi erkeklerin ibadet sırasında üzerine giydikleri dua şalıdır Tevrat’ta emredilen şey kişinin üzerindeki elbisenin dört bir taraftan püskül sarkıtmasıdır. Bu püsküllere tsitsit adı verilmektedir. Bu püskülleri derli toplu bir şekilde yapabilme adına Talit adı verilen giysi ortaya çıkmıştır. Talit sadece sabah dualarında giyilir. Yom Kippur’da ise tüm gün Talit giyilir.

b-Tefilin
Deriden yapılmış şeritlerden oluşan ve 2 kare kutucuğu olan bir ibadet objesidir. Tevrat’ta alına ve kola bağlanması emredilmiştir. Sabah ibadeti sırasında tefilin takılır. Şabat ve Bayram günlerinde tefilin takılmaz. Kola takılan tefilin elbisenin üstünden takılmaz, elbise sıyrılarak tefilin kayışlarının ve kutucuğunun deriye değmesi sağlanır.

c-Kipa
Yahudi erkeklerin başlarına taktıkları takkedir. Dindar Yahudiler başın üst kısmını kapsayacak şekilde siyah renkli kipa takarlar. Dindarlık derecesi azaldıkça hem hacimce küçük hem de siyah dışındaki renklerden oluşan kipalar takılır.

d-Mezuza
Kelime anlamı kapı pervazı demektir. Tahta, plastik, cam, metal maddelerden yapılan bir kılıfın içerisinde Tevrat’tan pasajların yazılı olduğu rulo şeklinde bir parşömen yer alır. Parşömen kaşer (helal) bir hayvanın derisinden yapılmış ve parşömendeki pasajlar el yazısı ile yazılmış olmalıdır. Matbaada basılan veya normal kâğıda yazılmış metinler bu iş için kullanılmaz. Evin giriş kapılarına ve tuvalet banyo hariç bütün odaların kapılarının sağ pervazın üst kısımlarına ucu evin içine bakacak şekilde eğik olarak asılır. Eve giriş çıkışta mezuzaya parmakla dokunulur. Sonra kişi dua ederek mezuzaya dokunduğu parmaklarının uçlarına saygı amaçlı gözlerine veya dudaklarına dokundurur.

e-Şofar
Koç, keçi veya antilop boynuzundan yapılan üflemeli çalgıdır. Bayramlarda özellikle Roş ha-Şana Bayramı’nda üflenen şofar, Yahudiler için pişmanlık duyurusu, kıyamet ve sura üflemeyi hatırlatma, insanlara kendilerine çeki düzen verip iç hesaplaşmaya davet etme gibi anlamlar barındırmaktadır.

Bu kelime Davud kalkanı (yıldızı) demektir. Davud’un Golyat (Calut) ile savaşırken elinde 6 köşeli yıldız simgesi olan bir kalkanla savaştığı rivayet edilmektedir. Bu işaret Orta çağda Davud Yıldızı adıyla bilinmeye başlamıştır. İslam sanat tarihinde Süleyman Mührü olarak bilinir. İsrail Devleti’nin bayrağında da bu sembol bulunmaktadır.

g-Menora
Yedi kollu şamdan olarak bilinir. Kollarında belirli gün ve gecelerde mumlar kandiller yakılır. Bu kandiller daimî bir ışığı sembolize eder ve tanrının “ışık olsun” emrinin bir göstergesi kabul edilir.

Tabaklanmış ve özel olarak hazırlanmış kaşer bir hayvanın derisi üzerine yazılmış rulo şeklindeki Tevratlara Sefer Tora denilir. Sefer Tora’daki metni sofer adı verilen özel yazıcılar yazmaktadır.
Şabat
Şabat kelimesinin kökü olan ş-b-t “ara vermek, iş bırakmak” gibi anlamlara gelir. Şabat Yahudilerin Dünya işlerini bırakıp ibadetle geçirdikleri cumartesi günü için kullanılmaktadır. Cuma akşamı güneşin batmasından başlayıp cumartesi güneş battıktan sonra yıldızların görülmeye başlamasıyla sona erer. Bu uygulamanın kökeni Tevrat’a dayanmaktadır. Tanrı yeri ve göğü 6 günde yarattıktan sonra yaratmaya ara vermiş ve dinlenmiştir. Tanrı İsrailoğulları’na da bu şekilde 6 gün çalışmalarını, 7. gün dinlenmelerini emretmiştir. Hayati tehlike olmadığı müddetçe Şabat’ta çalışılmaz; ateş yakılmaz, telefon-bilgisayar kullanılmaz, arabaya, asansöre vs. binilmez, tarlada çalışılmaz, yazı yazılmaz ve silinmez, yemek pişirilmez, evden dışarıya bir şey taşınmaz.
İsrail’de Şabat kurallarına uyan bazı insanların evlerinin elektrik panolarında otomatik ışık açma kapama için saat ayarlı Şabat saati adı verilen bir cihaz bulunmaktadır. Yüksek katlı binalarda oturan kişiler her katta otomatik olarak duran ve açılan veya Yahudi olmayan biri tarafından idare edilen asansöre binebilirler. Cuma akşamı Şabat kandilleri yakılır. Şabat’ta sürekli olarak yanan kandiller Cumartesi akşam Şabat’ın çıkması ile söndürülür. Sinagoglarda ibadet edilir. Cuma akşamı yenen Şabat yemeği aile üyelerinin bir arada bulunması adına çok önemsenir. Bu öğünde balık sıkça tercih edilen bir yemektir.
Bayramlar ve Özel Günler
Yahudi geleneğine göre dünyanın milattan önce 3760 yılında yaratıldığına inanılmaktadır. Yahudiler kameri ay takvimini kullanmaktadırlar. Bununla birlikte birkaç yılda bir takvime 1 ay eklenerek bayramların yılın tamamında dönmesini engellemişlerdir. Ay ekleme formülü ile bayramlar en fazla 30-40 günlük bir süre içerisinde dönüp durmaktadır. Bunun temel gerekçesi her bir bayramı ilk olarak kutlandığı vakitteki zaman dilimi ile aynı zamanda kutlamaktır. İbrani takvimine göre yıl Tişri ayında başlar. Bu ay Miladi takvime göre genellikle Eylül-Ekim ayına denk gelir. 30 Eylül 2019 günü 5780 yılı başlamaktadır.
Pesah
İbrani takvimine göre Nisan ayının 15-21. günleri arasında Mısır’dan çıkışın anısına kutlanır. Hac bayramlarından birisidir. Tanrı Mısırlıların ilk doğan çocuklarını ve hayvanlarını öldürdüğü zaman İsrailoğulları’nı bağışlamak üzere evlerinin üzerinden atlayarak onları bu cezadan muaf tuttuğu için bu adı almıştır. Bahar bayramı ve özgürlük Bayramı olarak da bilinen bu bayram ülkemizdeki Yahudiler arasında ve devlet nezdinde Hamursuz Bayramı olarak bilinmektedir. İsrailoğulları Mısır’dan çıkacakları gece hamurlarını henüz mayalamadan alelacele çıktıkları ve yemeklerini mayasız hamurlardan yaparak yedikleri için atalarının tecrübelerini yaşamak adına bu bayramda mayalı bir gıda tüketmek yasaktır.
Şavuot
Kelime olarak “haftalar” anlamına gelmektedir. Batı dillerinde 50. gün anlamında Pentekost olarak ifade edilir. Pesahın ikinci gününden itibaren 7 hafta sonra kutlanır. Hasat Bayramı olarak da bilinir. Tevrat’ın Sina’da Musa’ya verilişinin anısına kutlanır. Pesah ve Sukot Bayramı ile birlikte üç hac bayramından biridir. Bu bayramda sinagogların ve evlerin çiçek, bitki ve ağaçlar ile süslenmesi âdettendir. Sütlü ve tatlı gıdaların bolca tüketildiği bir bayramdır.
Roş ha-Şana
Yılbaşı anlamına gelmektedir. Tişri ayının ilk iki gününde kutlanır. Miladi takvime göre genellikle Eylül ayına denk gelmektedir. Bal ve elma bu bayramda yenen gıdalardandır. Bunlar yeni yılın iyi ve tatlı geçmesi için sembolik olarak seçilmiş olan yiyeceklerdir.
Yahudi tarihinde birçok olayın bu tarihte olduğuna inanılır. Geleneksel Yahudi anlayışına göre Âdem bugün yaratılmış, İbrahim, İshak ve Yakup bugün doğmuştur. Yusuf, Mısır zindanlarından bugün kurtulmuş, Musa Firavunun karşısına bugün çıkmıştır. Bu bayramda şofar üflenir. Şofar üflenmesi Yahudilere bir uyarı, kendine gelme ve muhasebe iması taşımaktadır.
Yom Kippur
Kefaret günü anlamına gelmektedir. Roş ha-Şana’nın ilk gününden yani yılın ilk gününden başlamak üzere 10 gün tövbe günü olarak bilinir. Tişri ayının 10. gününün yani yılın ilk ayının 10. günü Yom Kippur’dur. Bu 10 günlük dönemde kişinin amelleri yazılır ve Yom Kippur’da mühürlenir. Bu yüzden Yom Kippur’da insanlar birbiriyle gmarhatimatova (iyi mühürle neticelensin) ya da gmartov (iyi neticelensin) şeklinde tebrikleşir.
Yahudilikteki en kutsal gündür. Yom Kippur öncesindeki günlerde mezar yeri ziyaretleri âdettendir. Yom Kippur’da yaklaşık 25 saatlik oruç tutulur. Güneş batımından önce başlayan oruç ertesi akşam gökyüzünde ilk yıldızların çıkması ile sona erer. Ramazan orucuna benzer şekilde yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak durulur. Ayrıca bugün deri elbiseler giymek, banyo yapmak ve parfüm kullanmak da yasaktır. Yom Kipur’un arifesinde oruç tutmak yasaklanmıştır.
Mabet zamanında başkohen Yom Kippur günü İsrailoğulları’nın bütün günahlarını sembolik olarak bir keçiye aktararak bu keçiyi çöle gönderir. Bu keçiye Günah Keçisi denilir. Böylece İsrailoğulları’nın günahları bu toplumdan defedilmiş olur. Mabet yıkıldıktan sonra bunun yerini kaparot uygulaması alır. Çöle gönderilen keçinin yerine bir horoz veya tavuk, Yahudi’nin başında üç kez dolandırılarak bu hayvanın kendisine kefaret olduğu söylenmektedir. Ardından da hayvan kesilerek eti fakirlere dağıtılmaktadır.
Sukot
Kelime “çardaklar”, “çadırlar” anlamına gelmektedir. Tişri ayının 15-21. günleri arasında kutlanır. Genellikle Eylül-Ekim aylarına denk gelir. 3 hac bayramlarından biridir. Mabet zamanında bu bayramda yetişkin Yahudi erkekler Kudüs’e gelerek mabette sunular sunmaktadır. İsrailoğulları’nın Mısır çıkışında çöllerde çardaklarda ve çadırlarda yaşamasının arasında kutlanmaktadır. 7 gün süren bu bayramda yemekler çardaklarda yenir ve burada uyunur.
Purim
Pur kelimesi “şans”, “kura” ve “zar” gibi anlamlara gelmektedir. Pers Sarayı’nda yaşayan Vezir Haman’ın Yahudileri hangi gün katledeceğini belirlemek için kura/zar atmasından hareketle bu bayrama kuralar anlamına gelen Purim denilmektedir. Miladi takvime göre ise genellikle Mart ayına denk gelmektedir. Pers Kraliyet sarayında kraliçe olan Yahudi Ester’in Yahudileri Pers kralının etkili veziri Haman’ın elinden kurtarışının anısına kutlanmaktadır. Ester Yahudileri kurtarmak için oruç tutup Yahudilere de oruç tutmalarını tavsiye ettiği için bu bayramdan önce bir gün oruç tutmak âdettendir. Bu bayram dini bir bayramdan ziyade bir festival ve Karnaval havasında geçmektedir. Bu bayramda çokça eğlenmek teşvik edilmiştir. Bu bayramda sarhoş olana kadar içki içmeye de izin verilmektedir.
Hanuka
MÖ 165 yılında Makabi ailesinin mabetiYunan kökenli Selevkosların ellerinden kurtarıp tekrar Tanrıya ve ibadete adamasının anısına kutlanmaktadır. Rivayete göre Makabi ailesi Mabedi temizledikten sonra mabetteki kandili yakmak için sadece bir günlük yağ bulabilmişlerdir. Fakat mucize eseri olarak bu yağ 8 gün boyunca kandili tutuşturulmuştur. Bugünün anısına bu bayramda hanukiya adı verilen şamdanlardaki mumlar yakılır. Genellikle Aralık ayına denk gelir. Türkiye’de Işıklar Bayramı olarak bilinmektedir. 8 gün boyunca sinagoglarda ve evlerde hanukiya adı verilen dokuz kollu şamdanlardaki mumlar yakılır.
Yahudi Yaşantısı ve Ötekine Anlayışı

Yahudilikte Emir ve Yasaklar (Mitsvalar)
Yahudilikte 613 emir ve yasak vardır. Bunlardan 248’i emir, 365 tanesi yasak şeklindedir. Geleneksel Yahudi inancına göre vücutta 248 kemik olup, bu emirlerin her biri yerine getirerek bütün benliğiyle kişinin tanrının emirlerine uyduğu düşünülmektedir. 365 yasak da bir yılın gün sayısı olup bütün yılı yasaklardan uzak tutarak geçirmeye çağrı yapmaktadır. Yahudi inancına göre bir Yahudi bir başkasını öldürmeye, putperest olmaya ve yasak cinsel ilişkiye zorlanması durumunda bunları yapmayıp ölümü tercih etmelidir. 613 emir ve yasağın hepsi bugün fiilen uygulanabilir hükümler değildir. Bazen mekândan, bazen zamandan, bazen de cinsiyetten kaynaklanan sebeplerden ötürü bu emir ve yasakların geçerliliği değişebilmektedir. Bu şekilde günümüzde 613 emir ve yasağın yarısından daha azı fiilen uygulanabilmektedir.
On Emir ve Yahudilikteki Yeri
On Emir Yahudi emir ve yasaklar lisesinin en önemlisidir. Bu emirler Sina Dağı’nda Hz. Musa’ya verilmiş ve Tevrat’a göre bu emirleri bizzat Tanrı taş tabletlere yazarak Musa’ya teslim etmiştir. On Emir Tevrat’ta şu şekilde yer almaktadır:
- Benden başka tanrın olmayacak.
- Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer bir put yapmayacaksın.
- Tanrı’n Rabb’in adını boş yere ağzına almayacaksın.
- Şabat gününü kutsal sayarak hatırlayacaksın.
- Anne ve babana saygı göstereceksin.
- Öldürmeyeceksin.
- Zina etmeyeceksin.
- Çalmayacaksın.
- Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin.
- Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.
Samirilere ait Tevrat’ta on emirde fazladan bir hüküm bulunmaktadır. Bu hüküm Şekem’de (Nablus) bulunan Gerizim Dağı’nın kutsal sayılması ve Tanrının mabedinin oraya yapılmasına dairdir. Bu sebeple Samiriler için Kudüs’teki Süleyman mabedinin hiçbir kutsallığı ve bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Yiyecek ve İçecekler
Helal ve caiz anlamına gelen kaşer kelimesi Yahudilikte yenilmesi uygun yiyecekleri ifade etmek için kullanılır. Kaşer sadece gıdalar değil Yahudilikte kullanılan dini malzemeler için de kullanılmaktadır. Bu malzemelerin kaşer olmayanları da defolu, bozuk, uygun değil anlamında pasul olarak ifade edilmektedir. Tevrat’ta Levililer ve Tesniye kitaplarında yenilecek ve yenilmeyecek yiyecekler zikredilmektedir. Hayvan kesimi şohet adı verilen Yahudi kasaplar tarafından yapılır. Kasabın Yahudi olması şarttır. Etteki kanlar suyla ve tuzda bekletilerek temizlenir.
Yahudiler tarafından üretilmesi şartı ile şarap kaşer olarak kabul edilir. Müslümanlar tarafından üretilen şaraptan Yahudilerin ticaret yaparak gelir elde etmeleri caizdir. Fakat bu şaraptan içmeleri caiz görülmemiştir. Hristiyanlar tarafından imal edilen içkilerin ise hem içilmesi hem de ondan gelir elde edilmesi caiz görülmemiştir. Eti kaşer olan hayvanın sütü ve yumurtası da kaşerdir. Eti kaşer olmayan hayvanın sütü de yumurtası da kaşer değildir. Arı bundan istisnadır. Arı kaşer olmadığı halde bal kaşerdir.
Domuz eti ve yağı yenilmesi yasak olan gıdalardandır. Deve ve tavşan da kaşer hayvanlar değildir. Bunların dışında kanın, uyluk sinirinin, kesim yoluyla değil de hastalıktan ya da kayadan düşerek ölen veya yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanan hayvanların etlerinin yenmesi de yasaklanmıştır.
Et ve süt ürünleri bir arada yenilmez. Bu yasağın kaynağı olarak “Oğlağı anasının sütünde haşlamayacaksın” emridir. Balık ve yumurta hem etle hem de sütlü gıdalarla bir arada yenebilir. Bunun dışında büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları süt, yoğurt, peynir veya süt ürünleri ihtiva eden gıdalarla beraber yenmez. Etli ürünlerden sonra birkaç saat geçmeden (genelde 6 saat) sütlü ürünler tüketilmez. Sütlü ürünlerin hafifliğinden ötürü süt ürünleri tükettikten sonra daha kısa süre içerisinde etli ürünler yenebilir. Et ve süt ürünleri için ayrı çatal kaşık ve kap kacak kullanılır. Buzdolaplarının bölmeleri de et ve süt ürünlerine göre ayrılır. Kaşer lokantaları ya etlidir ya da sütlüdür.
Beşikten Mezara Yahudi Yaşamı
Brit Mila (Sünnet)
Yeni doğan Yahudi erkek çocuğun ilk karşılaştığı uygulama sünnettir. Her Yahudi erkek çocuk 8 günlükken sünnet edilmelidir. Yahudi kaynaklarında sünnet olmadıkları için Hristiyanlar hakkında “sünnetsizler” ifadesi kullanılmaktadır. Sonradan Yahudi olmak isteyen herkese sünnet zorunluluğu getirilmiştir.
Pidyon ha-Ben
Tanrı, Mısırlıların ilk doğan erkeklerini ve hayvanlarını helak edip İsrailoğulları’nın çocuklarına ve hayvanlarına dokunmadığın için İsrailoğulları’nın ilk doğan erkekleri, ilk hayvanları ve tarlanın ilk ürünleri Tanrının hakkı sayılıp ona adanmıştır. Yahudilikte zaten Tanrıya yönelik vazifeleri yerine getirmekle görevli din adamı sınıfı (Kohen-Levi) mevcut olduğu için ilk doğan erkek çocuklar ailelerine geri bağışlanır. Fakat bu bağışlanma pidyon ha-ben adı verilen bir seremoniyle yapılır. Buna göre çocuğun babası doğumun 31. gününde Kohene 5 gümüş şekel vererek sembolik olarak oğlunu geri satın alır.
Bar Mitsva ve Bat Mitsva
Bar Mitsva, 13 yaşını dolduran erkeklerin dinen mükellef olduklarını ifade eden bir kavramdır. Literal olarak emir ve yasakların çocuğu anlamına gelen bu ifade 13 yaşına gelmiş Yahudi erkeğin dinen mükellef olduğunu göstermektedir. Bat Mitsva ise 12 yaşını dolduran kızların dinen mükellef olduklarını ifade eden bir kavramdır. Literal olarak emir ve yasakların kızı anlamına gelmektedir. Hz. İbrahim babasının putlarına tapmayı 13 yaşındayken reddetmeye başlamıştır. Bu sebeple de 13 yaş olgunluk ve bireysel kararlar alabilme yaşı olarak kabul edilmiştir.
Evlilik ve Boşanma

Evlilik Yahudilikte şiddetle tavsiye edilen bir uygulamadır. Geçerli bir mazereti olmayan insanların evlenmemeleri kabul edilemez bir durumdur. Erken yaşta evlenmek özellikle teşvik edilir. Düğün günü damat ve gelin bir çardağın altında dururlar, şarap üzerine kutsama duaları okunur, yüzük takılır ve ketuba okunarak kadına teslim edilir. Ketuba erkeğin evlilik yükümlülüklerini yerine getireceğine dair taahhütlerin ve boşanma durumunda ödeyeceğim mehir miktarının yazılı olduğu metindir. Ardından cam bir bardak damat tarafından üzerine basılarak kırılır. Bu uygulama mabedin yıkık olduğunu unutmamak için yapılır. Öyle ki en mutlu günlerinde bile mabedin yıkık olduğu hatırlamış olur. Boşanma erkeğin yetkisine verilmiştir erkek kadına Get adı verilen boşanma belgesi verince kadının kocası ile ilişkisi biter ve kadın başka bir erkekle evlenme hakkının kazanır. Eğer vermezse bu durumda kalan kadının zincirlenmiş denir ve bu kadın genç belgesini alamadan başka bir erkekle evlenemez. Aguna durumundaki kadınların günümüzde de Yahudiler arasında çok ciddi mağduriyetleri devam etmektedir.
Ölüm
Yahudilikte ölüm döşeğinde bulunan insanlara pişmanlıkta bulunmaları ve günahlarını itiraf etmeleri tavsiye edilir. Bu uygulamanın hem hayatlarını uzatabileceğini hem de gelecek dünyayı kazanmaları adına önemli olduğuna inanılmaktadır.
Kişi ruhunu teslim ettiğinde ölünün birinci dereceden yakınları ayağa kalkarak elbiselerini kol yerinden ve yakasından yırtarlar. Bunun kaynağı Yakub’un Yusuf’un bir hayvan tarafından parçalandığını duyduğu andaki tepkisine dayanmaktadır. Ölünün yıkanması, kefenlenmesi ile bir tabuta konularak gömülmesi adettir. Cesedi yıkayan kişi ölü ile aynı cinsiyetten olmalıdır. Ceset ılık suyla yıkanmalıdır.
Defin işleminden sonra Tanrıya övgüler içeren Kadiş duası okunur. Ölünün birinci derecede yakınlarının ölüm sonrasındaki bir yıllık dönemde bu duayı sabah akşam okumaları gerekmektedir. Cenaze işlemlerine kadınların katılmaları adetten değildir. Vefat sonrasında ölünün yakın akrabaları 7 günlük yas tutarlar. 7 günlük yas döneminde cinsel ilişkiden uzak durulur, evlenilmez, selamlaşılmaz, tıraş olunmaz, deri ayakkabı giyinmez, banyo yapılmaz, koltukta ve sandalyede değil yerde oturulur. Ölüyü hatırlama adına evde 7 gün boyunca aralıksız mum/kandil yakılır.
Yahudi Olmak Mümkün Müdür?
Sonradan Yahudi olmak mümkündür. Yahudiler diğer milletleri Yahudiliğe döndürmek için özel gayret göstermez. Hahamlar arasında kendilerine ihtida amaçlı başvuran insanlara ilk başta ilgisiz davranmak âdettendir. Şahıs tekrar gelir ve ısrarcı olursa o zaman talebi ciddiye alınarak süreç başlatılmaktadır.
Hahamların genel tavsiyesi Yahudiliğe geçmek isteyen adayın bir yıllık bir izlenme sürecinden sonra alınmasıdır. Böylece aday bir yıl içerisinde bütün bayram, özel gün ve uygulamaları gözlemleyerek bundan sonraki hayatında nasıl bir döngüde devam edeceğini görmüş olacaktır. Erkekler için ayrıca sünnet zorunluluğu bulunmaktadır. Yine Yahudiliğe geçen her erkek ve kadının mikve adı verilen bir havuza girerek yıkanmaları gerekmektedir.
Yahudilerin İslam’a Bakışı

Müslümanların Yahudilere yönelik yazdığı reddiyelerin temel konuları Tevrat’ın tahrif olması, Tevrat’ın Kur’an’la neshedilmesi ve Hz. Muhammed’in Tevrat’ta müjdelenmiş olmasıdır. Müslüman alimler Tevrat’ta bir kutsal kitapta olmaması gereken pek çok gayri ahlaki anlatımın yer aldığını belirterek bu pasajların Allah tarafından indirilmiş olamayacağını, bu sebeple de bu kısımların Yahudiler tarafından eklenerek Tevratı tahrif edildiğini belirtmektedirler. Diğer taraftan Kur’an’ın gelmesi ile Tevrat’ın hükmünün sona erdiğini (neshedildiği) düşüncesi de Müslüman alimler tarafından sıkça dile getirilen hususlardan biridir. Bu konuda en iyi örnek İbni Hazm’dır. Bir diğer husus da beşairü’n-nübüvve adı verilen Hz. Muhammed’e Tevrat’ta işaret edildiğine inanılan pasajlardır. Yahudilerin Müslümanlara yönelik yazdıkları eserler iki noktaya odaklanmaktadır. Bunların ilki ve en yoğun olanı, Müslümanların Yahudilere yönelik eleştirilerine cevaplardır. İkincisi de doğrudan İslam inanç esasları, Kur’an ve Hz. Muhammed’e yönelik eleştirilerdir.
Yahudilerin Müslümanlara yönelik yazdığı eserlerde Tevrat’ın tahrif edilmediğine, geçerliliğini koruduğuna ve Tevrat’ta Hz. Muhammed’e işaret eden bir ifade yer almadığına yönelik açıklamalar görülmektedir. Yahudilerin kelime oyunları ile insanları alaya almaları Kur’an’da söz konusu edilen bir husustur. Yahudi alimler Kur’an için pur’an (şans oyunu, zar atma) ve kalon (rezillik, utanç), Hz. Muhammed için de meşuga (mecnun, kaçık) ve pasul (defolu, bozuk) ifadelerini kullanmaktadırlar.
Yahudilerin İslam hakkındaki görüşleri şu şekilde özetlenebilir:
– Müslümanlar putperest değildir. Tek bir Allah’a inanırlar ve tevhit ehlidirler.
– Muhammed peygamber değildir, kendisine vahiy geldiğini iddia eden birisidir.
– Kur’an Muhammed’in kendi yazdığı bir kitaptır ve vahiy mahsulü değildir.
– Kur’an Tevrat’tan intihal eden bir kitaptır. Muhammed Medine’de Yahudi hahamlardan istifade ederek Kur’an’ı oluşturmuştur.
– Tevrat’ta Muhammed’e herhangi bir işaret bulunmamaktadır. Müslümanlar pasajların siyak ve sibaklarını dikkate almadan okuyarak metinleri çarpmaktadırlar.
– “Yahudiler, Üzeyr Allah’ın oğludur dediler” ayeti Yahudilere atılmış bir iftiradır. Yahudiler böyle bir şey dememişlerdir.
– İslam’daki namaz, oruç, kurban, abdest, gusül ve benzeri dini uygulamalar Yahudilikten alınmıştır.
– Muhammed kadın düşkünü bir insan olup takipçilerine de kadın vaat etmiştir.
– Muhammed eğitimli birisi olmadığı için Tevrat’tan intihal yaptığı bazı yerleri tam anlamamış ve Kur’an’a yanlış aktarmıştır. Bu sebeple Kur’an’da tarihi bilgi hataları mevcuttur.
Yahudilik Mezhepleri
İlk Ayrılık: Sâmiriler
MÖ 722 yılında Asurluların kuzeydeki İsrail Krallığını işgal etmeleri sonucunda İsrailoğulları’nın kuzeydeki 10 kabilesinden bir kısmı Mezopotamya’nın farklı yerlerine sürüldüler. Asurlular Mezopotamya’dan getirdikleri insanları İsrail topraklarının kuzeyindeki insanlarla karıştırarak asimile olmalarını sağladılar. Bu karışım sonucunda itikadi anlamda da etnik anlamda da farklı bir grup ortaya çıkmış oldu. Bu grup Samiriler olarak bilinmektedir.
Samiriler Yahudi kaynaklarında heretik ve sapkın bir Yahudi fırkası olarak görülmektedir. Ancak Samiriler kendilerini İsrailoğulları’nın gerçek temsilcileri olarak gördükleri Hz. Yusuf ve soyuna dayandırmaktadırlar. Samiriler sadece Tevrat’ın 5 kitabına inanırlar. Onlara göre gerek Neviim ve Ketuvim bölümü gerekse Talmud Yahudilerin kendi tarihlerini kendi elleriyle yazmalarından ibaret olup vahiy mahsulü değildir.
Samiriler Kudüs’teki Süleyman mabedini önemsemezler ve Nablus’taki Gerizim Dağı’nı kutsal kabul ederler. Samiri kaynaklarında Kudüs’teki Süleyman Mabedi için Beyt ha-Mikdaş yerine utanç evi anlamına gelen Beyt Maktaş ifadesi kullanılmaktadır. Samiriler bugün de kurban ibadetini devam ettirmektedirler.
Ölümden sonra diriliş ve hesap günü inanışları da olan Samiriler, iyi amel yapanların mükafatlandırılacağına, kötülük yapanların da cezalandırılacağına inanmaktadırlar. Samiriler ayrıca ahir zamanda da “Hep” adını verdikleri bir kurtarıcının geleceğine inanmaktadırlar. Bu inanca göre Taheb, bütün İsrailoğulları’nı bir araya toplayacak ve Samirilerin Musa’nın mesajının gelecek varisleri olduklarını ilan edecektir. Böylece Yahudiler de hatalarından dönerek Samirileri takip edeceklerdir.
Erken Dönem Yahudi Mezhepleri
a-Ferisiler
Yahudi mezheplerinin ortaya çıkışında Helen kültürü etkisi mevcuttur. Bazı gruplar Helen kültürüne göz yumulmasına karşı rest çekip Helenleşmeye direneceklerini bildirerek kendilerine ait bir yol tuttular. Bu grup ayrı baş çekerek kendilerine özgü bir yol tutmalarından ötürü ayrılanlar anlamında Peruşim (ferisiler) olarak isimlendirilir.
Ferisiler daha çok Soferim denen Tevrat yazıcıları arasından çıkmıştır. Halk arasında da ciddi taraftar kitlesi olan Ferisiler, Orta çağda Rabbaniler, modern dönemde de Ortodoks Yahudiler olarak günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Hz. İsa’nın Ferisiler’le mücadelesi İncil’de sıkça anlatılmaktadır.
Ferisiler özgür iradeye ve ahiret inancına sahiptirler. Tevrat’ı yorumlamaları ile bilinmektedirler. Mabedin yıkılması sonucunda Filistin coğrafyasının farklı yerlerine açtıkları dini eğitim kurumları ile Yahudiliğin taşıyıcısı olmuşlardır. Yazılı Tevrat’ın dışında din bilginleri arayıcılığıyla aktarılan sözlü geleneği önemserler ve bağlayıcı kabul ederler. Sözlü geleneğin Mişna ve Talmud olarak yazıya geçirilmesini Ferisiler sağlamıştır.
b-Sadukiler
Saduki ismi Davud ve Süleyman zamanında başkohenlik yapan Sadok’a dayandırılmaktadır. Sadukiler,Sadok’un soyundan gelen kohenler ve onları destekleyen aristoklardan oluşan gruptur. Haşmoni hanedanı Sadukilerle iş birliği yapmayı tercih etmiştir.
İnsanın özgür iradesiyle iyiyi ve kötüyü tercih ettiğini düşünen Sadukiler bu noktada tanrının bir müdahalesinin olmadığına inanırlar. Kaderi ve ahiret inancını kabul etmezler. Ruhun ölümsüzlüğünü inkâr ederek ölülerin diriltilmesine, mükafat ve cezaya, cennet ve cehenneme inanmazlar. Bunun temel sebebi Tevrat’ın metninde ahiret inancının yer almamasıdır. melekleri ve diğer metafizik varlıkları kabul etmezler.
Sadukiler, Ferisiler gibi sözlü gelenek inşa etmemişlerdir. Tevrat’ın zahiri-literal anlamına göre anlaşılması gerektiğini savunuyorlardı. Bu anlamda Ferisilerin gelenek yoluyla aktarılan şifahi öğretilerinin dini açıdan hiçbir karşılığının olmadığını düşünüyorlardı. Mabet merkezli bir hareket olduğu için mabedin yıkılmasıyla birlikte tarih sahnesinden silinmişlerdir.
Münzevi hayat yaşayan bir gruptur. Lut Gölü civarında Kumran mağaralarında ve tepelerinde inziva hayatı yaşadılar. Geleneksel Yahudiliği temsil eden ve siyasi olarak Yahudilere liderlik eden Haşmoni hanedanlığına tepki olarak Kudüs’ü terk ettiler.
Melek, şeytan ve ahiret inancına sahiptirler. Tanah’ı yoğun olarak kullanıp “Doğruluk öğretmeni” dedikleri manevi önderleri aracılığıyla tefsir ederler. Mesih’in geleceğinin yakın olduğunu vurgulamışlardır. Riyazet, katı züht ve inziva hayatı esastır. Üyelerin bazıları bekarlığı seçmiştir. Evliliği sadece neslin devamı adına kabul ederler. Cemaat kuralları çok sıkıdır. Dini temizlik kurallarında çok hassas yaşamışlardır. Bir arada imece usulü yaşamışlardır. Ticaretten uzak durmuşlardır. Kurban kesmek yerine kendilerini Tanrıya adayarak ona yaklaşmaya önemsemişlerdir. Köle edinmezler, savaştan ve savaş malzemeleri barındırmaktan uzak dururlardı. Para biriktirmezler, ellerindekini paylaşırlar, kıt kanaat yaşarlardı. Mabedin yıkılmasından sonra tarih sahnesinden silinmiştir.
d-Kanaim-Sicariler
Miladi 1. yüzyılda Sadukiler, Ferisiler ve Essenilerin dışında Roma yönetimine aşikâr bir biçimde karşı koyan Kanaim hareketi ortaya çıktı. Kanaim “kıskananlar” anlamına gelmektedir.
Putperest Romalıların Kudüs ve Filistin topraklarında Yahudiliğe ait uygulamaları yasaklamaları ve putperest kültürü yerleştirmeye çalışmaları karşısında dini ve milli hassasiyeti yüksek Yahudiler tanrının otoritesi dışında otorite tanımadıklarını ilan ederek direnişe geçmişlerdir. Böylece dini konularda Tanrı adına kıskanç davrananlar anlamında Kanaim adıyla alınmışlardır. Kanaim Romalılara itaat edilmemesini ve onlara şiddete başvurarak karşı konulması gerektiğini savunuyordu. Mabedin yıkılması ile tarih sahnesinden çekildiler.
Orta Çağ Yahudi Mezhepleri
a-Rabbaniler
Orta çağ Arapça kaynaklarda Rabbaniyyun olarak bilinen bu grup fikir ve ideoloji anlamında Ferisilerin devamı niteliğindedir. Orta çağda dünya üzerindeki Yahudilerin çoğunluğu İslam topraklarında olduğu için Rabbanilerin en önemli merkezleri ve ilim adamları da İslam dünyasında olmuştur. Rabbani Yahudiler arasında Saadya Gaon[117](882-942), Hay ben Şerira Gaon, İbn Ezra, İbn Meymun, Nahmanides, Yehuda Halevi gibi önde gelen isimler mevcuttur.
Rabbaniler devlet nezdinde Re’sul-Ca’lut (Sürgün lideri) adıyla bilinen cemaat başkanları tarafından temsil edilmiştir. İslam toplumunun içerisinde yaşadıkları için Mutezile ve Eşariye başta olmak üzere dini ekollerden etkilenmiştir. Felsefi ekollerden İbni Meymun gibi Aristo-Farabi–İbni Sina ekolünü takip edenler olduğu gibi Gazali gibi alimlerden etkilenerek kelam geleneğini takip edenler de olmuştur.
b-Karaylar
Kelimenin kökeni İbranice “okumak” anlamına gelen kara’ fiilinden gelmektedir. Tevrat’ı çokça okuyup talim ettikleri için bu ismi almışlardır. Bu hareketin kurucusu olarak Annan b. David gösterilmektedir.
Annan b. David’in hapisteyken Ebu Hanife ile karşılaştığı ve onun tavsiyesi ile bu hareketi kurduğu iddia edilmektedir. Hareket ilk dönemde Annan b. David’e nispetle “Annaniye” olarak isimlendirilmiş daha sonra Karaîler olarak adlandırılmıştır.
Tanah’ın tamamını kutsal olarak kabul ederler. Karaîler hahamlar tarafından oluşturulduğunu öne sürerek Talmudu kabul etmemektedirler. Tevrat tefsirlerinden de metnin zahiri anlamını esas almaktadırlar. Ahiret inanışları vardır. İbranice sözlük ve gramer çalışmaları ile öne çıkmışlardır. İslam toplumunun içerisinde yaşamalarının neticesi olarak başta Mutezile olmak üzere İslamiyet fırkalardan etkilenmişlerdir. Günümüzde Kırım ve İstanbul Karaîleri Hz. İsa ve Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul etmişlerdir.
Modern Dönem Yahudi Mezhepleri

a-Ortodoks Yahudilik
Ortodoks Yahudilik eski dönemde Ferisiler, Orta çağda rabbaniler adıyla bilinen hareketin modern dönemdeki uzantısıdır. Geleneksel Yahudiliği temsil eden Ortodokslar Tevrat’ın dışında Talmud’u da otorite olarak kabul ederler.
Ölüm son değildir, insanlar tekrar dirilecekler ve yaptıklarından hesaba çekileceklerdir. Yahudilerin seçilmişliği, Filistin topraklarının kutsallığı, Tevrat’ın tamamıyla vahiy mahsulü olup asla değiştirilmediği gibi hususlar da Ortodoks düşüncesinin temel esaslarındandır.
Mesih beklentisi Ortodoks Yahudilerin canlı bir şekilde devam ettikleri düşüncelerinden birisidir. Mesih’i aktif bir şekilde bekleyen Ortodokslar Mesih’in Yahudileri Filistin topraklarına toplayacağına, Mabedi üçüncü kez inşa edeceğine ve Yahudiler için huzur ortamı oluşturacağına inanmaktadırlar.
b-Reformist Yahudilik

1800’lü yılların başında ortaya çıkan hareket Yahudilerin Avrupa’daki Hristiyan topluma entegre olmalarının önünü açmaya çalışan bir harekettir. İlk olarak Alman Yahudileri arasında ortaya çıkmıştır. Hareketin öncüsü Abraham Geiger olarak bilinir.
Reformist Yahudiler topluma adapte olabilme adına Şabat ve kaşer kurallarına uymamışlardır. Reform Hareketi öncüleri dinde ve dini uygulamalarda reformlar yaparak dini alandaki erkek egemenliğini kadınların lehine azatlılar. Kadınların sinagog ibadetlerine katılmaları, erkeklerle kadınların bir arada ibadet yapmaları gibi hususlar ön plana çıktı. İbadet dili olarak İbranice yerine Almanca kullanılmaya başlandı.
Reformist Yahudiler Talmud’un otoritesini kabul etmemektedirler. Seçilmişlik düşüncesi, Filistin topraklarına dönüş ve Mesih beklentisi de Reformist Yahudiler tarafından kabul edilmemiştir. Bu hareketin mensuplarına göre Tevrat her ne kadar ilahi bir ilhama dayansa da dönemin insanları tarafından kaleme alınan insan ürünü bir metindir. Reformist Yahudilerin çoğu bedeni dirilişe inanmamaktadırlar. Reform hareketinde inanç sistemi esas alınarak yaşanan bir hayattan ziyade eğitim, sosyal sorumluluklar, kamu hukukuna riayet türünden etik değerler öne çıkarılmaktadır.
c-Muhafazakâr Yahudilik

Muhafazakâr Yahudilik, Zecharias Frankel, Solomon Schehter ve Sabato Morais gibi isimlerin öncülüğünde ortaya çıkmıştır. İlk başlarda reformist Yahudiliğin içerisindeyken Amerika’ya taşındıktan sonra müstakil bir harekete dönüşmüştür. “Katolik İsrail” ifadesi bütün Yahudilerin tek bir vücut olarak ortak bir tarihi ve bilinci taşıdıkları düşüncesidir. Bu anlamda farklı görüşlere ve yaşam tarzlarına sahip olsa da bütün Yahudilerin aynı ümit ve ideal içinde yaşadıkları vurgulanmaktadır. Bu düşünce de hareketin çoğulcu bir yapıya sahip olmasına, kendi içerisindeki farklılıkları müsamaha göstermesine ve kucaklayıcı bir politika izlemesine yol açmaktadır.
Muhafazakâr Yahudiler kendilerini Ortodokslar ve reformistler arasında bir yerde konumlandırmaktadırlar. Hz. Musa’nın vahye muhatap olarak Yahudi milletine tanrının mesajını ilettiği kaydedilmiştir. Yahudilerin seçilmiş bir millet oldukları düşüncesi korunmuştur. Muhafazakâr Yahudiliğin ana düşüncesi geleneği muhafaza ederek güncel sorunlara ve gelişen şartlara uyumlu bir hayat tarzı teklif etmesidir. Fakat özellikle Amerika’da seküler yaşamın her alanında çok yoğun bir biçimde hissedilmesi ile hareket içerisindeki geleneğin etkisi her geçen gün azalmıştır.
d-Yeniden Yapılanmacı Yahudilik
Mordehay Kaplan (1881-1983) tarafından kurulmuştur. Muhafazakâr Yahudiliğin içerisinden doğmuştur. Yahudiliği bir din değil Yahudilerin ürettiği bir kültür ve medeniyet olarak görmektedirler. Yahudiliği dönüşerek gelişen ve kendini yenileyen bir medeniyet hareketi olarak tanımlamaktadırlar. Seçilmişlik anlayışı reddedilmektedir.
Hareketin büyük çoğunluğu Tanrının tarihe müdahil olmadığını iddia ederek deist düşünceyi savunmaktadırlar. Hareket kendini reformistler ve muhafazakârlar arasında konumlandırır. Siyonizm ve İsrail’e göçler teşvik edilmektedir. Gerek dini alanda gerek seküler konularda cinsiyet eşitliğini savunmaktadırlar.
Bu makaleyi okuyanlar için alternatif bir makale önerisi: “Dinler Tarihine Gelen Bir Bakış”
Kaynaklar
TDV İslam Ansiklopedisi, Yahudilik Maddesi.
Wikipedia, Yahudilik ve Yahudiler Maddeleri.
Ana Hatlarıyla Dinler Tarihi, Mahmut Aydın, Ensar Yayınları, İstanbul, 2013.
Tanrı’nın Tarihi, Karen Armstrong, Pegasus Yayınları, İstanbul, 2018.
Dinler Tarihi, ed. Baki Adam, Grafiker Yayınları, İstanbul, 2010.
Dinler Tarihine Giriş, Mircea Eliade, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017.
Dünya Dinleri, Şinasi Gündüz, Milel Nihal Yayınları, İstanbul, 2015.
Yahudilik, Salime Leyla Gürkan, İSAM Yayınları, İstanbul, 2013.
İleri Okuma Önerisi 1: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/192123
İleri Okuma Önerisi 2: https://dergipark.org.tr/tr/pub/kalemname/issue/51166/666555
İleri Okuma Önerisi3: https://www.researchgate.net/publication/330547824_Yahudi_Ibadetleri_Namaz_Cesitleri_Vakitleri_Dualari_ve_Kilinis_Sekilleri